Ana Sayfa > Köşe Yazıları > Entelijansiya/Portreler: C. Zarifoğlu, E. Bayazıt, Prof. E. N. Gündoğan, B. Zengin, R. Dikmen, T. Büyükkörükçü, A. U. Kurucu, B. S. Nursi

Entelijansiya/Portreler: C. Zarifoğlu, E. Bayazıt, Prof. E. N. Gündoğan, B. Zengin, R. Dikmen, T. Büyükkörükçü, A. U. Kurucu, B. S. Nursi

 entelijansiya12

CAHİT  ZARİFOĞLU-ERDEM  BAYAZIT

1987 yılıydı, Cahit Zarifoğlu’nun Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dahiliye Onkoloji bölümünde pankreas kanseri teşhisiyle yatmakta olduğunu, bu habis hastalığın da teşhisten itibaren kırk gün yaşama izin verdiğini işittim. Ziyaretine gidip hasta yatağında tanıştım. Cahit Zarifoğlu Mavera Dergisi ve Afgan Meral Maruf ile mektuplaşmalarıyla bilinirdi genelde, şair ve edebiyatçı bir kişilik, Maraş edebiyat ekolünden…

Ankara’dan Cahit Zarifoğlu’nun ziyaretine gelen Rasim Özdenören, Erdem Beyazıt, Ahmet Beyazıt ve Sezai Uğurlu ile de Sultanahmet Kitap Fuarı’nda karşılaşıp tanıştık.

Cahit Zarifoğlu’nun Doktoru şimdi Harward Üniversitesi’nde Profesör olan Dr. Abdülkadir Ömeroğlu’ydu. Ahmet Tekdal, Recep Tayyip Erdoğan ve Necdet Külünk’e refakat ederek Cahit Zarifoğlu’nu bir ikindi vakti tekrar ziyarete gittik.

Sezai Uğurlu Devlet Planlama Teşkilatı’ndaki ziyaretlerimde çok anlattı Cahit Zarifoğlu’nu; bir Aşk adamı!!!… Allah cc rahmet eylesin.

Erdem Beyazıt 12 Eylül 1980 öncesi MTTB’de şiirlerini okuduğum bir Şair, Afgan Cihadı için yollara düşüp Mücahidleri ziyaret eden bir Afgan Gazisi. Devlet Planlama Teşkilatı’nın 19. katındaki Basın odasında çalışıyordu. Her misafirine şeker ikram eden bir gönül adamı, bir müslüman. Daha sonraları ANAP Milletvekili olduğunda TBMM’deki odasında da ziyaret etmiştim, son görüşmemiz Alaaddin Özdenören’in cenaze namazında Balıkesir’de görüştük, ‘Alfa ve Omega’ ile ‘O Ben’İm!’ adlı kitaplarımı hediye ettim. Kardeşi Ahmet Beyazıt da kişilikli bir Dost idi; her ikisine de Allah’tan cc rahmet niyaz ederim.

 

PROFESÖR E. NAZİF GÜRDOĞAN-BAHRİ  ZENGİN

Profesör Ersin Nazif Gürdoğan her salih amelde bulunmak için yerini alan bir akıncı müslüman benim nazarımda. İşletme ekonomisi asıl çalışma alanı. İslami gayretle her davetimize yüksünmeden icabet eden biri olduğu için zikretmemek vefasızlık olur. Gümüşhanevi dergahına bağlı bir derviş. Zübeyir Yetik gibi Büyük Doğu, Hareket, Diriliş, Edebiyat Dergisi ve Mavera Camiası gönüllüsü. Profesör Ersin Nazif Gürdoğan gibi hizmetleriyle zikre değer bir başka isim de Ekonomist Mustafa Özel’dir.

Bahri Zengin’i kamoyu Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı olarak tanır. Fakat Bahri Zengin Profesör Ersin Nazif Gürdoğan gibi hasbi bir Dava ve Gönül İnsanı olup dürüstlüğü önde gelen vasfıdır. Bahri Zengin de aynı edebiyat çevrelerinde yer almış Kilis’li bir aksiyonerdi. Allah cc rahmet eylesin.

