Ana Sayfa > Felsefe > Felsefesiz Din Eğitimi, Türkiye’de İlahiyat Fakülteleri ve İşlevi

Felsefesiz Din Eğitimi, Türkiye’de İlahiyat Fakülteleri ve İşlevi

felsefesiz

Türkiye’de ilahiyat fakülteri programlarında felsefe ve gurubu derslerindeki azaltma, kırparma çabalarının olumsuz sonuçları üzerine durmuştuk. Bu bağlamda, ile  15/06/2013 tarihinde Bişkek’te sunduğum ve İlahiyat fakültelerinin işlevini ele alan yazıyı da kamuoyu ile paylaşmak isityorum.  Çünkü Çift Kutuplu, yani sosyalist ve kapitalist dünya tasavvuru 1989 yılı itibarıyla sarsılmaya başladı. Kardeş ve Akraba Topluluklarımız peşpeşe bağımsızlıklarını ilan etmeye başladı. Kırgızistan, 31 Ağustos 1991 tarihinde bağımsızlığını ilan edince, bunu uluslararası alanda ilk tanıyan Türkiye Cumhuriyeti oldu. Atayurt (Türkistan) ile Anayurt (Türkiye) arasında irtibatı güçlendirmek için kültürel ve ekonomik anlaşmalar yapılmaya başlandı ve 1993 yılında Oş şehrinde Oş Devlet Üniversite ile Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi arasında bir protokol imzalanarak, Türkiye Diyanet Vakfı’nın sponsorluğunda ilk resmi ortak fakültemiz olan Oş Teoloji eğitim ve öğretimine başladı. Türkistan’ın maddi ve manevi anlamda en verimli bölgelerinden olan Fergana Vadisinin batısında kurulan Oş Teoloji Fakültesi Kırgızistan’daki toplumsal yapının dini tasavvurunun gelişmesinde önemli katkılar yaptı. Bu makalenin hedefi, dini kültürün öğretilip yeniden üretildiği ilahiyat fakültelerinin (Türkiye’yi merkez alarak) işlevini inceleyen bir değerlendirme yapmaktır. Diye başladım bildiriye, ama Türkiye’de yaşanılanları görünce, acaba bunları boşa mı söyledim, kendimle mi çeliştim diye düşünmeden de edemedim. Takdir siz okurlarımızın

TÜRKİYE’DE İLAHİYAT FAKÜLTELERİ VE İŞLEVİ[1]

Dinin sahih kaynaklara dayanarak rasyonel, eleştirel bir şekilde resmi kurumlarda okutulup öğretilmesi hususu çok önemlidir. Çünkü Sovyetler Birliği döneminde materyalist ve ateist öğreti ile yetiştirilen nesiller bağımsızlığa kavuşunca dini açıdan da büyük bir boşluk duymuş ve bunu örf, adet ve hurafelerin karışımı bir halk dini anlayışı oluşturmaya başlamışlardır. Anayasa’nın hazırlanması ve din ile ilgili işlerin hukuki zemine kavuşturulmasına kadar (1991-1994) halk, kahin, falcı ve baksı dediğimiz insanlara inanmaları ve hurafelerden oluşan bir dini yapı oluşturmuştur.

Bunun yanı sıra radikal ve aşırı yorumlara sahip mezhepler, siyasi ve itikadi yapılanmalar, özellikle misyonerlik faaliyetleri çoğalmıştır. Tabiri caizse “tam bir dini patlama” yaşanmıştır. Bunun karşılığında resmi dini eğitim olmaması ve Müftiyat’ın hukuki konumu ile din görevlilerinin çoğunluğunun medrese mezunu olması,[2] buralarda felsefi, sosyolojik ,psikolojik verilerin okutulmaması halkın dini ihtiyaçlarının karşılanmasında da bir çok yetersizliği ve tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Bu da dini değerlerin toplumsal barış ve huzurun ana unsuru olma potansiyelinin çatışma için kullanılma riskini de beraberinde getirmiştir.[3] Bütün dünyaya bilgi akışı sağlayan belirli haber ajanslarının oluşturduğu İslam ve Müslüman imajı[4] özellikle 2001 yılından itibaren iyice kötüleşmiştir. ABD ikiz kulelere saldırıdan sonra bütün dünyada İslamfobia etkili kılınmaya başlamış, Müslümanlar oldukça zor durumlarda yaşamak zorunda kalmışlardır. Bu da İslam dünyasında tek laik, sosyal hukuk demokratik devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nin din ve devlet ilişkisini kurgulamasını, dini kurumlarını, İmam Hatip Lisesi ve İlahiyat fakültesi deneyimlerini önemli kılmıştır. Dinin hegemonik siyasetin bir unsuru olmaması gerektiği bakış açısını ve medeniyetler arası savaş tezinin geçersizliğini[5] çoğulcu yapının adalet ve eşitlik ilkeleri bağlamında ancak Türkiye deneyimi ile göstermek mümkündür.[6]

Bu durumun ortaya çıkardığı toplumsal sorunların çözümü için ise dinin resmi birimlerde sahih kaynaklara dayanarak, rasyonel, eleştirel ve mukayeseli bir şekilde incelenmesi zorunluluğunu pekiştirmiş, bu da imam hatip lisesi benzeri okullar ile teoloji fakültelerinin açılması ve desteklenmesini gerektirmiştir.[7] Bu bildirin hedefi, Türkiye’deki İlahiyat fakülteleri hakkında bilgi vermek ve bu programın uluslararası boyutuna dikkat çekmektir. Çünkü İlahiyat Fakülteleri, hem yüksek din öğretimi vermek hem de Din Öğretiminde Öğretici(Öğretmen) ihtiyacını karşılamak için kurulan bir fakültedir. Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet başta olmak üzere birçok kurumun Din Öğreticisi ihtiyacını doğrudan karşılayan ve Eğitim Fakültesi statüsündeki bir faküldedir.

  1. I.                   Oş Devlet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi,

 1993-1994 öğretim yılında Türkiye Diyanet Vakfı’nın sponsorluğunda Oş Devlet Üniversitesi bünyesinde açılan İlahiyat fakültesinin Kırgızistan hayatı açısından çok önemli bir işleve sahip olmuştur.[8] Öğretim elemanlarının tamamı ilk dönem Türkiye’den gitmiştir, ama şu anda dokuz öğretim elamanı kendi mezunu doktorlardan oluşmaktadır. Şu ana kadar yüksek lisansını ve doktorasını Türkiye’de bitiren 17 mezunumuzun kalan 3 tanesi KıRgız Manas Üniversitesinde, 2 tanesi Araşan İlahiyat Fakültesinde öğretim görevlisi olarak görev yapmaktadır. 15 civarında öğrencimizde Ankara’da yüksek Lisans ve doktora yapmaktadır. 3 öğrencimiz de İstanbul Pendik Haseki Eğitim Merkezinde okumaktadır.  Mezunlarımız bölge ve şehirlerde kadı/müftü yardımcısı, imam hatip, öğretmen ve serbest meslek sahibi olarak çalışmaktadırlar. Kadıyat ve din hizmetlerinde görev alan mezunlarımıza yine Diyanet Vakfı da maddi açıdan destek olmaktadır. Şimdi bu üç resmi ilahiyat fakültesinin yanısıra Kırgız Üniversitelerinden üç tanesinde Din Tanu bölümü açılmıştır. Bu açıdan Türkiye’deki ilahiyat fakültelerinin işlevini müzakere etmek, Kırgızistan ile anayasal yapımızın, dil ve dini yorum benzerliğini düşündüğümüz zaman daha da bir önem kazanmaktadır.

