Ne başkanlık sistemine geçmekle ne de doların ateşini düşürmekle, ki kendi kendimize düşüremeyiz, ne de yeni köprüler, kanallar yapmakla ülkeyi kalkındıramayız. İnsanlarımızı homojen olarak daha iyi bir yaşam seviyesine çıkartamayız. Bunun yolu ancak akıl ve bilimden geçer.
Daha çok üniversite açmak yerine daha çok ve de gerçek bilimadamı yetiştirmeliyiz. Öyle bilimadamlarımız olmalı ki, klasik fiziğin bilimsel ilerlemedeki yetersizliğini görmüş ve kuantum fiziğinin son 100 yıldır yapılan hemen tüm bilimsel icatların sebebi olduğunu kavramış olsun…
Elinizdeki akıllı telefonlarınız ya da kansere yakalanmış bir yakınınızın gördüğü ışın tedavisi hep kuantum fiziğinin keşfedilmesinin sonuçlarıdır. “Enerji elde ederken çevremizi kirletmeyelim, güneşten istifade edelim” diyenler de bilmez ki bunun yapılabilirliğini kuantumu anlamak sağlamıştır.
Ama bilimdeki geriliğimizi son 15 yıla filan yüklemeyelim sakın. Bu büyük bir hata olur. Biz, tarihi Solvey Konferanslarına hiçbir bilimadamı gönderememiş bir milletiz. Bizim insanlarımızın büyük bir çoğunluğu eminim ki; 1927’de yaşanan Niels Bohr-Albert Einstein bilimsel taştırmasını canlı izlemiş olmak yerine, bir Barcelona-Real Madrid maçını canlı izlemiş olmayı tercih eder. Hatta Einstein’ı bir şekilde duymuştur ama Bohr’un, o güne kadar mutlak doğru sayılan pek çok kabulu yıkan bilimadamı olduğundan bile habersizdir. (O sene, o tartışmaya katılan 29 bilimadamından 17’si, ya öncesinde ya da sonrasında Nobel Ödülü almıştır.)
Çoğunlukla hurafelerin anlatıldığı Din derslerinde çocuklarımızı Dinden soğutmak yerine, onlara Einstein ve Bohr gibi iki efsane bilimadamının bilimi ve aklı kullanarak Allah’ın koyduğu kanunları keşfetme mücadelesini anlatmak daha doğru olur. Einstein “Tanrı Zar Atmaz” derken, Bohr’un da ona “Tanrı’nın ne yapıp ne yapmayacağını söylemeyi bırak” cevabını verdiği münazarayı hangi çocuğumuz bilerek okuldan mezun oluyor? Yahut olgun Türk vatandaşlarımızdan hangileri bu konferansta konuşulanların, izleyen yıllardaki bilimsel gelişmelerin tetikleyicisi olduğunu bilir?
Kuantum bizim ülkemizde, ne yazık ki daha iyi bir hayata geçişte manevi bir yol sanılmış ya da zengin olmak isteyenlere hayaller satan şarlatanların elinde bir oyuncak olmuştur. Aslında bu durum sadece bizde böyle değildir. Amerika’da milleti kuantumla zengin olacaksınız nidalarıyla tokatlayan bankerler çıkmıştır. Ama fark şu: ABD’de gerçek bilimadamları var ve bilimle ilgilenenler de. Bizde de sorsanız mangalda kül bırakmayan “aydınvari”lerimiz çoktur… Lakin işin aslında pek çoğu bilimden zerre anlamaz. Hakiki anlamda bilimsel zihniyette olanları tenzih ederim ki onlar da pek azlar.
Tanıdığım, bildiğim bazı akademisyenlerle olan sohbetlerimde cahilliklerine şaşırıyorum. En kötüsü bilmiyorken biliyor edasında takılmaları… Bilmiyor olabilirsin de çaba sarfet de öğren bari… İsminin önüne aldığın dr, doç, prof ünvanların seni yükseltmez. Seni bilimselliğin ve aklın yükseltir. Aranızdaki siyasi laf geçirmeleri bırakın da büyük bilim adamları gibi bilimin gelişmesi için tartışın!
Ahmed Yenigün
– Haber Lotus –
HLotus