Refah Partisi kurulduğunda Bahri Zengin gibi Doçent Kahraman Emmioğlu, Profesör Ünal Emiroğlu, Profesör Beşir Hamitoğlulları, Profesör Sami Şener gibi aksiyoner fikir ve gönül erleri vardı. Sonuç olarak; ‘Zehebu-nnas, bakıyeti-nnesnas!’ ‘İnsanlar gittiler, maymunlar kaldılar!’.

 

RAMAZAN  DİKMEN

Anadolu’dan bir köy çocuğu, Balıkesir’in Dursunbey İlçesi Karyağmaz köyünden. Hafız-ı Kelam. Devlet Planlama Teşkilatı’nda memur olarak görevine başlamış. Edebiyat sevdası, İlahi Aşk davası. Genç yaşta Cahit Zarifoğlu gibi gastrointestinal sistem kanserine yenik düşerek Allah’a cc kavuştu. Allah cc rahmet eylesin. Unutulmamıştır!!!.

 

TAHİR BÜYÜKKÖRÜKÇÜ

Tahir Büyükkörükçü’yü 1989 yılında Mekke-i Mükerreme’nin Azizyye semtinde bir

akşam ev sohbetinde tanıdım; 1970-80 arası yıllardan merhum Babam tarafından bize tanıtılmış bir değerdi Tahir Büyükkörükçü. Mevlana’nın beyitleri dilinden dökülen, iki gözü iki çeşme bir İlahi Aşk İnsanı’ydı Tahir Büyükkörükçü. Mekke-i Mükerreme’de o akşam beni ilk kez görmesine rağmen; ‘Kapu Camimizin muhterem cemaatindendir!’ diye bahsetmişti. Bu ilk görüşmemizdi; bir kez daha görüştük ve o görüşmemiz de son görüşmemiz oldu; 2007 yılında Konya Kapu Camii’nde karşılaştık. Allah cc rahmet eylesin.

 

ALİ  ULVİ  KURUCU

1989 yılında Medine-i Münevvere’de bir Cuma günü Selahaddin Yeşilyurt ile gittik                    Uhud yolundaki Ali Ulvi Kurucu’nun evine; ziyaret ettik. Medine Kütüphanesi’nden emekli, gençliğinde tahsil için gittiği Mısır’da Mehmet Akif Ersoy, Şeyhulislam Mustafa Sabri Efendi, Hasan El-Benna, Profesör Seyyid Kutub, Profesör Muhammed Kutub, Zeyneb El-Gazzali gibi önemli Zevat ile tanışıp sohbetlerinde bulunmuş, Bediüzzaman Said-i Nursi ile mektuplaşmış bir İlahi Aşk İnsanı olup iki gözü iki çeşmeydi. Allah cc rahmet eylesin.

 

BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Merhum Babam Abdülkadir Bildik Risale-i Nur okumaktan tutuklanıp Milliyet Gazetesi’ne manşet haber olduklarında Avukat Bekir Berk Balıkesir’e gelerek savunmuş baskı yıllarında. Telli Baba diye bilinen Yeniçeri Tabur İmamı Abdullah Hocam bahsetmişti 1989 yılında; ‘Bediüzzaman güzel bir İnsan!’ diye. Diri bir Zat olduğu için Kabe’de 2004 yılında yüzyüze de tanıdım Üstadı. Risale-i Nur hizmetinde bulunan Zevatın hepsi Veli Zatlar; Hz. İsa as Havarilerinden Devrimci Simun Şehid Abdullah Kardeşim tanıttı Mehmet Fırıncı’yı bana, 1983 yılında İstanbul Fatih Sarıgüzel Caddesi üzerinde tanıştık Mehmet Fırıncı’yla. ‘Fırın nerede?!’ diye soruyorum ben de saf saf:) ‘Fırın işte burasıydı!’ dedi; çıktığı apartmanın alt katında çoğaltmışlar Nur Risaleleri’ni!… Sungur Ağabeyi Cemil Meriç’in cenazesinde, Abdullah Yeğin’i Berlin’de, Mustafa Acet’i Medine-i Münevvere’de, diğerlerini de toplu halde Kabe’de Ruh ile bana teker teker takdim eden Urfa’lı Salih Özcan ile tanıdım 🙂

İncil-i Şerif’te Hz. İsa as Lazar’ı diriltir Allah’ın cc izniyle, dirilten Kelamullah’tır! O halde Göklerin Melekutu’ndaki Diriler Kuran-ı Kerim ile Allah’ı cc zikredenlerdir!!!…

