Ana Sayfa > Genel > Gizli Olanı Bilmek Neden İnsanlara Çekici Gelir?

Gizli Olanı Bilmek Neden İnsanlara Çekici Gelir?

Habertürk’ten Begüm Çelikkol’un “Okültizm ve  Enerji” kitabının yazarı Ferda Ercan Uyulan ile yaptığı röportajda birçok gizemli konuya pencere aralanıyor. Bu harika röportajı ilginize sunuyoruz.

İnsanoğlu hep bilinmeyeni merak eder; fal baktırır, rüyalarından bir sonuç çıkarmaya çalışır. Bu iş yüzyıllardır böyle. Sokağa çıktığınızda kime sorsanız herkes geleceğini merak eder, diğer insanların kendisi hakkında neler düşündüğü konusunda çıkarımlar yapmaya çalışır. Çünkü dediğimiz gibi “Gizemli”dir.

İşte bu gizemli yöntemlerin hayata geçirilmesi “Okültizm” sınırına girer… Rüyalar ne işe yarar? Kara büyü nedir? Astral seyahat nasıl yapılır? Herkesin üçüncü gözü var mıdır? Herkes telepati yapabilir mi? Ölümün ötesinde ve berisinde neler vardır?

Kafamızda bunlara benzer pek çok soru vardır elbet. Uzun zamandır bu konular üzerinde araştırmaları olan, Okültizm ve Enerji kitabının yazarı Ferda Ercan Uyulan ile “Gizem”li konuları konuştuk.

 

Okültizm nedir? 

Bunu tek cümlede ana hatları ile yansıtmak mümkün; ”İnsanı, doğayı ve aralarındaki ilişkileri inceleyen ve bazı uygulamalarla bunların etkilenebilir olduğunu savunan, en başında Hermetizm’i (Gizemli Felsefe) belirleyici tek gelenek alarak yola çıkan, saklı öğretilerin bir sanat halinde çalışılıp uygulanması Okültizm ya da Gizlicilik’tir.’’

Okültizmin içinde simya, fal, kara büyü var değil mi?

Okültizm aslında tüm ilmi alanları kapsayacak bir özümleme ile birlikte çalışmayı öngörür. Bunun anlamı, bir gizemci için parlak bir zeka, sarsılmaz bir irade ile çalışıp gelişmek. Dolayısı ile, Okültizmin kapsadığı alanlar arasında yer alan ve maddenin yapısını etkilemeyi hedef alan Simya, kirli olanı arındırmayı öğretir. Mesela, bakırı saf gümüşe döndürmenin ezoterik karşılığı; simyacının da dönüşerek saflaşmasının gereği olarak anlaşılmalıdır. Altına çevirme ise, sembolik olarak özdeki mükemmel hale dönüşmek, arınmaktır. Nihai büyük çalışma ile madenlerin Altın’a dönüşü Magnum Opus; Hazinelerin en azametlisi olan Hakikat’ı arayış olmalıdır. ‘Tarot’tan başlayarak tüm ‘Fal’ türleri de zaten okült kehanet yöntemleridir. ‘Büyü’ye baktığımızda basit büyüden uzaklaştırılması salık verilir ve Okültizm’de Büyü, ustalaşılarak ve Maji kelimesi ile yer değiştirerek yüksek majikal amaçlar için kullanılan hali ile törensel maji niteliğine bürünür. Alt astral katlarla ve varlıklarla kurulabilecek köprülerle, şer işler için Kara Büyü de yine Okült, yani ‘Gizli İlimler’in kapsadığı çalışmalar arasında yer almıştır

GİZLİ OLANI BİLME İSTEĞİ

Okültizmle neler yapılabilir?