Benzer bir durum Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti’nde yaşanmıştır.  Özel Yakın Doğu Üniversitesi bünyesinde bir ilahiyat açılmış, Marmara Üniversitesi İlahiyat fakültesi öğretim üyesi desteği vermiştir. Türkiye Yüksek Öğretim Kurumu’nun onay verdiği bu fakülte, Kuzey Kıbrıs’ın akademik düzeyde ilahiyat bilgisini karşılayacaktır. Orada da dini eğitim de bir kesinti oluşmuştu. Kıbrıs Türk halkı da tıpkı Kırgızistan vatandaşları gibi, üniversite eğitimi en yüksek olan halklardan biri olmasına rağmen din hizmeti veren personelinin eğitimi çok düşüktü. Hatta bir bölümü ilkokul mezunu olduğu için din görevlisinin eğitimi de eksik oluyor, bu da bilgi aktarımında da zayıf kalma sonucunu doğuruyordu. İlahiyat Fakültesi’nden yetişecek öğrencilerimiz üst düzey akademik bilgi aktarma ihtiyacını üstleneceklerin din hizmetlerindeki bilgi eksikliklerindeki boşluğu dolduracaktır. [9]

  1. II.                TÜRKİYE’DEKİ İLAHİYAT FAKÜLTELERİ

Osmanlı devletinin dağılmasıyla birlikte yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti eski dönemin birçok kurumunu terketmiş, ama Diyanet İşleri Başkanlığı devam ettirmiştir. [10] Osmanlı Devleti’nde modernleşme hareketi neticesinde Avrupa tarzında bir Üniversite Daru’l-Funun adıyla 1845 yılında kuruldu. 1900 yılana kadar uc kez fasılalarla açılıp kapanan Üniversite, Abdulhamit’in tahta geçişinin 25. Yılından itibaren eğitimine aralıksız devam etti. 1900 senesinde aynı zamanda İlahiyat Fakültesi (Ulum-ı Şeriye) bolumu de hizmete girdi. [11]

Osmanlı eğitim ve öğretiminde önemli bir işlev gören Daru’l-Funun bünyesindeki ilahiyat fakültesi Cumhuriyetin kuruluşu ile görevine devam etti.  Dar’ül-Fünun’a muhtariyet veren kanun layihası 1924’te müzakere edildi.  Kanunla Talimatname metni arasında ilahiyat Fakültesinin diğer Fakülteler arasındaki yeri bakımından küçük bir fark olduğu gibi, kanunda

medrese, talimatnamede Fakülte tabiri yer almıştır. İlahiyat Fakültesi adı da artık” Şer’i ilimler Şubesi” yerine geçmiştir. Bu fakülte1933 yılına kadar öğretime devam etmiştir. 1933’te Dar’ül-Fünunun lağvedilerek yerine kurulmuş olan İstanbul Üniversitesinde İlahiyat Fakültesine yer verilmedi. Sadece Edebiyat Fakültesine bağlı “İslami İlimler Enstitüsü” kuruldu. [12]

islimi ilimleri modern eğitim ve öğretim yöntemleri ile okutacak, diğer fakültelerde farkı olmayan akademik ve ilim merkezi olacak bir şekilde ilk  İlahiyat Fakültesi 1949 yılında Ankara Üniversitesi bünyesinde açılmıştır.[13] Burada dini ilimler ile felsefe, sosyoloji, psikoloji ve sanat tarihi disiplinleri bir arada verilmiştir.[14] Daha sonra Yüksek İslam Enstitüleri[15] ve Erzurum Atatürk Üniversitesi bünyesinde İslami İlimler Fakültesi açılmıştır. Sayıları hızla artan Yüksek İslam Enstitülerine sadece imam hatip lisesi mezunları kabul edilmiş, diğer iki fakülteye lise mezunları da alınmıştır. Bende lise mezunu olarak İlahiyat eğitimi alanlardan birisiyim.

1980 askeri darbesi ile buralarda okuyan kız öğrencilere kota getirilmiş ve % 5 ile sınırlı tutulmuş, ardından başörtülerini açmaları istenmiştir. Bu kota daha zeki kız öğrencilerin gelmesine neden olmuş, bir süre sonra anlamsızlığı görüldüğü için kaldırılmıştır. 28 Şubat 1997 yılında yaşanılan post modern darbe ile İlahiyat fakülteleri tekrar kıskaç altına alınmış, yeniden başörtü problemi çıkmış ve kontenjanları düşürülmüştür.

Bugün 150 öğrenci alan  Çorum İlahiyat fakültesi 20 öğrenci almaya başlamış, onun da tamamı neredeyse kız öğrenciler tarafından oluşturulmuştur.  1998 Bu dönemde fakültelerin öğretmenlik sertifikası verilme imkanı ellerinden alınmış, yıllarca görev alamamışlar ve halen de bu sorun devam etmektedir. 14 yıl önce öğrenci sayısı azaltılan, 2. Öğretimleri kapatılan, formasyon hakları elinden alındığı için yeterli sayıda Formasyonlu İlahiyat mezunu kalmamış ve bunun ortaya çıkardığı sorun, günümüzde yoğun olarak hissedilmektedir. İlahiyat Fakülteleri içinde İlköğretim Din Kültürü Öğretmenliği Bölümü adı altında yeni bir bölüm kuruldu ve buralar daha sonra 2006 yılı itibarı ile eğitim fakültesi bünyesine aktarıldı. 1998- 2003 arasında bu bölümden tek bir Din Kültürü öğretmeni dahi atanmadı. Din derslerini ilköğretim kurumlarında kimyacı, matematikçi beden eğitimi vb öğretmenler tarafından verildi.  Hazırlık sınıfları kaldırıldı.  Oş ilahiyat fakültesinin en büyük avantajı türkiye’de görülen bir yıllık hazırlık ile Kur’an ve Arapça temel islami bilgilerin verilmesidir. 1. Sınıfta mescitte imamlık ve müezzinlik yapar hale geliyor ve cemaat da bunu görüyor. Genç bir çocuğun düzgün bir şekilde Kur’an okuduğunu görence geleceği adına umutlanıyor.

Türkiye’de bu eksiklik görüldüğü için yeni dönemde kademeli olarak birçok fakülte tarafından tekrar konuldu. 2012 yılında İlköğretim Din Kültürü Öğretmenliği Bölümü tekrar İlahiyat fakülteleri bünyesine aktarıldı, ama mahkeme süreci bitmek üzere ve muhtemelen tekrar eğitim fakültelerine gidecek. Burada Kırgız yetkililerin dikkat etmesi gereken süreç şudur: türkiye’de öğretmen ve diyanetin ihtiyacını karşılamak eleman yetiştiren İlahiyat fakülteleri 1998 yılına kadar Eğitim Fakültesi statüsündeydi. Ama 28 Şubat 1997 süreci ile Fen Edebiyat Fakültesi statüsüne alınmıştır. Oysaki İlahiyat Fakültelerinin bir görevi de Din Öğretimine Öğretmen yetiştirmektir. İlahiyat Fakültesi statüsünde Eğitim Fakültesi içinde bir bölüm yer almadığı için Din Öğretimi konusunda Öğretici adayı yetiştiren tek Fakültedir. Bu nedenle İlahiyat Fakülteleri, Fen Edebiyat ya da diğer fakülteler gibi değerlendirilemez. İlahiyat Fakülteleri şuanda bile İmam Hatip Liselerine Öğretmen yetiştiren tek Fakülte ve bölümdür. Din Kültürü Öğretmenliği bölümü sadece Din Kültürü Öğretmeni yetiştirmekte ve buradan mezun olan kimseler İmam Hatip Liselerine atanamamaktadırlar. Bu nedenle açılan ilahiyat fakültelerinde aynı hatalara düşmemek için İlahiyat Fakültelerinde Formasyon Eğitimi olmalıdır.  Din Kültürü Öğretmenliği Bölümü gibi ayrı bir bölüm yerine Din Öğretmeni yada Meslek Dersi öğretmeni olmak isteyenlere İlahiyat Fakültesi içinde seçme hakkı tanınacak şekilde yetiştirilmelidir. Fakülteler Türkiye’de olduğu gibi 1998 öncesinde olduğu gibi Din Öğretiminde tek yetkili kurum olmalıdır.[16]

  1. III.             TÜRKİYE’DEKİ MEVCUT İLAHİYAT FAKÜLTELERİ

Son yıllarda sayısı hızla artan özel ve resmi üniversiteler bünyelerinde ilahiyat fakülteleri açmaya başlamışlardır. Bazıları doğrudan ilahiyat fakültesi, bazıları ise İslami İlimler fakültesi adı altında açılmış seksen sekiz 88 ilahiyat fakültesi vardır. “Bunlardan 46’sı öğrenci alıyor, diğerleri de öğrenci almaya hazırlanıyor. Bu da Türkiye’de dini bilgi açısından çok büyük bir birikime ve iyi bir kalite tutturmaya ihtiyaç olduğunu göstermektedir. [17]

 