Dr. Ömer Nasuhi Bildik

10 Mayıs 2015

– Haber Lotus –

HLotus

18 thoughts on “Entelijansiya/Portreler: C. Zarifoğlu, E. Bayazıt, Prof. E. N. Gündoğan, B. Zengin, R. Dikmen, T. Büyükkörükçü, A. U. Kurucu, B. S. Nursi

  1. Tarihçi MUSTAFA MÜFTÜOĞLU ile 1983 yılında Anadoluhisarı Kandilli’deki tepe evlerinde ziyaretimle tanıştım. Duvardaki fotoğrafta asılı duran Babası merhum ALİ OSMAN TATLISU emekli Müftü olup Esmaül Hüsna Şerhi adlı eserini daha evvel okumuştum. Mustafa Müftüoğlu ile çok sohbetimiz, ziyaretlerim ve çay muhabbetlerimiz olmuştur; benim için ufuk açıcıdır. Oğlunun adını Mehmet Akif koymuş olduğunu hatırlıyorum Merhum…

  2. FETHULLAH G. ile 1975 yılında tanıştım; ilkti. 1987 yılında da İstanbul Üsküdar Yeni Valide Caöiinde vaazını dinledim; ikinci ve son görüşmemiz olmuştu. Melekut bilgi vermişti; 1975 yılında Balıkesir Deve Loncası Adembaba lokantası üzerindeki beşinci katta yüksekokul öğrencilerinin kaldığı dershane tabir edilen eve çıktım. Yarım saat kadar kapıyı açmalarını bekledim. Sonunda açıldı, içeriye girdim. Kimse yok! deyip niçin gitmedin? dediklerinde; kapının önünde sayısız ayakkabı var!!! dedim. Fethullah G. “bugünkü dersimiz bu çocuktan, kapı önündeki bütün ayakkabıları kaldırın!!!” dedi. “Nezle misiniz?!” diye sordum; sürekli gözlerinden yaş akıyordu…

  3. Balıkesir’den yolu geçen Müftü MEHMED EMRE Riyazüssalihin şarihi Süleyman Hilmi TUNAHAN tarikinden Veli bir Zat idi; Melekutun tavsiyesi üzerine Bursa’daki evinden telefonla hatırını sorup irtihalini haber vermek bize düşmüştü. Müftü YAŞAR TUNAGÜR ise bana Ömer ismi verilmesinin vesilesidir Hz.Ömer’in adaleti üzerine verdiği tumturaklı vaazları sebebiyle. 1980-90 arası yıllarda Beyazsaray Kiyapevlerinden birinde yüzyüze ilk kez tanıştığımızda ifade ettiğimde hatıraları canlanıp mutlu olmuştu. Hacı İBRAHİM KOÇAŞLI ile de Arafat’ta tanışmıştık…

  4. 1983-4 yıllarında KARAMÜRSEL’deki bir akşam evinde ziyaret ederek tanıştığımız güzel bir müslüman MUSTAFA YAZGAN (Mustafa GÜNER) yanısıra ANKARA Gıda ve Tarım Bakanlığı binasındaki işyerinde MALATYA’lı MUSA ÇAĞIL ile de sonraki yıllarda tanışmıştık. Şehid Ülkücü ve Dirilerden ortak bir Arkadaşımızın Selamını telefonla ileterek tanıştığımız SAPANCA’dan NAZİF OKUMUŞ’u da hayırla yadediyorum burada.

  5. 1983 yılında İskenderpaşa Camiinde Melekutun tanıtmasıyla AKINCI sıfatıyla bana tanıtılmış olan Sakarya’lı ANAP Milletvekillerinden YALÇIN KOÇAK da unutmadığım güzel müslümanlardan biri olarak kendisini burada yadetmek isterim…

  6. ANKARA bürokratik riyakarlığın müslüman aydınların da üzerlerine sindiği gayri samimi bir vasat; maziden bu yana pekçoğu askerin ajanlığından ek gelir temin eden kuryelerdir zaten…Fakat Ankara’da da HÜSNÜ AKTAŞ, FATİH GÖKDAĞ, FATİH YURDAKUL PROF.DR.HİKMET AKGÜL gibi güvenilir hasbi müslümanların da varolduğunu bilmek nefes açıcı…

