Ana Sayfa > Genel > Şeyh Hazretleri Yakın Geleceği Müjdeledi

Şeyh Hazretleri Yakın Geleceği Müjdeledi

İpleri İsrâil’in elinde olan kukla yönetimler geniş halk kitleleri tarafından deşifre olunca ve âdaletsiz gelir dağılımı tahammül edilemez boyutlara ulaşinca müslümân coğrafyadaki halklar demokrasi ve cumhuriyet saltanatlarını bitirmeye karâr verdi.

Wikileaks’in yüzde yüz yahûdî organizasyonu olduğunu önceki yazılarımda belirtmiştim. İsrâil tarafından hesâb edilmeyen bir etkiyi  tetikleyen Wikileaks belgeleri,  Mısır’daki kıyâmı alevlendirdi. Güçleri, akla değil kurnazlığa, helâl kazanca değil düzenbazlığa dayananlar, yine kendi ayaklarına kurşun sıktılar.  Halbuki bu Wikileaks belgeleriyle neler neler murâd etmişlerdi. 200 yıldır Dünyâ halkları üzerinde  cânîce oyunlar oynamayı âdet edinenlerin ıstakası bu sefer çıt yaptı. Wikileaks tezgâhı aleyhe döndü.

 İdâredeki kuklaları bünyeden söküp atmak için, Lübnan ve Tunus’tan sonra Mısır da kıyamda… Mısır’da iktidârdaki Ulusal Demokrasi Partisi’nin genel merkezi ateşe verilmişti. Ölümü göze alan yüzbinler meydanlarda toplanınca, bütün dünyâ anladı ki hiç bir şey eskisi gibi olmayacak..

Müslümân coğrafyadaki bu gelişmeler, kısa bir süre önce, Şeyh Nâzım Kıbrîsinin nette izlediğim sohbetini şaşkınlıkla hatırlattı.

Sohbet târihi: 23 Kasım 2010

Link: http://saltanat.org/player/TabId/266/VideoId/965/Mehdi-Hznin-zuhur-Etmesi-23-Kas%C4%B1m-2010.aspx

Bize gelen habere görediye başlıyor mübârek… Önümüzdeki Muharrem’den sonraki Muharrem’e kadar, Şam, Mısır, Sudan, Libya, Bağdat, Hicâz, İran, Yemen, Somali, Pakistan, Kafkaslar çökecek. rejimler bitecek… Demokrasi de çâre yok, hiyerarşi, saltanat gelecek… Saltanat sisteminde bir kişinin idâresini bu sistemde 1000 kişi yapamıyor.

Demokratik sistem test edildi, beceremediler, idâre edemediler, demokrasiden millet memnûn kalmadı, zulüm sistemi oldu. Bitti işleri, milleti hep aldattılar. Geçmiş saltanat idâresine yaklaşamadılar bile… “Bunların ne adâleti var, ne insafları var, ne merhametleri var, ne akılları var, ne fikirleri var, ne düşünceleri var, ne ilimleri var ne hilmleri var. Bunların işi bitti, bunlar süprüntüdür. Bunlar ayaktır, ayak başın yerini tutamaz. baş baş olacak, ayak ayak olacak. Demokrasi başları ayak ayakları baş yaptı. Zâlimler tükenecektir, tükensin.. Âkibet müttâkîlerindir.”

Bu tâdîlâtı bir kişi mi yapacak diye soruluyor. Mübârek, şöyle cevap veriyor. “Eskiden muska derdik, birbirine bağlı,, biri patlar arkasından ardısıra diğerleri patlar… Vaktin sâhibi bu Haccu’-l-ekberde çıkmalı, eğer çıkmazsa 7 sene sonraya kalır. Dünyâ’nın 7 seneye tahammülü kalmadı. Bu sene vakfe cuma günüdür. Ümid ederim vaktin sâhibi çıksın tekbîr çeksin”.