Okültizm, gizlenmiş doktrin ve özel yöntemlerin sanatsal ifadesine sahip olunarak çalışılması ve hayata geçirilebilmesidir. Bu nedenle de, büyüsel işlemler, astrolojik saptamalar, psikolojik yönlendirmeler, parapsikolojik yeteneklerin arttırılması, Işık beden denilen yeni bir alana sahip olabilme , astral seyahat yapabilme ve bir çok alanda tasarruf ve güç sahibi olabilmenin yollarını denemeye açılan bir kapı gibi görülebilir. Ancak bunlar, yanlış değerlendirildiğinde, sahibini sağlıksız bir biçimde egonun, nefsin isteklerini ön plana çıkaran, bazen basit büyü çerçevesinde bırakarak, maddi dünyanın sınırlarında boğan sanal bir okültizm haline dönüşebilir. Aslında kutuplaşmış belli güç alanları vardır ve bir de denge. Örnek vermek gerekirse, bir çizgi düşünün, bir ucunda cesaret (pozitif), diğerinde  korku (negatif) olsun, şimdi cesur olmak istiyorsak; iki kutup arasındaki sayısız derecelerle titreşen frekansları irademizi kullanarak, bir diğeri ile değiştirmeye ve, farklı düzeylerde titreştirmeye başlamalıyız. Sonuçta, zihnimizi kutuplaştırarak, olumsuzlukları dönüştürmek anahtardır.

 

Gizli olanı bilmek neden insanlara çekici gelir?

Gizli olan sırlar geçmişte sözlü gelenekle aktarılıyordu, yazıya geçirilip de kadim kütüphanelerin yakılan eserleri arasında kül olan veya bazı kodekslerde hala yazılı olarak bekleyen ama arkeolojik anlamda bulunmamış bilgiler bulunuyor. Görünen gerçekliğin gizlediği derin sırlar ve varlığın amacı anlaşılmaya çalışılmadıkça, gizli ilimler öğrenilmeye başlanırsa, gizli olanı bilmek yetersizdir. Okült bilginin cazibesi ise, kesinlikle ‘’Güç Kazanmak ve etkilemek’’ halinde anlaşıldığında çekici olmasından kaynaklanıyor.

 

RUHUN VÜCUTTAN AYRILMASI

Sır açıklandığında etkisini kaybeder mi?

Büyük sırlar, zihinlerin özel gerçeklere uyumlanması halinde açılabilen şeylerdir aslında. Sır, içe yönelik bir anlamda Ezoterik derin bilgiler. Sadece ehil olanlara ustalar tarafından belli aşamalarla öğretilen bilgiler bütünüdür. İçsel farkındalığa yönelindiğinde mistizm ile birleşir. Taşıyamayacağı sır kişiye zararlı olabilir. İçrek bilgiler ya da Sırr; ezoterik, batini, okült ve mistik öğretilerdir. Hermetizm- Gizemli Felsefe’nin sırları, çok sayıda gizemci akımlara kapı açmıştır ve özel sembolizmi ile kompleks bilgiler bütünüdür. Son günlerde bu bilgiler hızla yayılmaya başladı. Bunların dalga boyu ile ilişkilenme fırsatını sağlamak güzel elbette. Sırr’ın açıklandığında etkisini kaybetmeyeceğini düşünüyorum, çünkü Sır Hikmet’e götüren bir şeydir ve Hikmet sahibi olmak kolay iş değildir.

Astral seyahat nedir? Nasıl yapılır? Yapılınca neler olur?

Okültizmde mümkün görülen bir hal olarak astral çıkış, maddesel engelleri aşmanın adımlarındandır. Fizik beden dışına bilincin projeksiyonu ile sağlanan astral seyahat, akıcı ve eterik bir dublemizin vücuttan ayrılarak dolaşması deneyimidir. Önemli bir olgudur, bir okültist ise, mutlaka bu tarz çalışmalar üzerinde yoğunlaşmak durumundadır.

Nasıl yapılır?

Bu deneyimi bazen farketmeden yaşamış olabiliriz, uykuya dalarken ayağın kayıyor gibi olması ayrılma belirtisi sayılabilir. Astral seyahat yapabilmek, adeta görünmezlik pelerinine sarınmış birinin fark edilmeden gezmesine benzer. Gidilen yerler net olarak görülmektedir, bunu gerçekleştirmek için astral bedene şuur aktarımı yapılmalıdır. Sağlık ve moral iyi olmalı, bitkisel beslenmeli, nefes teknikleri uygulanmalıdır. Alkol kullanmadan, rahat giysiler giyerek, kol ve bacakları çapraz yapmadan uzanmak, su içmeden yatarak, su içmek için mutfağa gittiği izlenimine yoğunlaşmak; dublenin ayrılmasına yardımcı diğer unsurlar. Dolunay ve yağmursuz açık hava daha olumlu etkiler sağlıyor.