  1. Üyesi bulunduğum Çorum İlahiyat Fakültesi gibi klasik programa sahip İlahiyat Fakülteleri. Buralarda tek diploma verilir, Temel İslam Bilimleri, İslam Tarihi ve Sanatları ile Felsefe ve din Bilimleri bölümleri var, ama bunlar idari tasniflerdir, akademik bir etkinliği yoktur. Öğrenci alamaz ve ağırlıklı eğitim veremez.
  2. İslami İlimler Fakültesi adıyla açılan Fakülteler. Bunlar Temel İslam ağırlıklı bir program uygulamaya çalışıyorlar ama daha yeniler. Fakat bazılarının ismi öyle ama ilahiyat fakültesinde bölümlemenin aynısını kabul edenler de var.[18] Bu bağlamda, özel ve vakıf üniversitelerde ilahiyat fakülteleri açmaya çalışıyor.  Bunlardan İstanbul Şehir Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi diğer ilahiyat fakülterinden farklı bir program uygulamayı öneriyor. Öğrencilerini hem İslam dinini ve medeniyetini hem de yaşadığımız çağı yakından tanımalarını sağlayacak bilgi ve becerilerle donatmayı hedefliyor. 2012 – 2013 akademik yılında ilk öğrencilerine kapılarını açan İslami İlimler Fakültesi, uluslararası ve özgün yapısıyla tefsirden siyaset bilimine, hadisten çağdaş İslam düşüncesine uzanan çok yönlü ve çok seçenekli bir program sunuyor. Fakülte, öğrencilere bir yandan İslam medeniyetinin muazzam birikiminin kapılarını açarken, diğer yandan modern dünyada geliştirilmiş sosyal bilimlerle tanışmalarını sağlıyor. Öğrencilerini İslami ilimlerin tarihi ve klasikleriyle buluşturmayı hedefleyen İslami İlimler Fakültesi, aynı zamanda devlet üniversitelerindeki ilahiyat fakültelerinin müfredatını da kapsıyor. Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu beyin kuruculuğunu ve uzun sure yöneticiliğini yaptığı Bilim ve Sanat vakıf, bu üniversiteyi kurmuştur. İslami İlimler Fakültesi, öğrencilerine Arapçanın yanı sıra İngilizceyi de ileri düzeyde öğretmeyi hedefliyor. Fakültede öğrenciler, İslami İlimler öğreniminin yanında başka bir sosyal bilim dalında yan dal yapabilecek yahut çift ana dal yaparak iki diploma alabilecekler. Ayrıca İslami İlimler, her sene kabul edilecek uluslararası öğrencilerin yanı sıra müfredatıyla, faaliyetleriyle ve vizyonuyla gerçek anlamda uluslararası bir fakülte olarak tasarlandı.[19]
  3. 3.      Uluslararası İslami İlimler Üniversitesi

Bu bağlamda Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez,  “Sadece bir fakülte değil bütün dünyadan öğrencisi olan uluslararası İslami İlimler Üniversitesi’ne ihtiyaç var” diyerek Türkiye’de yaşanan soruna dikkat çekti. Yüksek Öğretim Kurulu’nun ilahiyat fakülteleri hakkında müfredat birliğinde ısrar ettiklerini belirten Görmez, “Hâlbuki bence bu çeşitliliği sağlamak lazım. Bu İslami ilimler fakültelerinin uluslararası ufku da görerek yeni bir müfredat yeni bir programla yola çıkmalarının daha hayırlı olacağını düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

Görmez, Türkiye’de İstanbul’da uluslararası İslam üniversitelerle rekabet etmeyecek bunlara katkı sunacak sadece bir fakülte değil bütün dünyadan öğrencisi olan uluslararası İslami İlimler Üniversitesi’ne ihtiyacın olduğunu belirtti.   Küresel ölçekte İslam’ın içinden geçtiği süreçlere Türkiye’deki birikimin ne kadar karşılık verip veremeyeceği bu akademik birimlerde ele alınmalıdır. “Gönül coğrafyamızın kendi kimliklerini yeniden inşa etmeye katkıda bulunacak bir ulumu İslamiye katkısı sunmaya gücümüz var mı? İslam dünyasına katkı sunabilecek bir birikimimiz var mı? İslam’ın özellikle batıda içinden geçtiği süreçleri dikkate aldığımızda İslamafobiyi dikkate aldığımızda buna ne kadar karşılık verip verebilecek miyiz?” Bu ve benzeri sorunların müzakere edileceği ve olası cevapların üretibileceği uluslararası bir İslami İlimler Üniversitesine ihtiyaç olduğu açıktır. [20]

  1. Çok program ve bölümlü İlahiyat Fakülteler: Ankara ve Marmara İlahiyat gibi büyük fakültelerde
    1. Yaygın Din Hizmetleri ve Uygulamaları,
    2. Uluslararası İlahiyat
    3. İngilizce Eğitim veren İlahiyat
    4. Dünya Dinleri bölümü. Burada ilk iki yıl temel islami ilimler, son iki yıl bunlara ilaveten Hıristiyanlık, Yahudilik, Uzak doğu dinlerine dair temel bilgilendirmeler yapılmaktadır.
    5. İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Eğitimi gibi bölümleri var. [21] 28 Şubat 1997 post modern darbesinden sonra ilahiyat fakültelerindeki öğretmenlik verme yetkisi alındı. Eğitim fakülteleri içinde İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği Bölümleri açıldı. Bunlar geçen yıl içinde tekrar ilahiyat fakültesi bünyesine katıldı, ama karara itiraz edildi ve bu sene tekrar eğitim fakülteleri bünyesine dönecek. Bu bölümlere rağbet çok, çünkü doğrudan ilköğretim kurumlarında öğretmen olabiliyorlar. İlahiyat mezunları ise ayrıca 1.5 yıl süren bir tezsiz yüksek lisans programına katılarak öğretmenlik sertifikası almak için ilgili fakültelere müracaat ediyorlar. Burada sorun, istihdamın nasıl sağlanacağı üzerinde düğümleniyor.
    6. İlitam yani İlahiyat lisans tamamlama uzatan eğitim programı da bulunuyor. Önceleri bu sadece Ankara İlahiyat Fakültesinde vardı, şimdi ülkenin farklı yerlerinde büyük üniversitelerin fakültelerinde açılmıştır. [22]

 

  1. IV.              İLAHİYAT FORMASYONUNDA OLASI SORUNLAR

1993 yılında 24 ilahiyat fakültesi, 7 ilahiyat meslek yüksekokulu vardı.  Bu kadar çok ilahiyat fakültesine niçin ihtiyaç var, sorusu Türkiye’de belirli kesimlerde hala önemli bir soru(n) olarak görülmektedir.[23] Bunun için öncelikle hesaplaşmamız gereken bir gerçek var: diğer fakülteleri bitirenlerin zorunlu olarak kamu görevi veya mezun olduğu okul ile ilgili bir işte çalışma zorunluluğu olmadığı gibi İlahiyat mezunlarının da bu gerçeği görmesi gerekiyor. Hâlbuki öğrenci Fakülteden mezun olduktan sonra aldığı diplomayla bir iş sahibi olmak istiyor. Kırgızistan da durum budur: İş edindirmeyen diploma pratikte çok işe yaramıyor.  Dolayısıyla İlahiyat Fakültelerinin İslam üzerinde derinleşmiş uzman/ilim adamı yetiştirme iddialarının fazla geçerlililiği olmadığını kabul etmek ve bunun üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Bu nedenle İHL açılması ve mezunların Kadıyat ve Müftüyat bünyesinde  maaşlı kamu görevlisi olarak çalıştırma imkanları üzerinde durmak gerekiyor. Din Komisyonunun Güney bölgesinde yapılan toplantıda bu husus yetkililerce dile getirildi. [24]

Türkiye’de mezunlar, DİB bünyesinde görev yapsalar bile, ayrıca öğretmenlik sertifakası almanın yollarını araştırıyor. Bu durumlar Atayurt’ta yaşanmamalı ve önlemi önceden alınmalıdır.  Ayrıca diploma sahibi öğrencinin başarısını istiyorsak hangi alanda çalışacaksa o alanda donanımlı olması için dersleri ve müfredatı geliştirmeli ve seçenekleri çoğaltmalıyız. Öğrenci Alanı tanıması, alanla ilgili alanın özelliğine göre formasyona sahip olması gerekir.  Biz bugün Türkiye’de tek tip (Din Kültürünü saymazsak) İlahiyatçıyla en az 10 alanda hizmet vermek istiyoruz.

Mevcut İlahiyat Fak formasyonuyla

  • DİB ‘de İmam Hatip
  • DİB ‘de Vaiz
  • DİB ‘de Kur’an Kursu Öğreticisi
  • DİB ‘de Cezaevi Vaizi
  • DİB ‘de Aile ve İrşat bürosunda eğitimci
  • DİB ‘de Yetiştirme Yurtları ve Huzurevi Vaizi
  • MEB ‘de İmam Hatip Lisesi Meslek Dersleri Öğretmeni
  • Lise Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni
  • Engellilere yönelik din hizmetleri

 

İlköğretimleri ayrı saydığımızda en az 8 istihdam alanına yönelik olarak tek bir mezunla hizmet götürmeye ve bundan başarı beklemeye ne kadar hakkımız var. Her bir alanın özelliği, hedef kitlesi, psikolojisi, özel alan bilgisi ve formasyonu farklı farklı.

Modern çağda geline nokta İSTİHDAM ALANINA yönelik olmalı. Türkiye tekrar Medrese dönemindeki siteme dönüş yapamaz, burada yoğun olarak bu sistem var. Buraların ve Türkiye’deki İlahiyat Fakültelerinin büyük alimler yetiştireceği fakat bölümleşme olduğunda bunların olmayacağı düşüncesi tutarlı değildir. Dini bilgi ve disiplinlerin felsefi bilgi ve disiplinlerle birlikte verilmesi, öğrencinin zihnini açacak, her tülü selefi, radikal tutum ve tavıarlarıdan kaçınacak, lehine ve aleyhine olan hususları bilecek, dini derinlemesine anlayacak (fehm, fıkh) kimsenin değirmenine su taşımayacaktır.