Bu sohbetin yapıldığı târihten yaklaşık bir ay sonra bu videoyu izleme fırsatı bulmuş fakat pek önemsememiş, çok dikkatle dinlememiştim. Şeyh Nâzım Kıbrısî’yi çok sevmeme rağmen, bâtın ile irtibâtı olduğuna inanmama rağmen,, şöhretler serisinde inceleyeceğim yahudi güdümlü bir şahıs hakkında şimdiye kadar olumsuz bir açıklama yapmamış olması sohbeti dikkatle dinlememeye beni sevketmişti. Müslümân coğrafyada vuku bulan mâlum hâdiselerden sonra şaşkınlıkla sohbeti hatırladım. Videoyu tekrâr ve dikkatle dinledim. Şeyh efendi, verdiği bilgilerin ilâhî menşeli olduğunu kısaca belirtiyor ve sohbetin sonunda bunu yazın (yayımlayın) korkmayın diyordu.

Kıbrısî, sohbetinde demokrasi ve cumhûriyetlerin yıkılıp saltanata dönüşeceğini, hattâ Avrupa’da bile böyle bir değişim yaşanacağını haber veriyordu. İlk dinlediğimde terddütle karşılamıştım sonra dikkatle bir daha dinledim ve bu konuyu düşündüm. Ve gördüm ki, hazretin mevcut cumhuriyet ve demokratik rejimden kasdettiği aslında gizli saltanat… Ve gelecek saltanattan murâdı ise gerçek demokrasi ve gerçek cumhûriyetin ana gâyesi olan insân hakları ve insân (toplum) mutluluğu idi…  Ya’nî yanlış anlamamak lâzım… Yazımın başında da belirttiğim gibi Müslümân coğrafyada adı cumhuriyet ve adı demokrasi olan saltanat sistemlerinin yıkılması ve yerine saltanatın gelmesi,, daha doğrusu adı saltanat içi ise insân hakları ve adâlet ve cumhûrun mutluluğu olan sistemlerin inşâsı muhtemeldir. Biz biliyoruz ki, en kötü sistem, ceberut salanat sistemi olduğu gibi, en iyi sistem de nebevî rûhun mutlak hükümrânlığına boyun eğmiş mütevâzı bir kulun ferdî idâresidir. İki yönetimin adı saltanat veyâ mutlakıyyet olsa da dış cihetten benzer olan bu iki yönetim arasında iç yüz i’tibâriyle muazzam bir fark vardır… Osmanlı’nın en çalkantılı zamânlarlarında bile II. Abdülhamid Han hazretleri, 33 yıllık iktidarının 30 yıl beş aylık döneminde şahsî idâreyi elinde tutmuş olmasına rağmen. Türkiye târihine en uzun sulh dönemini yaşatmış. Büyük fakülteleri o kurmuş, büyük eserler bırakmış, bizi batağa götüren dış borçların çoğunu ödemiştir. Çanakkale müdâfasındaki başarımızda bile Sultan Hamid devrinde gerçekleştirilen Çanakkale boğazı tahkimâtlarının katkısı büyük olmuştur. 30 küsûr yıllık idârede bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az, adi suçlunun idam hükmünü onaylamıştır. Sonraki rejimi anlatmaya gerek yok. İstiklal mahkemelerinde en az 5 bin kişi idam edilmiş. Yunan savaşında 17 bin şehîdimiz olmasına rağmen iç karışıklıklarda 500 bin vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Dikkat edin Öncekinin adı saltanat ve hilâfet, sonrakinin adı cumhuriyet ve demokrasidir..

Böyle olunca, Şeyh Efendi’nin saltanat deyince demokrasi ve cumhûriyetin rûhunu, ya’nî insân hakları ve insân mutluluğunu anladığını ve cumhûriyet ve demokrasi deyince de cumhurîyet ve demokrasi maskesi ardındaki bürokratik oligarşiyi, diktatörlüğü ve gizli saltanatı anladığını belirtmeliyiz. (Not: Müslümânlar,yönetimlerinde, bütün insânların ve kendilerinin dünyevî mutluluğunu istese ve insânî hakları gözetse de, rejimlerindeki asıl ölçü ve belirleyici husûs âhiret sâadetidir. Âhiret saadetini tehlikeye düşürecek dünyevî mutluluklara, müslümân rejimde elbette izin verilmez. Dikkatle incelenirse, âhiret saadetini temin için koyulmuş dîni yasaklar, aslında dünyâ saadetinin de gerekleridir. Ya’nî Müslümânca yönetim her insânın lehinedir. İster bilsin ister bilmesin.)