Yapılınca neler olur?

Astral çıkış yapılabilirse, yakın veya uzak çevrede dolaşmak mümkündür. Ancak astral alem katlardan oluşur ve alt seviyelerde çeşitli enerji biçimleri varlık formları yığılıdır. Asırlarca birikmiş ve fizik dünyayı maji yolu il etkilemek isteyenlerin çabaları ile güçlenmişlerdir. Hatta kendi yaratımımız olan korkular veya değişik hislerle, bunların aldığı formlarla da karşılaşma olasılığı vardır. Yüksek katlara geçiş ise son derece zordur, belli bir manevi aşama sahibi olmak ve nefsin eğilimlerini iyileştirmiş olmak zorunludur. Maji çalışmalarında, tanrı- tanrıça formlarının enerjilerinin iletilmesinde, bir başka zihne bilgi aktarımı yapılmak istendiğinde, astral seyahat çalışması kullanılabilecek okült tekniklerdendir.

 

ÖLÜMLE İLGİLİ MERAK EDİLENLER

Ölüm ötesinde ve berisinde ne vardır?

Ölüm, yok oluş yerine, bağımlılıktan kurtuluş ve arınmadır, bir can; kendinden yana uykuda değilse bunu ölmeden idrak edebilir.

Ölüm ötesi hakkında birçok görüş bildirilmiştir. Ölüler kitabı olarak adlandırılmış gizemli ve eski kitaplarda; ölen kişinin önce Arı Zihni gördüğü, bu deneyimle nesnelleşme sürecine girerken, çevresini saran nesneleri algıladığı ve bunların tümünün de, yaşarken yarattığı zihin faaliyetlerinin iş ve düşüncelerinin getirileri olduğu bildirilir. Bunlar iyi ya da kötü olacaklardır. Yaşamı boyu her işi ve düşüncesi ile var ettiği astral düzlemine girecek, ölüm ötesinde, bu tablo içinde yaşamanın gereği ona kendi eliyle yansıtılacaktır. Çevresini saran bu formlar onun seçimi değil midir? Önce en saf halini görmüştür, sonra topladığı enerjinin durumuna göre liyakat alacak veya irtifa kaybederek inecektir.

 

Herkes doğaüstü güçleri kullanabilir mi?

Yetkin olabilirse kullanabilir, ancak doğaüstü güçler deyince kapsamı genişliyor, bunları ayırmalıyız. “Madde ötesi” veya “Doğaüstü” güçleri kullanabilmek, insanın, madde ile olan bağlantısını incelterek, süperbilinç seviyesine çıkması ve kuşatılmış bulunduğu elektromanyetik spekturumun ötesine geçebilmesi anlamına gelir. Düşünce ve zihinsel imajlarımız, asıl büyük varlık parçamızın içinde yer aldığı bir boyut sistemine bağlı. Göremediğimiz fizik bedenle giremediğimiz bu uzay bizim dünyamızın ve uzayımızın içinde aslında ve burasını “Doğaüstü Olayların Boyutu” olarak adlandırabilirim. Düşünceler saflaştığında , ortamı etkilemek daha olasıdır. Diğer boyut varlıklarının belli şekil harf rakam dizileri ile tılsımlarla yönlendirilebilmesi büyünün doğaüstü görünümünü tamamlayabilir, ama burada asıl olan yine yoğun düşüncenin tesiridir, beyin dalgalarının elektriksel faaliyeti ile gerçekleşebilen paranormal etkiler varedebilme, zihin gücüyle eşya hareketi sağlanması da, nöronlar arası güçlü bir elektriksel devinimi gerektireceğinden anahtar kelimeler, saflaşma, irade ve imajinasyon olmaktadır ve bunlar doğaüstü güçler deyince, kesinlikle devrede olması ve geliştirilmesi gereken özelliklerimizdir.

Telepati nasıl yapılır? Herkes yapabilir mi?