  7. Afganistan Devleti Kral ZAHİR ŞAH Döneminin Türkiye Büyükelçisi rahmetli MUHAMMED MARUF ile İstanbul’da GÜLBEDDİN HİKMETYAR ile beraber tanıştım; her ikisi de Paştun’dular. Muhammed MARUF’un cenazesini de Fatih Camii’nden uğurlamıştık, Tayyip Ağabey de cenazedeydi (Recep Tayyip ERDOĞAN). Büyükelçi Muhammed MARUF’un kızı MERAL MARUF Mavera Dergisi’nden CAHİT ZARİFOĞLU ile mektuplaşır, Afgan Cihadı ilk elden Türk okuruyla böyle buluşurdu. Cahit Ağabey kanserden Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Onkoloji bölümünde yatarken Meral MARUF’un Selam ve geçmiş olsun dileklerini Ahmet BEYAZIT ilettiğinde ne denli mutlu olduğuna hep birlikte tanık olmuştuk. Bir Değirmendir Bu Dünya…

  8. Kitapların da bir kaderi vardır, tümcesi eski Roma dönemine ait bir kitabın adı olmasına rağmen bugün bu kitabın adından başkası günümüze ulaşabilmiş değil, yazarının adı da kitabıyla birlikte kayıp…İzmirden dostum BÜLENT YALIM önermişti kamuoyunda hiç kimselerin ismini dahi işlemediği bir yazarı; KAZIM MİRŞAN’ın AKINIŞLAR MEKANİĞİ kitabıydı. Milenyum öncesi bir zamanda Muğla’da görüştüm yaşlı KAZIM MİRŞAN ile, ev telefonundan ulaşıp sipariş ettim kitabını; fotokopi çektirip kargoyla göndermişti. CEMAL KUTAY ile de böyle tanışmıştık, keza İSMET BOZDAĞ ile de. Metafizik kitap alışverişlerim de olmuştu geçmişte; HALİD-İ BAĞDADİ Hz. Dostum bana Cennet peyniri ikram etmiş, doyurmuştu; ben de Ona sırtımdaki eski elbise ile elimdeki Yeryüzü yayınlarının tercümesi Gariplerin Kitabı’nı hediye etmiştim…

  9. Prof.Ersin Nazif GÜRDOĞAN’ın “Teknolojinin Ötesi” kitabı başta olmak üzere teknolojinin beraberinde yaşam kültürünü de dayattığı tüm eserlerinde çok güzel irdelenir. Bendenizin hayatı CHE GUEVERA ile benzeşir mi?! Her ikimizin de “Asthma ve Allerji” hastası olması dışında tüm Dünya bir devrim alanıdır; çünkü ben Ümmetin her nerede kayıp bir koyunu varsa orada dertliyim. Evet ben de dere tepe dolaştım, hicret ettim, mücadele verdim. Fakat ben elime silah alarak hiç mücadele etmedim; çünkü benim davam insan kardeşlerimi öldürmek değil bilakis onların hidayetlerine rehberlik ederek diriltmekti. Hz.İsa as meşrep bir Diriliş neferiydim. Hz.İbrahim as iman davasının ayakizinde Hanif bir müslümandım. Örneklerim Hz.Muhammed as ile tüm Allah cc Elçileri’ydi. İmam Ayetullah HUMEYNİ, Gülbeddin HİKMETYAR, Üsame BİN-LADİN, Çakal CARLOS, Salih İzzet ERDİŞ / MİRZABEYOĞLU benim sevdiğim yakın Arkadaşlarım oldular. Fakat benim çizgim daha ziyade MALCOLM X MALİK ŞAHBAZ, Doktor REMZİ PEKDEMİR örnekleriyle benzeşir. Tüm Dostlarımı Selam Sevgi ve Saygıyla burada yadediyorum.