Temel dini bilgilerin yanısıra istihdam alanına yönelik branşlamalar, bölümlemeler vasıtasıyla sağlanırsa, herkes alanında uzmanlaşacak. Lokal alanda daha derinlik sahibi kişiler yetişecektir. Sadettin Özdemir beyin dediği üzere, ana bir ilahiyat iskeleti oluşturulup alanlara göre sertifika programları yapılabilir. Öğrenci hangi alanda uzmanlaşacaksa ilgili alanın sertifika programını takip eder ve belgesini alabilir.  Çünkü ilahiyat mezunları sadece cami ve okullarda hizmet vermiyor, bunlara ilaveten cezaevleri, hastaneler, huzurevleri, rehabilitasyon merkezleri, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) bağlı yurtlar ve çocuk yuvalarında hizmet veriyorlar.  Türkiye AB üye olma sürecinde bir çok gelişme sağladı, ama “Dini Sosyal Hizmetler” alanı hala bir meslek grubu olarak kabul edilmedi ve bu anlamda bir gelişme sağlanamadı. Almanya’da otuz beş bin sosyal ilahiyatçı olduğunu ve bunların sosyal hizmetler alanında ilgili kunumlarda hizmet alan, sosyal yardıma muhtaç insanlara moral motivasyon terapi destek açısından hizmet ettiğini belirtirsek, istihdama yönelik ilahiyat eğitiminin önemi iyice ortaya çıkacaktır. [25] Bu da programlarımızın AB standartları ve Bologna sürecine göre düzenlenmesini gerektirmektedir.

 

 

  1. 1.       İlahiyat ve Bologna Süreci

Şu anda Kırgızistan da uluslararası tanınırlık süreci başladı. Türkiye’de İlahiyat fakülteleri müfredatı gözden Avrupa Birliği ve özellikle de Bologna sürecinin dikkate alınmaktadır. Yaşam boyu öğrenme ve kalite güvencesini önceleyen Bologna sürecinde eğitim “öğrenci merkezli” düşünülmekte ve öğrenciye bilgi, beceri ve yetkinlik kazandırma hedeflenmektedir. Bu süreçte özellikle bölüm bazında stratejik plan önemlidir.

İlahiyat fakülteleri her ne kadar kendi içinde Temel İslam Bilimleri, Felsefe ve Din Bilimleri ve İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü olmak üzere üç bölüm olarak gözükmekle beraber, icraatta bu bölümler kendi öğrencisini alıp mezun etmek gibi bir ayrıcalığa sahip değildirler. Bir başka ifade ile ilahiyatlarda yer alan bu bölümler idari bir yapılanma olup, öğrenci alan ve mezun veren bir bölüm olarak işlev görmemektedir. Bu durumda İlahiyat fakülteleri bir bütün olarak bu stratejik planı yapmak durumundadır. Stratejik plan yapılırken dış paydaşlar önem arz etmektedir. Dış paydaşlardan kasıt genelde mezunlar, işverenler, meslek odası temsilcileri gibi başlıklarda toplayabileceğimiz unsurlardır ki İlahiyat fakülteleri söz konusu olduğunda bunlar Diyanet İşleri Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı anlamına gelmektedir. Yukarıda belirttiğim üzere Kırgızistan’da bu ihtiyacı yetkililer artık açıkça duymakta ve seslendirmektedirler. Fakültemiz sürecinde bu hususu paydaşlar bazında açıkça dile getirdik.[26] Nitekim Bologna süreci sadece “dış paydaşları” değil “iç paydaşları” da önemsemektedir. İç paydaşlar ile kast edilen ise müfredatın bizzat icrasını yapan öğretim üyesi, bölüm personeli ve bu müfredat ile yetkinlikler ve beceriler kazandırılması düşünülen öğrencilerdir. “Nasıl bir mezun isteniyor?” sorusu belki de dikkate alınması gereken en önemli sorulardan biridir. İlahiyat öğrencisine mesleki ve etik sorumluluk anlayışının kazandırılması ve çağdaş sorunlar hakkında bilgi sahibi olmaya teşvik edilmesi en az ona mesleki yetkinlikler ve beceriler kazandırmak kadar önemli görülmektedir.

Bilal Gökkır’ın isabetli bir şekilde vurguladığı gibi,[27] “Öğrencinin “Yaşam boyu aldığı eğitimin kredilendirilmesi” hususunu da önemseyen Bologna süreci öğrencinin formal/informal yollarla aldıkları becerinin kredilendirilmesini de öngörmektedir. Bunun ilahiyat fakültelerine yansıyan oldukça önemli tarafları bulunmaktadır. Örneğin, hafızlık eğitimi almış bir İlahiyat öğrencisinin, lisans öncesinde kazandığı bu yetkinliği lisans eğitiminde kredilendirmek mümkün olabilir mi? Hafız bir öğrencinin genel öğrenciye açılan Kur’an derslerinden muaf tutulması bunun yerine Kıraat noktasında daha üst seviyede bir ders açılarak kendini geliştirmesi ya da İlahiyatın diğer alanlarında daha fazla kredi alması sağlanabilir mi?  Aynı durum lisans öncesi Arap dilinde kendini geliştirmiş bir öğrenci için de geçerlidir.   Gökkır’ın tespitlerine devam edecek olursak, “İlahiyat eğitiminin kendine has bir kısım özelliklerinden ötürü, AB süreci ve İlahiyat eğitimi konusu aslında üzerinde özenle durulması gereken bir konudur. Avrupa Birliği ülkelerindeki İlahiyat/theology eğitimlerine baktığımızda ülkelere göre farklılıklar olduğu açıktır. Türkiye’deki ilahiyat eğitimini AB sürecinde bir ülkeden olduğu şekilde adapte etmek eğitim açısından uygun olmayacağı gibi tümüyle konuya bir adaptasyon olarak bakmakta yanlış olacaktır.” Aynı husus Kırgızistan için de geçerlidir. Bu nedenle Türkiye, AB ve Bologna Süreci “temel kriterleri ve prensipleri” modern eğitimdeki açılımlar noktasında değerlendirilerek İlahiyat fakültelerinin söz konusu sürece uyumu sağlamaya çalışıyor, benzer bir tutum burası için de geçerli olabilir.

 

SONUÇ:

2013 yılının Mart ayında Cumhurbaşkanlığı tarafından 145 sayfa olarak yayımlanan Kırgız Cumhurbaşkanlığı Din Komisyonu Milli Stratejisi raporunun 1. bölümün 3. paragrafı Din Politikaları hakkındadır. Din ve dini hizmetler arasındaki ilişkileri düzenlemek, geliştirmek hedefleniyor, ama mevcut dini karmaşa ve kaosun nedenlerini de iyi tespit etmek gerektiği vurgulanıyor. Dini özgürlükler bireysel ve toplumsal uzlaşıyı temin edecek yerde çatışma ihtimali daha artıyor, radikalleşme iyice belirgin hale geliyor. Bunda mevcut din eğitimi sisteminin sistematik olmaması da etkili oluyor. Din, siyasal bir araç haline dönüşmüş durumdadır.[28]  Bu karmaşayı gören yetkililer 9 Haziran 2012 tarih ve 120 nolu karar ile milli bir konsept oluşturdu. 20/05/2013 tarihinde Oş İlahiyat Fakültesi öğretim elemanları olarak bu milli strateji belgesini inceledik ve konumumuzu belirlemeye çalıştık.

Bu bağlamda dini sahih kaynaklardan hareketle tümel/külli dini değerlerimizi, ağırlıklı olarak bu coğrafyanın ürünü olan Hanefi-Maturidi geleneğin rasyonel ve eleştirel okumaları ile yeniden üretmeyi, yani içtihat geleneğini vurgulamanın öneminin bütün toplumsal katmanlarda ihtiyaç olduğunu bunu da ancak Türkiye modelindeki ilahiyat fakülteleri ile mümkün olacağı kanaatindeyiz.

Yöneticilerin de bu hususu alenen her ortamda dile getirmesi karşısında İlahiyat Fakültesindeki akademik eğitimin, yaygın din eğitimine ve halk katmanlarına ulaşması için neler yapılabileceği üzerinde durmak gerekiyor. Yeni basımına başlanan akademik yayınların Kırgız Türkçesine aktarılması ve bu eserlerin ve dergilerin bütün üniversitelere gönderilmesi, müftülük kadrolarında daha fazla mezununuzun istihdamı için sivil toplum kuruluşları ve resmi kurumlar ile ortaklaşa yapılacak etkinliklerin çoğaltılması gerekiyor. Örneğin; Müftüyatta en önemli aksamalardan biri olan Hac organizasyonu için bir seri seminer ve akademik paneller düzenlenerek, suiistimalleri yok edecek çözüm önerileri, diğer ülkelerin yapılarını ve uygulamalarını dikkate alarak, sunmak faydalı olacaktır.