Üst boyutlarla, alt fizik evren arasında tesir geçişleri sağlamak mümkün ve Durugörü bize, gerçekte herşeyin titreşim ve dalgalardan ibaret olduğunu anlatıyor. Telepati, parapsişik bir olgu. Düşünce gücümüz öylesine etkilidir ki, atomaltı düzeyde dahi belirgin bir geçişle, maddi alemin olaylarını şekillendirebilir. İnsan beyni, belli frekanslarda düşünceleri yayınlayabiliyor. Bu elektromanyetik titreşimler uzaklara yayılır ve diğer düşünceleri de alıcı gibi yakalayabilir, bir bilinç, diğeri ile senkronize olursa bu düşünce iletimidir. Herkes için elbette mümkündür. Hepimizde çeşitli seviyelerde var olan telepatik gücü geliştirmek de olasıdır. Düşünce zincirleri kurmayı bıraktığımız zaman ve pasif halde iken, daha fazla dış zamanlı düşünce dalgası yakalamamız kolaylaşacaktır. Yine nefes teknikleri, renk görme alıştırmaları, meditatif çalışma ve ibadetler de bu gücü arttırmaktadır.

RÜYALAR

Üçüncü göz herkeste var mıdır?

Evren ilahi ve büyük bir düşüncenin eseridir elbette ve her insanın yüksek varlığında bulunan değerlere ulaşmayı amaçlaması gerekir. Zihnin gerçek algılama kapasitesi aslında çok büyük. Üçüncü göz olarak adlandırılan bir “Epifiz bezi”miz var. Bunu aktive etmemiz mümkün. İçe dönük dikkat, zihnin aynasıdır. Bu nedenle, zihin gözü ile görmek, iç ışık kaynağımızın aktivasyonunu sağlamakla mümkün. Bu aktivasyon pineal gland’ın yani epifiz bezi’nin nörohormonları daha fazla salgılaması anlamına geliyor. İşte dimetiltriptamin yani DMT salınımı üçüncü gözün açılmasına yardımcı olan bir transmitter ve geceyarısından sonraki saatlerde yüksek oranda salgılanıyor. Bir de deniz seviyesinden yüksek rakıma sahip dağlarda bulunulduğunda da aktifleşebilme gücü artıyor. Böylece, gece ibadeti ve yükseklerde inziva gibi uygulamaların, üst bilinç düzeyini yükselttiği ve üçüncü gözü parlatabildiği; yani iç ışığımızı aktive edebildiğini söylemek mümkün.

Rüyalar sıradan mıdır? Rüyalar anlatılmalı mıdır?

Rüyalar, bütün sembolik sistemlerin parçası ve bilinçaltına uzanan yollar olarak görülür ve sıklıkla da, doğaüstü kuvvetlerin mesajları veya yazgıdan haber veren bağlantılar olarak düşünülürler. Her rüyanın, bilinçaltından gelen çeşitli uyarılar olduğunu söyleyebiliriz. Zihinsel faaliyetler uyku tarafından tutuklandığında, aklımız, az anımsadığımız algı dizilerinin kesintisiz idaresine girmektedir. Gizli istekler dile gelir, zamansızlık başgösterir. Rüyalar, sadece beyin kabuğu nöronlarının rastlantsal uyarı zincirlerinden ibaret değildir. Haberci rüyalar ve geleceğe dair önsezileri ileten rüyalar görülebilir. Semavi rüyalar, ilham verici, tefekkürle gelebilen derin anlamlı rüyalardır. Kaygı, açlık, tokluk, hazımsızlık, hastalık, ilaç etkisi, sarhoşluk gibi hallerde görülen rüyalar sahtedir. Zira bedensel etkiler bulunur.

Peki, rüyalar anlatılmalı mıdır?

Parlak, hayırlı bir rüya gören, bunu anlattığında, kimseye söyleme yoksa etkisi dağılır denilmektedir. Doğrudur, rüya ilk yoruma göre şekillenebilir. Yorumcu kimse, rüyada yer alan ve anlatılan nesnelerin dünyada karşılık bulduğu sembolik değerleri anlam ve anahtarları bilebilen bir kişi olmalıdır, çünkü yorumu bizi yönlendirebilir, o nedenle, rastgele çok sayıda kişiye anlatmamak yerinde olur. Kötü bir rüya gören de, yine yapılan yorumla etkilenebilir.

İstihare nedir? İstihareye nasıl yatılır?