Sohbette Şeyh Kıbrısî, Avrupa’da da rejimlerin değişeceğinden bahsediyor… Müslümân coğrafyayı anladık fakat Avrupa’da dahî rejimlerin değişmesi çok olağan dışı bir varsayım gibi gözükse de, Müslümân coğrafyada son yaşanan hâdîseler de gerçekleşmesi pek muhtemel gözükmüyordu. En azından ben sohbeti ilk dinlediğimde pek muhtemel görmemiştim. Avrupa’da ne olacağını, bekleyip göreceğiz.

Cumhûriyet ve demokrasinin toplumun aleyhine bir saltanata dönüşmesi Müslümân coğrafyada açık seçik görülür iken. Avrupa için de aynı tesbîtin yapılması ve Avrupa’da da mutlakiyete doğru rejimlerin değişeceğinin belirtilmesi. Orada da halkın mutlu olmadığının, orada da gelirin kartellerde ve gizli yahûdî sermâye guruplarında toplandığını gösteriyor. Nisbeten Avrupa toplumunda gözüken refâh düzeyi yüksekliğinde ise sömürgeciliğin ve kendi halklarının hâricindeki halklara yapılan zulümün katkısı da büyük olsa gerek. Eski zulmetme imkânlarını kaybeden Avrupa’nın bunalıma doğru ilerlediği de bir gerçek..

Dikkat edince sohbette enteresan inceliklere vâkıf oldum. Rejim değişmesinin önce Türk’ten başlayacağı haber veriliyor. Uzatmaya gerek yok, ergenekon süreciyle patırtısız başlangıcın bize âit olduğu malum. Patırtı yok ama rejim değişiyor. Belli bir zümrenin hizmetine tahsîs edilmiş sahte değerler (demokrasi, insân hakları, cumhuriyet, laiklik, hukuk devleti vb.) gerçeğine inkılab ediyor.  

Sohbeti dikkatle dinlediğimde bir ince mesaj daha vardı.Allah dilerse en âciz, en yoksul bir kulu bu temizlik işine memur eder. Hani derler ya Allah rezili vezîr eder… Şeyh Efendi’nin  “Hacı Ömer’e (Hacı Ömer herhâlde dergâhta herkes tarafından tanınan bir temizlik görevlisi veyâ yine herkes tarafından tanınan zekâ özürlü biri olsa gerek) izin verilse o da süpüğrür” benzetmesi bana Mehdî âleyhisselâm’ın “bir gecede ıslâh edileceği” hadîs-i şerîfini çağrıştırdı. Fefhem cidden.

Ali Aytaç Şenol (aliaytac_senol@hotmail.com)

– Haber Lotus –

HLotus

4 thoughts on “Şeyh Hazretleri Yakın Geleceği Müjdeledi

  1. Şeyh Nazım önce Türk çökecek diyor. Burda Türk’ten kastı ne acaba? Bayrağı kırmızı rengi ve ay yıldızıyla Türk bayrağına benzeyen Tunus mu; yoksa yavaş yavaş aşınan Türkiye’deki katı askeri-bürokratik rejim mi?

  2. GİT DERLERSE GİTMELİSİNİZ!

    Sultanul Evliya Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

    Cuma, Ocak 28, 2011

    Lefke, Kıbrıs

    Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber Ve Lillahil hamd. Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallahu Ve Allahu Ekber Allahu Ekber Ve Lillahil Hamd.
    SubhanAllah Velhamdulillah La İlahe İllallah Allahu Ekber Ve La Hâvle Vela Kuvvete İlla Billâhil Aliyil Aziym.
    Elfu Salât Elfu Selâm Âlâ Habibillah Nûrul Arşıllah Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn Seyyidina Muhammedin Ve Alihi Ve Sahbihi Ecmayin İşfa Lena Ya Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn…

    Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym.