Özetle, Türkiye ile Kırgız Cumhuriyetlerinin anayasal yapıları, laik durumları, ortak tarihsel ve kültürel birikimleri, dini tasavvurları arasındaki benzerlikten hareket ederek, örnek uygulamalar üzerinde durulabilir. [29]



[1] İ.Arabayev Adındaki Kırgız Mamlekettik Üniversiteti, Kırgız Respublicasının Din işteri Boyunca Mamlekettik Komisyası, Kırgızstan Muslumanlarının Din Başkarmalığı, Kırgız Resbuplicasının Teologdar Birimdiği, Oş Mamlekettik Üniversitesi işbirliği ile  15/06/2013 tarihinde Bişkek’te düzenlenen “Dini bilimberünün usuldük maseleleri cana keleçegi” konulu “Elaralık ilmi praktikalık konferansiya” sunulmuş bildiridir.

 

[2] Müftiyat’ın “Kırgızstandın İslamdık Çoğurku dini Okucaylarının Tizmesi” (Dini eğitim veren kurum ve kuruluşlar lisetsi) başlığıyla 2013 yılında listeye göre ülkede 1 İslam Üniversitesi, 9 Enstitü, 42 Medrese bulunmaktadır. Halkın dini eğitim için buralara gitmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Ama buralardan mezun olanlar sadece Müftiyat bünyesinde görev yapmakta, devletin diğer kurumlarında görev alamamaktadır. Bunun istisnası ilahiyat fakülteleridir.

Bişkek Merkez Büyük Camiinde bulunan İslam Üniversitesi 46 Yüksek Tahsilli öğretim elemanı, 552 talebe bulunmaktadır. 2003 yılında kurulan üniversiteden mezun erkek 283, kız 136 kişidir.

ENSTİTÜLER: Bişkek’te 2002 yılında kurulan Rasul Akram Enstitüsünde  5 Yüksek öğretim mezunu öğretim elemanı ve 30 talebesi vardır. 105 mezunu vardır. Çuy Oblasında 2001 yılında kurulan Hazreti Osman Enstitüsünde 7 yüksek tahsilli öğretim elemanı ve 110 talebe vardır. 152 mezun vermiştir. Yine burada Kur’an Nuru Enstitüsü 7 yüksek öğrenimli eleman ve70 talebesi vardır. 2011 yılında kuruluş olan bu kurumdan 10 kişi mezun olmuştur. Lokman al-Hakim Enstitüsü 1998 yılında kurulmuş 10 Lise ve Yüksek öğrenim mezunu öğretim elemanı vardır, ama 25 talebesi olması ilginçtir. 58 mezun vermiştir. Oş oblasında İmam al Buhari İslam Enstitüsü Özgen şehrinde 2008 yılında kurulmuştur.15 yüksek tahsilli öğretim elemanı 100 talebeye ders vermektedir. 15 kişi mezun olmuştur.  Abdicabbar İslam Enstitüsü, Oş çıkışı Karasu şehri yol başlangıcındadır. 1999 yılında kurulmuş olan 6 yüksek öğretim ve lise mezunu öğretim elemanı 65 öğrenciye ders vermektedir. 200 mezunu vardır.  Amir Hamza Enstitüsü 2002 yılında Calalabad Oblası Taş köprü şehrinde kurulmuştur.6 yüksek öğrenim 3 lise mezunu öğretim elamanı 61 talebeye ders vermektedir. 38 mezunu vardır.  Batken oblasında Abdullah b. Abbas Enstitüsü 2007 yılında kurulmuş 7 yüksek öğretim 1 lise mezunu öğretim elemanı tarafından  49 talebeye ders verilmektedir.  35 mezun vermiştir. Narın oblasında 2007 yılında kurulan Beşkembiroğlu Omurakun (ömürakın) İslam Enstitüsünde 1 yüksek öğretim 3 lise mezunu öğretim elamanı10 talebeye ders vermektedir.

MEDRESELER: Bişkek’de 2008 yılında kurulan Kolma Medresesinde 10 yüksek öğretim mezunu öğretim elamanı görev yapmaktadır. 197 talebe öğretim görmektedir. Abdullah b. Mesud Medresesi 2005 yılında kurulmuş, 11 öğretim elemanı görev yapmakta ve 228  öğrenciye ders vermektedir. 61 mezun vermiştir.  Mahmud Kaşgari Medresesinde 7 yüksek öğretim mezunu görevli 60 talebeye ders vermektedir.  Çüy Oblasındaki medreseler ise şunlardır: Ravza Medresesi 200 yılında kurulmuş, 2 yükseköğretim 4 lise mezunu öğretim elamanı vardır. 50 talebesi vardır. 46 mezun vermiştir.. Ömer (Umar) Medresesi 2010 yılında kurulmuş 1 yüksek öğretim bir lise mezunu öğretim elamanı ile 12 talebeye ders vermektedir.  İmam Azam Medresesi 2012 yılında kurulmuş 4 lise mezunu öğretim elaman ile 15 erkek, 45 kız öğrencisi bulunmaktadır.  Madina Medresesi 2000 yılında kurulmuş 5 lise ve yüksek öğretim mezunu öğretim elemanı vardır. 46 mezun vermiştir, halen 29 talebesi vardır. Al Faruk Medresesi 2002 yılında kurulmuş 7 yüksek öğretim 1 lise mezunu öğretim elamanı vardır. 66 talebesi bulunmaktadır. Mezun sayIsı 58 dir. Abdullah b. Abbas medresesi 62 talebeye 7 yüksek öğretim ve lise mezunu öğretmen tarafından ders verilmektedir. Abu Bakr b. Sıddık Medresesi 2006 yılında kurulmuş 5 yükseköğretimli elemanı vardır. 40 mezun vermiştir. Halen 40 öğrenci eğitim görmektedir.  Ömer (Umar) b. Hattap Medresesi 2006 yılında kurulmuş 4 Yüksek öğretimli elemanı ile 20 öğrenciye hizmet vermektedir.  Mamadamin (Mehmet emin)Medresesi 2010 yılında kurulmuş 4 Yüksek öğretim 1 lise mezunu öğretmeni vardır.49 öğrencisi vardır. Çahohadim Medresesi 2004 yılında kurulmuş 60 talebesine 6 yüksek öğretimli elamanı ders vermektedir. 15 mezun vermiştir. Alatoo Medresesi 2007 yılında kurulmuş 3 öğretim elamanı vardır.20 mezun vermiştir. 24 öğrencisi vardır. Mustafa Medresesi, 2013 yılında kurulmuş 14 yüksek öğretimli hocası 45 talebeye ders vermektedir. Issık Göl Oblasında bulunan Medresenin adı ise Karakol’dur. 2009 yılında kurulmuş 5 yüksek öğretimli elaman ile 23 talebeye ders verilmektedir.  Narın Oblasında aynı isimle medrese 2004  yılında kurulmuş 5 öğretim elamanı 23 talebesi vardır. Ak Mescid kızlar Medresesi 2004 yılında kurulmuş 5 yükseköğretim elamanı 5 lise mezunu öğretim elamanı vardır. 21 mezunu 61 talebesi vardır. Talas Oblasında Ali b. Abu Talib Medresesi 1999 yılında kurulmuş 5 yüksek öğretim 1 lise mezunu öğretmen ile 61 kişiye ders verilmektedir. 21 mezunu bulunmaktadır. Talas Oblasında Ali b. Abu Talip Medresesi 1999 yılında kurulmuş.5 yükseköğretim 1 lise mezunu öğretim elamanı 27 erkek 31 kız öğrenciye ders vermektedir. 40 mezun vermiştir.  Halima Inaya Medresesi 1 yüksek öğretim 2 lise mezunu öğretmen ile  2010 yılında kurulmuş 31 öğrenciyehizmet vermektedir.  Bakay Ata medresesi 2013 yılında kurlumşu 2 lise 1 yüksek öğretimli elamanı vardır. Oş oblası Özgen şehrinde Abdirahim Kari (Abdurrahim Kari) Medresesi15 yüksek öğretim mezunu eleman ile 80 öğrenciye ders vermektedir.2001 yılındakurulmuş olup 12 mezunu vardır.  Karasu’da Abdurrahman b. Avf Medresesi 2007 yılında kurulmuş6 yükseköğretimli elamanı ile 106 talebeye ders vermektedir. 25 mezunu bulunmaktadır.  İmam Al Buhari Medresesi aravan da 2002 de kurulmuş 7 yüksek öğrenimli elamanı ile 82 öğrenciye ders vermektedir.