Gizemli çalışmalar yapan bir insan, istihare duaları okuyup uyuyarak mesaj almayı başarabilir. Bir diğer insana rüya göstermek için havass ilmi ile veya farklı okült yöntemleri uygulayarak, ona istediği bir mesajı iletmekte ve istediğini yapmasını sağlamakta etkin olabilecek tarzda rüyalar aktarabilir. Bunların başarı yüzdeleri  uygulama yöntemlerine ve kişinin algı gücüne göre değişir.     Bir şey hakkında hayır talep etmek anlamına gelen istihare, insanın yapmayı istediği bir şeyin kendisi için hayır getirip getirmeyeceğini Allah’ın bildirmesi için yatmadan önce iki rek’at namaz kılıp istihare dualarını belli sayıda okumasıdır. Böylece yalnız O’ndan tercih konusunda yardım istemeyi düşünmüş oluruz. İstihare duasında şu sözler geçer; ‘’Eğer bu iş, benim dinim, yaşayışım, dünyam ve ahiretim bakımından kötü ise, onu benden, beni ondan uzaklaştır. Hayır nerede ise, onu bana takdir et ve onunla beni hoşnut eyle.’’ İyi ve kötü olduğu mantıken bilinen, kesin ayırt edilebilen işlerde ise istihare yapılmaz.

Büyü var mıdır?

İnsanın enerji ritmini, bioritmik düzenini, iradesini bozmak için belli materyallerin, düzenlenmiş duaların ve düşünce gücünün yardımıyla çekilerek gönderilen enerji türleri negatif etki yaratır, bu da ‘Büyü’nün varlığını gösterir.

Kara büyü nedir?

Şer varlıklara yapılan kan-duman ve aroma ikramlarının yakarılarla tekrarlandığı, öldürme amacı ile yere unla çizilmiş tılsım şekillerinin kullanıldığı voodoo, karabüyü deyince akla ilk gelen tekniktir. Eski kara büyü yöntemleri çeşitlidir ancak amaç, hepsinde öldürme odaklıdır. Ortaçağda karabüyü performansı sunan büyü kitapları Grimoire’ler yazılmış, ancak uygulanması oldukça güç işlemler de içerebiliyorlar, çünkü önerilen materyalleri bulmak zor. Tabi sadece dua ile ve materyal kullanmadan yapılan havass yöntemleri de bulunuyor. Karabüyü, aşırı negatif enerji çekilmesini ve iletilmesini sağlar.

Tılsım nedir?

Tılsımları, belli güç alanları kurarak, bir diğer gücü çekip kanalize edebilecek katalizörler olarak tanımlayabilirim. Taş, pirinç, altın , gümüş, papirüs, ipek , deri, hatta nikab; yani yeni doğan plasentası gibi materyallere yazılmış türden çalışmalar Dünya’nın birçok coğrafyasındaki kültürlerde kullanılmıştır. Eski Mısır’da tüm mumyalar çok sayıda tılsımla birlikte tahnit edilmiş, tüm kültürlerde insanlar, ta mağara resimlerinden bu yana, hala, bazen belli varlık adları, harf, şekil, geometri dizileri ile tesirler yaratmaya çalışmışlardır. Farklı nümerolojik değer sistemleri, kriptolar ve semboller eklenen tılsım türleri vardır. Bazen takı satan yerlerde üzeri arapça yazılı taş, metal üzerine işli duaların yanısıra, eski büyü kitaplarından bulunmuş tılsımlar örneklenerek, satışa sunulmuş takılar bulunur. Bunları almak tehlikelidir, otomatik etkiler yaratabilir. Medyum sıfatlı kimselerin, para karşılığında tılsımları kitaplardan çizerek, fotokopi çekerek, özellikle aşk konularında pazarlaması yine tehlikeli sonuçlara yol açabilir. Bu tehlike, fark ettirmeden yavaş ilerler ve bizi ruhsal anlamda etkiler.

STRESTEN BÖYLE UZAK KALINABİLİR

Sakinleşmek, stresten uzaklaşmak için neler yapılır?