    Esselâmun Aleyküm Eyyuhel Hadirun.

    Esselâm Âlâ Menitebeal Huda
    (Allah’ın selamı doğru yola tabi olanların üzerine olsun)

    Katılanlarımız, doğudan batıya katılanlarımız, imanınıza sahip olun, şerefinizi tutun! Ey insanoğlu, size Yaratan Cenâb-ı Hak tarafından ikram edilen şerefi koruyun.
    Cenâb-ı Hak insanoğluna şeref vermiştir, Yaratanımız hariç bu şerefi size kimse veremez.

    Siz bu şerefi geçici hayatınızda alabilirsiniz, insanların size şeref verdiğini ve bunun bir şey olduğunu zannedersiniz ama bu birşey değildir. Eğer bir kimse insanlardan bir şerefe ulaşmak isterse bu toz olur, toz. Bu hakiki değildir ve geçici şereftir. Ve insanlar mesela cumhurbaşkanı olurlarsa veya bakan olurlarsa veya başbakan olurlarsa mutlu olurlar.

    Ben krallar ve sultanlar hakkında konuşmuyorum. Krallar ve sultanların ve imparatorların şerefleri insanlar tarafından verilmemiştir, hayır. Sıradan insanların hiç bir şerefi yoktur. Onlar sıradan insanlardır ama akılsız insanlar halktan şeref almaya koşarlar. Halkın şerefi yok ki size ne verecek? He…?

    Siz insanlardan zümrüt veya yakut veya pırlanta veya inci isteyen kimselersiniz. İnsanların kara taşları bile yoktur. Belki bunu boyayıp size verirler. “Beni memnun etmek için alın, bu çok mühim incidir al bunu” derler. İnsanların sadece üstünde yürüdükleri taşları vardır. O kadar akılsızlardır.

    Şimdi insanlar hakiki pırlantayı, kıymetli taşları veya taklit veya boyanmış taşları anlamayacak bir seviyeye ulaştılar. Demokrasi; Pisliktir. Çünkü insanlar bunun peşine koşarlar ve “Ey insanlar bize kıymetli taşlarınızı verin” derler. Ve bir küp vardır, “Bizi kabul edenler buraya kıymetli kırmızı taşları koysun” derler. Başkaları onlara öfkelenirler “Biz sizin için o tarafa koymayız, bu tarafa kirli bir renk koyarız” derler.

    İnsanlar zihniyetlerini kayıp ettiler, bu çok mühim noktadır. İnsanoğlu şeytan tarafından aldatılmaktadır. Şeytan “Hayır, gelip seçim yapın. kırmızları getirirseniz mutlu olursunuz” der. İnsanlar onu boyayıp getirirler. “Oraya koyun, bize karşı olanları oraya koyun, başka kirli bir renk daha” derler.

    Bu da taş o da taş ama rengi farklıdır. Onun için koltukta oturdukları zaman demokratik sistemi, demokratik cumhurbaşkanları pekçok akılsız kimseler tarafından seçilmiştir. Onlar kırmızıyı maviden ayırt edemezler. “Buraya yakutları koyun” derler. İnsanlar orada otururlar “Ey insanlar, biz aptal çoğunluğumuz tarafından seçildik. Ahmaklar bize kuvvet verdiler çünkü bizim burada pekçok kırmızı taşlarımız vardır. Ve karşıtlarımız hakiki olmayan taşlarının rengi mavi olduğundan dolayı kayıp ettiler” derler.

    21.yüzyıl insanlarda kimsenin zihniyeti yok mu? İnsanları eşekler gibi mi yaptılar? Vatandaşları eşekler gibi yaptılar, onlar birşey anlamazlar. Evet şimdi güç aldılar. Neyden? “Biz bu kırmızı yakutlardan dolayı şimdi iktidardayız. Bize böyle bir güç ikram edilmiştir” derler.