Moldo Taabaldı Acı (Hacı) Medresesi Nokat’da 2003 yılında kurulmuş. 1 yükseköğrenimli 12 lise mezunu öğretmenile 120 kişiye eğitim vermektedir. 47 mezunu vardır. Bu medresesi Meclis Başkan Yardımcısı Torobay  Zulpukarov finanse etmektedir. Kurulduğunda mevcut liseden öğretmenler getirerek kültür dersleri verdirmiş, böylece lise diploması da alınmasını temin etmeye çalışmıştır. Bu anlamda bir nevi İHL denemesidir. Ama milli eğitim bakanlığını bunu uygun görmemiş. Talebelerini sosyal hayata hazırlamak için sürücü kursları ile irtibata geçilmiş, talebelere bu eğitim sağlanmış ve ehliyet almaları temin edilmiş. 9 sınıf mezunları alınıp 3 okuduktan sonra mezun olduklarında aynı zamanda lise diploması alınması için çalışılmış ama gerçekleşmemiş.  Özgen şehrinde Altın muun (kuşak) medresesi 2005 yılında kurulmuş, 2 yüksek öğretimli eleman ile 10 talebe okutulmaktadır.  Oş şehrindeki medreseler ise şunlardır:  Saida Hatice Medresesi 2005 yılında kurulmuş 2 yüksek öğretim 4 lise mezunu eleman ile 85 kişiye eğitim vermektedir..  Iyık (kutsal, ulu) Süleyman too Medresesi 2009 yılında kurulmuş 1 yüksek öğretimli bir lise mezunu eleman ile 56 kişiye eğitim vermektedir.  Calalabad Oblasındaki medreseler: İmam azam medresesi, 1995 yılında kurulmuş 26 lise, 1 yüksek öğretim mezunu eleman ile 313 kişiye eğitim vermektedir.520 mezun vermiştir. Aişa Sıddıka Medresesi;1 yüksek öğretim 23 lise mezunu eleman ile 204  kişiye eğitim vermektedir. 20 4 kişi de mezun olmuştur. Bibi Rabia Medresesi, 2004 yılında kurulmuş, 7 lise mezunu eleman ie 44 kişiye eğitim vermektedir. 428 mezun vermiştir.  İmam Tirmizi medresesi 2004 yılında kurulmuş16 lise mezunu eleman ile 98 kişiye eğitim vermektedir. 64 mezun vermiştir. Altın Urpak (Nesil) Medresesi, 2006 yılında kurulmuş, 3 yüksek öğretim 4 lise mezunu eleman ile 90 kişiye eğitim vermektedir.15 mezunu vardır.  Batken Oblasındaki medreseler: Muaz b. Cabal Medresesi 2001 yılında kurulmuş, 5 yüksek öğretim 1 lise mezunu eleman ile 14 erkek, 44 kıza eğitim vermektedir.  Abu Bakr Medresesi, 200 yılında kurulmuş 1 yüksek öğretim 3 lise mezunu eleman ile 30 kişiye eğitim vermektedir. Kadamçay ilçesindeki İmam Azam Medresesi, 1999 yılında kurulmuş, 5 lise mezunu eleman ile 65 kişiye eğitim vermektedir.  Kızılkaya’da Hazrati Ali Medresesi, 2007 yılında kurulmuş, 6 lise mezunu eleman ile  30 erkek 32 kıza eğitim vermektedir. Yine Kademçay’da Ak Könül Medresesi, 2009 yılında kurulmuş, 2 lise mezunu eleman ile  28 kişiye eğitim vermektedir.  Hazreti usman (Osman) Medresesi 1999 yılında kurulmuş 8 yüksek öğretimli eleman ile 26 erkek 16 kıza eğitim vermektedir. Leylek ilçesinde Tair (Tahir) Medresesi 1999 yılında kurulmuş, 7 yüksek eğitim mezunu eleman ile 17 erkek 31 kıza eğitim vermektedir.  Hazrati Ali Medresesi Kadamçay da 1993 yılında kurulmuş, 1 yüksek eğitim mezunu eleman ile  30 öğrenciye ders vermektedir.  43. Medrese ise Kadamçay ‘da 1998 yılında kurulmuş olan Hazrati usman isimli kuruluş, geçici olarak kapalıdır.  www. Muftiyat.kg  (Bilgileri temin eden kıymetli meslektaşım Dr. Abdimuhammad Mamıtov’a teşekkür ederim.

[4] Uyanık, Mevlüt, Medya ve Müslüman İmajı, Müslüman İmajı, Diyanet Vakfı Yayınları, (Kutlu Doğum Haftası Bildirileri 1995). Ankara.287-294) (1996)

[5] UYANIK Mevlüt,  Din Hegomonik Bir Siyasetin Aracı Olamaz, Siyasi, Tarihi, Dini ve Kültürel Boyutlarıyla İslam ve Şiddet, edit. Mümtaz’er Türköne, Ufuk Kitapları İstanbul. 2007. s.43-63a.mlf, Medeniyetler Arası Diyalogda Modern Türkiye’nin Konumu ve Önemi, Yeni Türkiye 2/9, (1996); a.mlf. İslam, Demokrasi ve Şiddet Bağlamında Kökten(Din)cilik Kavramının Tahlili

http://www.haberlotus.com/?p=2855, a.mlf, Atayurttan Anayurta Bakış: Din-devlet İlişkileri, http://www.haberlotus.com/?p=3588

 

[6]  UYANIK Mevlüt Demokrasi, Değerler ve eğitimi Üzerine Felsefi Notlar,  eğitime Bakış Dergisi. Eğitim Bir Sen, yıl.6, sy.18.2010. s.39-42;  Pluralizm Baaluluk Katarı: As A Value: Pluralism, Kırgız Respublicasının Bilim Beru Ministrligi Oş Mamlekettik Universiteti Teologiya Fakültetinin İlmi Curnalı, yıl. 2005/; sayı. 8, s.73-81; Adalet Kavramı Merkezinde  Eşitlik ve Özgürlük İlişkisinin Felsefi  Analizi,  İstanbul Barosu ve Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Arkivi (HFSA). İstanbul barosu yayınları, kitap 21. İstanbul.2010, ss.296-309

 

[7] UYANIK Mevlüt,  Kırgızistan’da Dini Hayat ve İlahiyat Öğrenimin İşlevi, Uluslarası ,Türk Dünyasının İslamiyeti Katkıları Sempozyumu, 31 Mayıs 1 Haziran 2007, Isparta, ed.İ.H.Gürsoy, N.Durak, s.193-204; a.mlf. Kırgızistan’da Dini Kurumlar http://www.haberlotus.com/?p=4137

 

[10] Osmanlı Devleti’nde din işleri Meşihat Makamlığı’nca Şeyhülİslam eliyle yürütülürdü. 1920 yılında Ankara’da kurulan Meclis Hükümetinde Meşihat, “Şer’iye ve Evkaf Vekâleti” adıyla “Bakanlık” olarak yer almış, 1924 ‘e kadar da bu statü aynen devam etmiştir. Din hizmetlerinin politikanın dışında ve üstünde tutulması gerçeğinden hareketle 3 Mart 1924 tarihinde Şer’iye ve Evkaf Vekâleti kaldırılarak yerine, Başvekâlet bütçesine dahil ve Başvekâlete bağlı Diyanet İşleri Reisliği, bugünkü adıyla Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur, T.C.Anayasasının 136. maddesinde belirtildiği üzere Diyanet İşleri Başkanlığı, genel idare içinde yer alan bir kamu kurumu olup, “laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışmayı ve bütünleşmeyi amaç edinerek özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür. İlgili kanunda da bu görevler, “İslâm Dininin inançları, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, Din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” şeklinde belirlenmiştir. Başkanlık din hizmetlerini ifa ederken ve yönetirken mezhep, eğilim, kültür ve cinsiyet ayırımı yapmaksızın toplumun her kesimine eşit hizmet sunmaya, kişilerin dinin gereklerini yerine getirme veya getirmeme özgürlüğüne saygılı olmaya büyük özen göstermektedir

 

[11] Arslan, Ali. (2007). Darulfunun İlahiyat Fakultesi Fakulte Meclisi’nin kurulması ve ilk meclis zabıtları (1911-1912). Değerler Eğitimi Dergisi, 5 (13),9-36. c Değerler Eğitimi Merkezi.

http://www.dem.org.tr/ded/13/ded13mak1.pdf

 

[12] Bu fakültede Tefsir ve Tefsir Tarihi, Hadis ve Hadis Tarihi, Fıkıh Tarihi, Kelam ‘Tarihi, MabUdüt-tabiiyat, Tasavvuf Tarihi, Tarih-i Edyan, İçtimaiyat, Ruhiyat, Ahlak, İslam Felsefesi Tarihi, İçtimai Ruhiyat (dini hadisclcrin

tetkiki nokta-i nazarından), Tarihi Felsefe, Türk Tarihi Dinisi, İslam Felsefesi”.dersleri okutulacaktır. Münir Koştaş Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi: kuruluş ve tarihçesi, pdf, s.6-7; http://tr.scribd.com/doc/38824256/ilahiyat-fak-tarihi

http://tr.pdfsb.com/readonline/5a564e426577682b57334e3544586c6d56413d3d Arslan, Ali. Agm, s.12