  10. CEMİL ÇİFTÇİ adını işiteniniz, kitabını okuyanınız yahut tanış olanınız var mı!!!? Cemil ÇİFTÇİ’nin Balıkesir İmam Hatip Lisesi öğretmenliği döneminden tanışızdır. Kahraman Maraş Elbistan Ekinözü dağlarından, Nurhak dağlarına kaç cara içimi mesafeden; ben diyeyim bir karış, siz deyin bir cirit… Kahraman Maraş’ın suyunu içmiş, şair ruhlu bir edebiyatçı; velud bir yazar ve araştırmacı. 1980 Askeri Darbesi döneminde 1960 Darbesi uzantısı TSK’dan atılma Harbiye kökenli öğretmenler de hemen durumdan vazife çıkartıp öğrencilere eşek terbiye ve talimcisi gibi davranıp ellerindeki sopalarla kırıp geçirmeye başlamışlardı. Ben öğrencilerin mağduriyetini Cemil ÇİFTÇİ’ye anlattım; “Tamam, Uzun Adam!!!” dedi ve “İsyan Ahlakı” ile Öğretmenler Odası aylarca gündem oldu!!! Ben her tür sporu yapan bir miniktim; özellikle hemşehrimiz ve dostumuz Ekrem ÖZDAMAR’ın yüksek atlama rekorunu egale etmekle meşgul olduğumdan bana böyle hitap ederdi Cemil ÇİFTÇİ; maksudu batıni idi!!! Cemil ÇİFTÇİ Balıkesir’den İstanbul Küçükköy İHL’ye tayinen ayrıldı; biz öğrenciler için hüzün yüklü bir vedaydı bu firak. Sigarası elinden düşmez, daima okuyan ve düşünen biriydi. 1980 ve öncesi yıllarda İmam Hatip Liselerinde Akademisyen kıratında öğretmenler çokça bulunurdu… Bilge Dede İsmail ÇAKIRHAN, Mehteran ve Kelam Hocası Feyzullah TÜRKER, Türkçe öğretmeni Sadık ÜNAL, Matematikçi Akdes ERBAY, Resim Hocası Sadettin YAPICI, Coğrafyacı Ali CEZAYİRLİ, Arapça Hocası Hüseyin ÖZTÜRK gibi ilh…

  11. Türkiye siyasetinde herkes bozuk ve kalp-sahte değil; etrafa bakıp da at hırsızı ya da bostan korkuluğu tipleri hakiki seyis sanmamak lazım. Öncelikle değerlerden bazı örnekler verirsek onlar birer kıyas vahidi-birimi olabilirler mehakkı nazarımız için. Herbir ismin önüne lütfen Sayın ekiyle okuyunuz. BAHRİ ZENGİN, MEHMET KEÇECİLER, PROF.DR. HÜSEYİN SAK, PROF.DR. CİHANGİR İSLAM, DOÇ.DR. ABDÜLLATİF ŞENER, KEMAL BURKAY, ABDÜLMELİK FIRAT, DR.BURHAN ÖZFATURA, DR.MÜNİF İSLAMOĞLU, PROF.DR. TUNCA TOSKAY, DR.TINAZ TİTİZ, DR.YALÇIN KOÇAK…ilh.

  12. Haberlotus sitesi ENTELİJANSİYA ve derkenar şerh ile zeyli, zeylin de zeyli çok okunup tıklanıyor; her ne kadar İmam-ı Gazali’nin “Tehafüt-ül Felasife” ile İbn-i Rüşd materyalizmini veya rasyonalizmini veya pozitivizmini yahut tabiiliğini veya itizalini eleştirmesine mukabil İbn-i Rüşd’ün “Tehafüt-üt Tehafüt” ile cevaben kaleme aldığı reddiye gibi değil bizim derkenar notlarımızı havi SON YORUMLAR. Bediüzzaman Said-i Nursi’nin “Risale-i Nur” külliyatındaki “şimdi hatıra geldi ki” üslubuna müşabih desek o da edebe mugayir olur. Biz en iyisi Nuri PAKDİL’in daktilo tuşlarına sürdüğü; çekmecesinde namluya sürüleceği anı bekleyen kurşun harfler gibi diyelim. Bu vechile yazılarımızı notlarımızı takip eden yayınevi sahibi veya yayıncıları ENTELİJANSİYA kitabımızı neşr için bize ulaşmalarını dileyelim ve bekleyip görelim değerlendirelim. Mail adresimiz; mdbildik@gmail.com