    Ey demokrasi sistem azınlığı!!
    Ha… haa.. Hiçbirinizde akıl yoktur. Şeytan, iblis sizi aldatıyor ve boyanmış taşları size yakut diye veriyor. Şimdi bütün dünya bu şekilde ve dünya böyle çökmektedir. Çünkü insanların onlara verdikleri sütünler çürüdüler ve çökmeye başladılar. Ve Tunus, Cezayir, Sudan, Mısır, Libya, Lübnan, Türkiye, İranlılar, Iraklılar, Yemenliler, Pakistan’da başladığını görürsünüz. Pakistan? Burada çok Pakistanlı vardır. Bu deli, deli Ahmed. Pakistanlılar demokrasiden ümit ederler. İslam nerede?! Siz nasıl Müslümansınız? Ve onlara lanet gelir, bu inmeye başlamıştır. İkazlar gönderirler, şimdi insanlara ilahi ikazlar gelir. Kıtalara ilk önce seller gelir, bir süre sonra Endonezya kıtası çökmeye başladığını işittik.

    Sizi kurtarmak için teknolojiniz nerede? He…? Nerede? Sizin tutunup güç aldığınız pekçok halatlarınız var. Gücünüz nerede olduğunu gösterin? Gösterin, kar yağdığı zaman bunu durduramazsınız. Yağmur yağsa bunu durduramazsınız. Kasırga gelse kaçamazsınız. Volkanlar patlamaya başlasa kaçmaya yol yoktur. Bu insanoğlunun şimdiki böyle saçmalığı nedir?

    Ve pekçok cumhurbaşkanı olarak seçilmiş kimselerin şimdi kalpleri “tıp tıp tıp, tıp tıp,” atıyor. Onlar bilmiyorlar, akşama ulaştıkları zaman geceye kadar mı sabaha kadar mı yaşayacaklarını bilmiyorlar, onlar korku içindeler.

    Şimdi korku maddi birşey değildir. Korku maddi birşey değildir ama göklerden inip her yere ulaşır. Ama insanlar asla nasihat kabul etmezler, onlar şeytanın onlara söylediğine koşarlar çünkü onlar da sarhoştur.

    Bunu bırakın, Cenâb-ı Hak, Subhanehu Ve Teâlâ’dan şeref isteyin. Ey Rabbimiz…. burada ve buradan sonra kurtulmak için Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v)’i takip edin.
    Ve her şeyden önce Arap ülkelerine sarsıntı geliyor çünkü onlar “Biz Arap’ız” derler, “Biz Müslüman’ız” demezler.

    Onlar bize ulaşan ilahi sözlere inanmazlar, onlar şeytanın halatları peşine koşarlar. Onun için onların kalpleri tıp, tıp, tıp, tıp, tıp, tıp, tıp diye atar. Onlar neler olduğunu bilmiyorlar.

    Ben Arap cumhurbaşkanlarına konuşuyorum. Onlar kendilerini kurtarmak istiyorsa Kurân-ı Kerîm herkes için açıklamıştır. Her durum için bir kurtuluş yolu vardır.

    Cenâb-ı Hak insanların düşebileceği bütün sorunlar için onları çıkartmak için bir halat göndermiştir. Mısırlılar Araplardır, Libyalılar Araplardır, Şam Araptır, Irak Araptır, Yemen Araptır, Tunus Araptır. Cenâb-ı Hak, Celle Min Gail, buyurur, Estâuğuzubillah, bu ilahi Ayet-i Kerîme’yi yüzlerce binlerce defa okurlar ama Cenâb-ı Hakkın buyurduğunun üzerine düşünmezler. Estâuğuzubillah.

    Ben milletlerin başında olan bütün Arap liderlerine, cumhurbaşkanlarına sesleniyorum.
    Cenâb-ı Hak onlara buyurdu, Estâuğuzubillah;

    وَإِن قِيلَ لَكُمُ ٱرۡجِعُواْ فَٱرۡجِعُواْ‌ۖ <>(Nûr:28)

    Bu Ayet-i Kerîme mi? Bu fetvayı Ezher ulemaları, Tunus ulemaları, Libya ulemaları, Şam ulemaları, Hicaz ulemaları, Yemen ulemaları, Bağdat ulemaları, Mısır ulemaları, Sudan ulemaları düşünsünler.