 

[13] Kuruluşu sırasında MEB Tahsin Banguoğlu’nun konuşması ilahiyat fakültesinin işlevini net bir şekilde ortaya koymaktadır: Biz memleketimizde eski medrese tarzındaki tedrisatı yeniden canlandırmak ve onun yetiştirdiği tarzdaki adamları yeniden yetiştirmek düşüncesinde değiliz. Bundan kat’i olarak ictinap kararındayız. Mektep ve medrese yüzyıl müddetle, Tanzimat’tan bu yana yanyana çalışmışlar ve memleketimizde iki türlü zihniyete sahip insan yetiştirmişlerdir. Bu iki türlü zihniyet sahibi insan bir asır boyunca süren dahili bir zihniyet mücadelesi içinde yuvarlanmışlardır. Tesisine teşehbüs ettiğimiz İlahi.yat Fakültesi bu zihniyetle çalışan bir müessese olmayacaktır. Meınleketimizi münevverlerimizi yeniden bu zihniyet mücadelesine asla düşürmemek kararındayız. Bu ilmi camia içerisinde teşekkül edecek bu müessesenin yetiştireceği yüksek din adamları sivil ve asker bütün münevverlerimizle aynı zihniyette, aynı emelde insanlar olacaklardır. Bu itibarla İlahiyat Fakültesi müspet bir ilmi camia içerisinde kurulacak ve bazı irticai hareketlere cesaret vererek şöyle dursun, onları menetmem, onları selbetmek ve onları yok etmek fonksiyonunu icra edecektir. Tanzimat’tan bu yana kurulmuş bütün müesseselerimiz gibi İIahiyat Fakültesi de bir meşale olacaktır ve hurafeciler bu meşaleden yarasalar gibi kaçacaklardır. İlimden bu memlekete hiç bir zaman zarar gelmemiştir. Yeniden bir ilim meşalesi yakıyorsunuz, bu meşaleden de ancak fayda hasıl olacaktır. Ancak ışık, aydınlık hasıl olacaktır. Koçtaş, agm, s.10

 

[14] 1953-1954 yılında yapılan program için bkz. Koçtaş, agm. S.11

[15] 1965 yılında Kayseri‘de kurulan Yüksek İslam Enstitüsü , Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğüne bağlı dört yıllık bir yüksek okul olarak açılmıştı . Bu ad ve statü ile 17 yıl hizmet verdikten sonra, 20 Temmuz 1982 tarih ve 41 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile İlahiyat Fakültesine dönüştürülerek Erciyes Üniversitesi‘ne bağlanmıştır. http://tr.wikipedia.org/wiki/Y%C3%BCksek_%C4%B0slam_Enstit%C3%BCs%C3%BC

 

[20].İstanbul Şehir Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi’nin ilk etkinliği İstanbul Şehir Üniversitesi Altunizade Kampüsü’nde gerçekleştirilen ‘Türkiye’nin İslami İlimler Birikimini Dünyaya Açmak’ adlı panel ile yapıldı. Panele katılan Görmez, “Eğer Türkiye’nin yüksek din eğitimi tarihi yazılacak olursa 2010-2012 yılları yeni bir dönüm noktası olarak ifade edileceğini herhalde hepimiz artık biliyoruz.” şeklinde konuştu. İlahiyat fakültelerinin halen sorunları olduğunu ifade eden Görmez şunları kaydetti: “İlahiyat fakültelerinin üniversitelerin diğer bölümleri gibi ortak bilgi havuzuna bilgi aktarmak yerine farklı bir yerde tutulması ve Dünyaya açılamaması gibi iki sorunla karşı karşıyadır.”

http://www.zaman.com.tr/gundem_gormez-uluslararasi-İslami-ilimler-universitesine-ihtiyac-var_1320631.html

[21] http://www.divinity.ankara.edu.tr/?page_id=955

[22] İlahiyat Lisans Tamamlama Uzaktan Eğitim Programı

İlahiyat Lisans Tamamlama Uzaktan Eğitim Programı (İLİTAM), İlahiyat ön lisans derecesine sahip kişilere, ilahiyat lisans diploması alabilmek için gerekli eğitimi vermeyi amaçlar. Türkiye’de yükseköğretimin yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmayı hedefler. İLİTAM, öğrencilerinin özlük haklarının iyileştirilmesine, sadece lisans mezunlarının atanabildikleri görev ve makamlara da atanabilmelerine, yurt dışı görevlere atanmada tercih edilebilmelerine ve lisansüstü eğitim yapabilmelerine fırsat sağlar.Eğitim süresi 4 yarıyıldan oluşup toplam 2 yıldır. Dersler internete dayalı uzaktan eğitim sistemiyle yürütüleceğinden dersleri takip edebilmek için internet erişimli bir bilgisayara sahip olmak yeterlidir. Tüm dersleri başarı ile tamamlayan öğrenciler alanlarında lisans diploması almaya hak kazanırlar.

http://uzem.ankara.edu.tr/index.php?optionconte=com_nt&view=category&layout=blog&id=90&Itemid=117&option=com_content

http://www.ilitamport.sakarya.edu.tr/

http://ilitam.atauni.edu.tr/sayfa.aspx?sayfaId=32

http://portal.firat.edu.tr/WebPortal/?BirimID=267

http://web.deu.edu.tr/ilahiyat/index.php?option=com_content&view=article&id=111:ilahiyat-fak-ilitam-prog&catid=2&Itemid=501

 

[23] Din konusundaki tartışmalar da din adamlarımızı, Batılı din adamları standardında yetiştirmediğimiz sürece devam edecek. Diyen Abbas güçlü bu hususu müzakere eder.  Darülfünun dosyası açılacaksa bizim de söyleyecek çok sözümüz var. Malche, Omar Buyse, Kühne ve John Dewey’in raporları hala güncelliğini koruyor. O zamandan bu zaman pek çok şeyin değişmediğine maalesef hala şahit oluyoruz, diyerek İlahiyat fakülteleri açılmasını uygun görmez. Bugünkü ulaştığı sayıyı düşününce, acaba bahsettikleri dosyaları ne zaman açacaklar veya gerçeten böyle bir dosya var mı sorusu da akla geliyor. http://www.milliyet.com.tr/1998/08/20/yazar/guclu.html

http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=r2&haberno=5910&tarih=05/07/2009&ek_tarihi=yok

 

[24]16/05/2013 Perşembe günü saat 10 Din komisyonu başkan yardımcısı Oruzaliyev; Kırgızistan Müftüsü Egemberdiev Rahmatullah;  Oş Oblası müftüsü Sultanali, Vali Ceenbekov Sooronbay ve diğer yetkililerin bölge din görevlilerine verdiği seminerde açık bir şekilde vurgulandı.. Din komisyonu başkan yardımcısı, istatistiklerle dini durum hakkında genel bilgiler verdikten sonra, Kırgızistan’daki dini durumun gittikçe kaygı verici olmaya başladığını, radikal akımların etkisini artırmaya bununda toplumsal yapıyı tehdit etmeye başladığını söyledi. 16 yakın radikal grubun isimlerini verdi. Din komisyonu temsilcisi ile belediye başkanlığı temsilcisinin fakülte mezunlarının görev alması gerektiği açıkça belirtti. Vali Ceenbekov Sooronbay bey, kapanış konuşmasında ülkenin birlikteliği beraberliği için dini açıdan Türkiye’yi örnek almak gerektiğini vurguladı. Diyanet İşleri Başkanın heyet ve eşiyle birlikte geldiğini, eğitim ve öğretimlerini alan kırgız öğrencilerinin de tıpkı bizim gibi giyindiklerini, Pakistan, Suudi Arabistan, Mısır bölgesinden gelen görevlilerin buradaki örf ve adetlere ters düştüğünü, halk arasında gerilimler olduğunu, oysa bunun olmaması gerektiğini vurguladı. Türkiye laik bir devlet, bende gittim gördüm, bütün camileri dolu, en üst makamdan en alt birime, camilerdeki görevlilere kadar herkesin kamu görevlisi olduğunu, sorumluluklarını bildiklerini, dini açıdan bizdeki parçalanmışlığın olmadığını belirtti. dini değerlere yakın partinin liderinin başbakan olduğunu, din ile siyaseti birbirinden ayrı tuttuklarını, örnek olarak alınması gerektiğini, bu bağlamda ilahiyat fakültelerinin önemini vurgulaması imam hatip ve ilahiyat eğitimine verilen önemi gösteren resmi ifadelerdi http://www.haberlotus.com/?p=4137

 

[25]Özdemir, Sadettin “AB Giriş Sürecinde İlahiyat Fakültelerinde Yeni Bir Bölüm Önerisi: Dini Sosyal Hizmetler Bölümü” veya “Sosyal İlahiyat Bölümü” Günümüz Türkiyesinde İslam Uluslararası Sempozyum, Erciyes Üniversitesi.Kayseri.2009, s.1vd; , a.mlf, Dini Sosyal Hizmetlerin Temelleri, SDA Fen Edebiyat Fakültesi sosyal Bilimler Dergisi, sayı:25.2012, s.125-138SDÜ Eğitim fakültesi  İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Eğitimi bölüm başkanı Doç.Dr. Sadettin Özdemir beye verdiği bilgilerden dolayı teşekkür ederim.