  13. Bediüzzamanı İngiliz alyansı (müttefiki, muhibbi) ve Anadolu Halk İhtilali esnasında İstanbul’da meskun ve bitaraf olmakla itham ediyorlar. Bu 600 yıllık Osmanlı Padişahlığını İngiliz uşağı olmakla itham eden eşkiyanın kafasıdır. Mevlana için de aynı bakış açısı Moğol mandacısı demektedir. Ama bugüne kadar kimse çıkıp da bu kafayı Bolşevik uydusu Vodka Moskovskaya kafası diye eleştiremez. Aynı zihniyetle bugün İsrail köleleri Filistinliler için bir isyan hareketi, normel tanımıyla Kürt yahut Ermeni başkaldırısı benzeri bir terörizm temasıyla görmez. Mazlum iseler ölçü evrensel insan hakları olmalıdır. Aynı azınlık konumu Dünya üzerinde pekçok ülkede mevcuttur. Şeriat tarafından kısas cezası tatbik edilen boynu kılıç altındaki insan mazlum mudur; oysa gerçekte bir zalim kısas ile cezalandırılmaktadır. Şeşi şeş görüp şaşı bakmamak gerekir.

  14. “Üvercinika” adlı şiir kitabının şairi Cemal SÜREYYA ile sağlığında bir kez yazıştık; selam, hal-hatır… Cemal SÜREYYA çağdaş Türk Edebiyatı şairlerinden “İkinci Yeni” akımının bir temsilcisi, Sezai KARAKOÇ Ağabey gibi veya Ece AYHAN, Özdemir ASAF, Nuri PAKDİL gibi. Cemal SÜREYYA’nın Cahit ZARİFOĞLU Ağabey ile de bir yakın dostluğu olduğunu işitmişliğim vardır; “Bir Değirmendir Bu Dünya”!!!…

  15. Ahmed ARİF sağlığında Cem KARACA tarafından şiirlerinin okunmasını istemezmiş. Muhtemelen Cem KARACA’nın akortunu beğenmediğinden. Ahmed ARİF de Nuri PAKDİL gibidir duruşuyla, insan ilişkileriyle. Şiirdeki üslubu ise Can YÜCEL ile benzeşir.

  16. Antalya’dayım. Dünyanın ve Türkiye’nin her yerinden insan var buralarda. Bazı gözlemlerimi not etmeyi elzem görmekteyim. Her yöreden ipini koparıp gelmiş üçkağıtçı numunesi var. Ancak genel olarak Ege bölgesinin insanları bozulmuşlukta öndeler. Kaybolan dürüstlük, ahlak, tevazu, cömertlik misafirperverlik, yiğitlik, insanlık, iman Kürtler ile hayat buluyor ancak. Türklere bir tavsiyem var; Kürtlerden biraz insanlık öğrensinler…

  17. Türkiye Cumhuriyet’nde çok yaygın bir ABD düşmanlığı var, adeta bireylerin genlerine sinmiş! ABD düşmanı olan bu zümrelerde gözlenebilen ortak özellikler ise şöyle sıralanabilir. Bediüzzaman ve Şeriata da düşmanlar, Atatürkçüler, laik rejim taraftarılar, milliyetçi ve ulsalcılar, dindar değil ama kindarlar.

  18. “Ölüm bize ne uzak
    Bize ne yakın ölüm
    Ölümsüzlüğü tattık
    Bize ne yapsın ölüm!”
    Şair Erdem BEYAZIT’ın dizeleriydi… Şair Cahit ZARİFOĞLU vefat ettikten sonra Balıkesir’den Ankara’ya gideceğim gece rüyamda gördüm. “Ankara’ya gidiyorsun, bizim Erdem’i de ziyaret edeceksin, Erdem’e çok selam söyle; Ona şeker götür!” demişti. Devlet Planlama Teşkilatı 19.katta Basın bürosunda çalışıyordu Erdem BEYAZIT. Ziyaretimde bu rüyamı ilettiğimde koca adam birden donuklaştı; “Şeker haa! Şeker haa!” diye mırıldandı. Meğer Erdem BEYAZIT tüm misafirlerine şeker ikram eder,” Şeker Abi” diye anılırmış Sezai UĞURLU’dan işittiğime göre. Ve sonra Erdem BEYAZIT “Şeker hastalığı” teşhisiyle ölümsüzlük diyarına göçüp gitti. Şimdi o diyardakiler ekildiler vr saksılarında çimleniyorlar, diriltilip şaşırtmacayla ekilecekler Ruh meyvaları kendileri olarak…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.