    وَإِن قِيلَ لَكُمُ ٱرۡجِعُواْ فَٱرۡجِعُواْ‌ۖ <>(Nûr:28)

    Bu Arapça mı? Onlar bunu anlarlar mı anlamazlar mı?
    Cenâb-ı Hak buyurur, eğer insanlar biz ziyaret yaparlarsa, mesela bir kapıya gelirsiniz, o evin sahipleri… Bir ziyaret gidersiniz ve ev sahibi “Gelme git” derse gitmelisiniz. Şimdi insanlar, ey Ezher ulemaları, hatırlatın. Bu Cenâb-ı Hakkın ilahi emridir. Cenâb-ı Hakkın (Nûr:28) وَإِن قِيلَ لَكُمُ ٱرۡجِعُواْ فَٱرۡجِعُواْ‌ۖ <> buyurduğunu neden cumhurbaşkanlarınıza hatırlatmazsınız?

    Bu Cenâb-ı Hakkın ilahi emridir gidin. Milletiniz size gidin diyor, gidin. Gitmezseniz sorumlusu olursunuz. Üzerinize gelecek olan bir şeyden sorumlu olursunuz. Eğer sizi öldürürlerse bu sizin suçunuzdan dolayıdır. İnsanlar “Biz seni burada istemeyiz” derlerse “Ben burada kalmalıyım” demeyin, hayır.

    Cenâb-ı Hak buyurur; (Nûr:28) وَإِن قِيلَ لَكُمُ ٱرۡجِعُواْ فَٱرۡجِعُواْ‌ۖ <>

    Dön git, geri git dedi mi geri git. Eğer “Git” derlerse gitmelisiniz.
    Bu özellikle fetvadır ki, Ezher ulemaları, Tunus ulemaları, Libya ulemaları, Sudan ulemaları, Yemen ulemaları, Bağdat ulemaları bu fetvayı getirin. Onlar Araplardır, onlar bilirler.

    Eğer bu yanlışsa bana “Ey Şeyh, senin sözlerin doğru değildir” desinler.
    Kurân-ı Kerîmi açın ve buyurduğuna bakın.
    Eğer git diyorsa gitmelisiniz. İsminiz ebedi olarak mühürlü değildir hayır.
    İnsanlar sizi cumhurbaşkanı veya sultanları olarak istemiyorlarsa bırakın ve gidin.

    Size eza ve cefadan bir şey ulaşırsa, size zarar gelirse siz kendi nefsinizden sorumlusunuz.
    Ve Cenâb-ı Hak “Siz ümmetin üzerinde tek bir kimseydiniz, neden burada oturacağım gitmeyeceğim diye ısrar ettiniz?” diye soracak. Hayır, eğer insanlar “Biz seni liderimiz olarak istemiyoruz git” derlerse gitmelisiniz. Bu mühimdir.

    Ey ulemalar bu fetvayı vermezseniz kıyamet gününde en fena azaba uğrayacaksınız çünkü sıradan insanlar bunu bilmezler.
    Siz biliyorsunuz, kimden korkuyorsunuz? Bunu Cenâb-ı Hak buyuruyor, neden sıradan bir kimseden korkarsınız?
    Hayır bu doğru değildir, Cenâb-ı Haktan korkmalısınız. “Gidin gidin” derlerse, bitti.

    “Seni başımız olarak istemiyoruz” diyorlar. “Hayır, ben kuvvet kullanırım” derseniz öldürülürsünüz. Ve şimdi bütün dünya bu şekildedir, heryerde sorunlar var.
    Amerikanlılar Hıristiyanlardır, aynı kural onlar için geçerlidir. Amerikalılar “Ey Obama biz seni sevmiyoruz git” derlerse bırakıp gitmelidir.