 

[26] OŞ DEVLET ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DEKANLIĞI STRATEJİ PLANI

Fakültemizin örgütlenme ve fiziki durumu, kuruluşuna dair bilgiler ana sayfamızda bulunmaktadır. www. http://www.teolog.edu.kg

Görev ve Vizyon: Teoloji eğitimi açısından görevimiz dini sahih kaynaklardan öğrenmek, buna dair akademik araştırmalar yapmaktır. Böylece dini her türlü hurafeden, tahribattan uzak bir şekilde, eleştirel, rasyonel ve tutarlı bir şekilde öğretilmesini temin etmektir. Hz. Adem’den Hz. Muhammed (sav) kadar insanların dünyada refah ve ahirette felahını sağlayacak temel ilkeleri kaynağından öğrenmek, günümüz şartları ve yaşanan sorunlar karşısında nasıl yorumlanabileceğinin akademik yöntemlerini araştırmak temel vizyonumuzdur. Böylelikle, İlahiyat alanında bilimsel çalışmalar yapılması sağlanacak,  bu alanda Kırgızistan’da din hizmetlerini yürüten teşkilatlarda görev alabilecek nitelikli bireyler yetiştirilmesine katkı sağlanacaktır.  Günümüzün dini ihtiyaçları göz önünde bulundurularak dinin anlaşılması, yorumlanması ve uygulanması hususlarında öncülük edecek uzmanlar yetiştirildiğinde; dinin birlikte yaşama ve toplumsal barışa katkısını artacaktır.

            Temel İlkemiz: Kırgız Cumhuriyeti Anayasasında belirtilen hususlara riayet ederek, din ve eğitimini toplumsal barışa hizmet edecek nitelikte vermek. Bu ilkeyi, dinin insan hayatındaki yerini, insan hakları açısından önemini bilimsel ve akademik yaklaşımla araştırmak.   Sürekli ilim talebinde bulunarak, hayat boyu öğrenmeyi temel alarak, üretilen bilgi ve hizmette kaliteyi öncelemek. Böylece kaliteli çalışma hayatı, katılımcı yönetim anlayışını geliştirmek,  personelimiz, öğrenciler ve diğer paydaşların memnuniyetini sağlamak.  Burada diğer paydaştan kasıt, Üniversitemiz Rektörlüğü, Kırgız Cumhuriyeti Eğitim ve İlim Bakanlığı, Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdürlüğü, Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı, Kadıyat ve görevlileri, Sivil Toplum Kuruluşları, Basın-yayın kuruluşları ve diğer ulusal ve uluslararası eğitim ve araştırma kuruluşlarıdır.  Bu misyon ve vizyonu gerçekleştirebilecek üstünlüklere sahibiz.

Şöyle ki: Fiziki anlamda yeterli alt yapıya sahibiz. Ve bilgisayar donanımı, fiziki şartları Türkiye Diyanet Vakfı ve Diyanet İşleri Başkanlığımız ile  işbirliği yaparak yeniledik.     Fakültemiz yirmi yıllık köklü bir geçmişe sahip olması sebebiyle yeterli sayıda nitelikli öğretim elemanımız bulunmaktadır.  Bu öğretim elemanları, bir yıl Türkiye’de hazırlık sınıfı okumuş, 4 yıl Oş şehrinde eğitim görmüş, yüksek lisans ve doktoralarını Türkiye’de tamamlamışlardır.  Modern ve gelişime açık bir kütüphaneye sahibiz ve yeni kitaplarla daha iyi ve ileri bir seviyeye ulaşacağız.  Fakültemizin uluslar arası hakemli bir dergisi bulunmaktadır.  http://www.teolog.edu.kg/index.php?id=10

Öğrencilerimizin neredeyse tamamını barındırabilecek potansiyele sahip kız ve erkek yurdumuz bulunmaktadır. Buralarda bütün masrafları Vakfımız tarafından karşılanan bir barınma sağlanmaktadır. Yurdumuz en kısa sürede daha iyi ortam sağlanacak şekilde yeniden düzenlenecek ve barınma ortamımız daha verimli hale getirilecektir. Fakültemiz öğretim üyeleri ve öğrencilerimizin şartlarını iyileştirecek donanım için fizibilite çalışmalarına başlanmıştır. Aktif çalışan bir öğrenci temsilciliğimiz bulunmaktadır. Burası aracılığıyla öğrencilerimize yönelik bilimsel, sanatsal etkinlikler artırılacak, böylece öğrencilerimizin akademik ve güncel bilgileri sivil ortamlarda hazır bulunuşluklarını artıracak şekilde düzenlenecektir.

         Bu bağlamda Bilimsel Araştırma Stratejisi olarak; Ulusal ve Uluslar arası bilimsel yayın yapılması, Yurt içi ve yurt dışı ortak araştırmaların artırılması; Ulusal ve uluslar arası sempozyumlar düzenlemesi teşvik edilecektir. Ülkemizde okutulan “adab sabagı”nın içeriğinin daha akademik ve bilimsel olması için fakültemiz öğretim üyelerinin çalışmaları teşvik edilecektir. İlahiyat Fakültelerine bilimsel ve akademik hazır bulunuşluğu lise eğitiminde temin edebilmek için İmam Hatip Lisesi çalışmaları için paydaşlar ile çalışmaları hızlandırmak,İmam Hatip Liselerinin açılması durumunda burada okutulacak dersler ve içeriklerinin akademik ve bilimsel olması için fakültemiz öğretim üyelerinin çalışmalarını teşvik etmek, temel hedefimizdir.

          Tanıtım ve Halkla İlişkiler Stratejisi olarak; Fakültenin imajının geliştirilmesi için basın yayın kuruluşları ile işbirliği yapılması;Potansiyel İlahiyat Fakültesi öğrencilerine etkin tanıtım yapılması, Paydaşlardan Kadıyat ile ilişkiler geliştirilerek her yıl düzenli yapılan İmamlar Seminerini geliştirmek, burada yapılan derslerin imamların sürekli kullanabileceği bir el kitabına dönüştürmek. Bunu ileri yıllarda sürekli yeni bilgiler ışığında yenilemek teşvik edilecektir.

Böylece Teoloji Fakültesinin kurum kimliği ve ilahiyat kültürü paydaşlar ve diğer sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini artıracak şekilde geliştirilecektir. Bu sağlandığı zaman topluma sunulan hizmetleri; erişimi kolay, sunumu ve niteliği beklentileri karşılayan, sürekliliği olan, güvenli, bireysel ve toplumsal yapıya, demokrasi ve değerlerine saygılı hizmetler haline getirmek öncelikli stratejilerimizdir. http://www.teolog.edu.kg/index.php?id=11

 

[28] Mevlüt Uyanık, Din Uzlaşmanın mı; Çatışmanın mı Unsuru Olacak? http://www.haberlotus.com/?p=4121

İslam, Demokrasi ve Şiddet Bağlamında Kökten(Din)cilik Kavramının Tahlili http://www.haberlotus.com/?p=2855

[29] Ama burada ortaya çıkan kaygı, bu önerilerin Türkçülük ve Türkiye taraftarlığı olarak sunulmasıdır. Özellikle Arap ülkelerinden yetişerek gelen ve müftiyatta çalışan yetkililer bu hususu özellikle vurguluyorlar. En son 16/05/2013 tarihinde Amerika’da konuşmasın da bu hususu değinen Başbakan Erdoğan’ın “Türkiye İslam dünyasında laik ve demokratik bir ülke olarak ilham kaynağı olabilir, ama model ihraç etmek diye bir gayemiz olamaz” sözünü hatırlatmak gerekir. http://www.trthaber.com/haber/gundem/turkiye-ilham-verici-bir-ulke-84681.html; , http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/tayyip-erdogan-gundemle-ilgili-konustu-h4213.html

 Prof. Dr. Mevlüt Uyanık

– Haber Lotus –

HLotus

One thought on “Felsefesiz Din Eğitimi, Türkiye’de İlahiyat Fakülteleri ve İşlevi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.