Bilinçaltımızn derinliklerinde gizlenmiş nedenlerle, hepimizin olaylara tepkisi ve bunların derecesi farklıdır. Kendi gerçeklerimizle daima yüzleşmeyi bilmek, nefes teknikleri uygulamak, affetmeyi bilmek, geçmiş enerji kalıntılarını uzaklaştırmak gerekir. Sıkıntı göğüs bölgesinde duyumsanır, ardından başağrısına yol açabilir. Düşünce zincirlerini olumlama ve pozitifle değiştirmeye çabalamak için yine olaylarla ilgili tasavvur, hayal yani imajinasyonlarımızı acilen düzenlemeye ihtiyacımız olacaktır, bunu başarabiliriz. Negatif enerji biriktirdiğimizde stres ile yükleniriz, sakinleşmek için, adı üzerinde sanırım; sakin ortama ve doğaya gereksinimimiz var. Gürültü kirliliği bile ayrı bir sıkıntı nedeni olabiliyor. Öncelikle toprakta, kumsalda yalınayak yürümekle toprağa elektriği aktarmak, ağaçlara dokunmak önerilebilir.

Bilincinizin derinliklerinde neler saklı?

Geçmiş koşullanmalarımız, acı dolu anılarımızı yaratan bazı olayların yükleri, korkular, kızgınlıklar kırınlık, ümitsizlik, suçluluk saklı olabilir. Eğer fizik bedeni baskın biçimde ve tek ifade aracımız olarak edinmeyi benimsemişsek, işimiz zorlaşır. Asıl olarak ruhaniyetimiz iyileştirilmeli, zihni ve duyguları yönetmelidir.

Şu an sahip olduğunuz potansiyeli kullanmanıza neler engel oluyor?

Kişiliğimizin maskesi engel olabilir. Kendi gerçeğimizden bizi perdeleyebilir. Önemli olan kişiliğin iyice gelişmesi değil, gerçek özünü bilerek Persona’nın yani edindiği Dışsal Kişiliğin ve egonun gölgesi olmamakla, içteki Öz’e yönelip, farkındalıkla donanmaya çalışmakla, sahip olduğumuz potansiyeli kullanma yoluna adım atabiliriz.

BİLİNÇDIŞI VE BİLİNÇ ALANI KONUSU

Kişisel bilinçdışının, kolektif bilinç alanı ile bağlantısı ve özellikleri nelerdir?

Bilinçdışımız aynı zamanda kolektif bilinç alanını kapsamaya açık. İnsanlığın ortak bilinç alanına kolektif bilinç adını veren ve tümüyle açıklamalar getiren Carl Gustav Jung olmuş. İnsanda Psişe; bilinç, kişisel bilinçdışı ve kollektif bilinçdışı katmanlarından oluşuyor. Yaşadığımız tüm anılarımız kişisel bilinçdışında biriktirilirken, yaşam boyu geçen hiç birşey unutulmadan burada saklanmakta. Bastırılan anılar, kompleksler ve rüyaların deposu bu katmana ait. Yine, pratikte pek gerekmeyen algılar ve duygular bilinçte bulunmadıkları zaman kişisel bilinçdışının deposunda dururlar. Burası bir Bellek Bankası gibidir ve rüyalarımızın oluşumunda da işe yaramaktadır. Ortak (Kolektif) Bilinçdışı ise, hem bağlantılı olduğumuz özel geçmişimizi hem de insanlığın zaman içindeki eğitim safhalarını kapsamaktadır. Kişisel bilinçdışımız için, daha önce bilinçte var olmuş yaşantılar demiştik. Ortak bilinçdışı, bize atalardan aktarılan imgeler, eğilimler ve gizil güçler halindedir. Şimşekten, akrepten, karanlıktan korkmayı eğilim olarak beyin yapımıza kuşaklar boyunca alıyoruz. Buna göre de, dünyanın genel bir imgesi doğduğumuz anda zaten içimizde. Şimdi kısaca, kişisel bilinçdışımızın, ortak bilincin tüm alanlarıyla beslenen büyük bir kaynak olduğunu söyleyebiliriz. İşte bu nedenle, doğaya ve diğer insanlara bu ortak bilinç alanı ile bağlandığımız düşünülür.  Diğer yandan, ilham veren duyumlar ve olağandışı yetenekler psişemizin kişisel bilinçdışı katmanına aittirler. Bu alan, deneyimlerin en saf hali ile saklandığı, olağandışı becerilerin yeteneklerin, ilhamın kaynağı olarak da görülmektedir.

 

http://www.haberturk.com/yasam/haber/758035-olumle-ilgili-bilinmeyenler

HLotus

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.