    “Ey Rus cumhurbaşkanı git. Koltuğu bırakıp ayağa kalkıp gitmelisin” derlerse gitmek senin için burada ve buradan sonra selametli bir yoldur. Yoksa burada ve buradan sonra cezalanırsın.
    Cenâb-ı Hak bizi affeylesin.

    Bu bütün milletler için kalbime gelen açıklamadır, özellikle Müslüman dünyası için. “Biz seni Sultanımız olarak seviyoruz” derlerse tamamdır. “Senin Sultanımız olmanı istemiyoruz” derlerse, çoğunluk onu tutup az bir grup insanlar git deseler bu doğru değildir.
    Çünkü başka bir emir vardır ki mukaddes Peygamber buyurur, çoğunluk nerdeyse orada olmalısınız. Çoğunluk neredeyse onları takip ediniz.

    Aleyküm Bi Sevadil Azam (Çoğunluğu takip edin)
    Bu hak mı? Araplar anlarlar, ulemaları “Biz ilim sahipleriyiz” derler, sizin ilminiz nerde?
    Fetva verin, cumhur reisi ve parlamento hakkında ben sizden fetva istiyorum.
    Bu parlamentoyu Kurân-ı Kerîmin neresinden getiriyorsunuz söyleyin. He…?

    Onun için bir Hadis-i Şerif… başlarına gelecek. Ey insanlar, Rabbinize kullar olmaya çalışın ve yalnız Ondan korkun. Hakiki koruyan Odur, kimse sizi burada ve buradan sonra koruyamaz.
    Tövbe Ya Rabbi Tövbe Ya Rabbi. Tövbe Estağfurullah Şükür Ya Rabbi, Şükür Ya Rabbi Şükür Elhamdülillah.

    Ey Rabbimiz bize senin ilahi emirlerini takip ettir, bu bizim istediğimiz. Hakiki emirleri, ilahi emirleri takip ederseniz burada ve buradan sonra kurtulursunuz.
    Cenâb-ı Hak bizi Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v) hürmetine affeylesin.

    Fatiha.

    Bunu bütün Arap dünyası anlar ve başka Müslüman dünyası bunu tercüme edip burada söylenenleri anlasınlar.
    Bu benim hazırladığım birşey değildir, bu benim hazırlayıp konuştuğum birşey değildir ama bu ilahi kimselerden gelir. Böyle zayıf bir kulu bütün milletlere hitap ettiriyorlar.
    Ben farklı birisi değilim ben sıradan birisiyim ama beni bütün milletlere hitap ettiriyorlar, özellikle yanlış yolda olan Arap dünyasına.

    Cenâb-ı Hak bizi affeylesin.

    Fatiha.

    Bak, fakir iyicene şaşırttı. Şeyh Muhammed de korktu, kaçtı. Hepsi Arap bunların, hepsi mesuldür. Şeyhleri de mesul, ümeraları da mesul, alimleri de mesul, efendim, müftüleri mesul, şeyhul-İslamları mesul, hepsi mesuldür. La İlahe İllallah. Tamam?

  3. ben syh nazım ın bütün videolarını izledim..ama hic bi yerde bu muharreme kadar ankara bombalanack die bise duymadım.istanbulda deprem olcak die net demio sadece bu haziranda olağan dışı seyler olacak büyük sehirleri terk edin dio.yukarıki videoda da çökecek olan devletleri sayarken ilk TÜRK çökecek dio dikkat edin.suan pkk lılar hergün çatısma cıkarmya doguda ayaklanmya basladılar.büyük igtimal deprem ve ya bombalama degilde isyan cıkacak gibi.zaten istanbul da deprem olup ankaraya atom bombası atılırsa türkiye devleti bidaha kurulamamak üzere yok olur..mehdi konsuunda ise kendisinin görecegini söylüo yani kısa zaman içinde artık mehdi kendini acıklayabilir die düsünüyorm..ama kesinlikle ajan konusuna katılmıorum..milyonlarca insan seyh nazımın tarikatında hadi onlarıdamı ingiletere ajan olarak kullanıo:D:Dkabul edin seyh nazım yasayan bir evliyadır.gelecekten haber verebilir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.