Kaş İlçesinde akıl almaz bir metal kirliliği olduğunu sevgili Hande Güllü’nün bir yazısında fark etmiştim. Yakın körlüğü diye adlandırılan bir durumdur bu: Her gün görürsünüz ama kanıksadığınız için sizi rahatsız etmez o durum. Başka yerden gelenlerin ise ilk gözüne battığı görüntü olur…
Hâlbuki sadece kaş ilçesinde 300 bini aşkın fotoğraf çeken ben bunu görmem gerekir diye düşünmüş ve 1980’li yıllarda Haydarpaşa- Adapazarı treninde makine mühendisi olduğunu söyleyen o beyefendinin söyledikleri sözlere kadar bir anı yolculuğu yapmama sebep olmuştu: “Bu ülkede sadece çatılara anten, su deposu gibi şeyler için kullandığımız demirler Türkiye’nin yıllık ihtiyacının tamamını karşılar…”
Daha sonra bu fikri Kaş’ımızda yaşayan bir Alman Gelinimiz tarafından da dile getirdiğine şahit olmuştum. Ne diyelim: “Aklın yolu birdir!”
Güneş enerjileri ve çanak antenler ve aparatları görüntü kirliliği yanında aynı zamanda binaya bindirdiği yük dolayısıyla da binanın ömrünü kısalttığı bilimsel bir vakıadır.
Tamam da binanın ömrünü uzatacağız diye suyumuzu bedava da mı ısıtmayalım senenin 320 günü güneş gören bu memlekette? Elbette değil! Bu işin daha pratik
Daha ucuz yolu var.
Buyurun fikir babası Mehmet Gülseven Hocamıza kulak verelim:
“Şimdi Kaş’ta her binanın tepesinde daire sayısı kadar su deposu var. İhtiyaç hasıl olmuş koymuş vatandaş. Tamam ama o zamanla bu zaman arası farklı. Artık hiçbirşey eskisi gibi değil! O zaman şartlar öyle gerektiriyordu ama bugün farklı… Bak şu tepelere Müdür Bey! Allah vermiş… Vermiş ama biz kullanamıyoruz…
NE YAPACAĞIZ?
Kaş’ın suyu nereden geliyor. Gedife’den… Oradan… Su deposu orada! Yap onun yanına bir su deposu daha… Kur merkezi sistem Güneş Enerjisi sistemini… Bir defalığına sıcak su şebekesini, kablolu yayını döşe Kaş’a… İşte bu kadar… Herkes soğuk suyu kullandığı gibi mutfağında, banyosunda, çamaşırında açsın sıcak suyunu kullansın. Ondan sonra herkes söksün çatısındaki su depolarını, antenlerini… Turizm memleketi burası Müdür Bey! Turist bir defa kaçtı mı bir memleketten bir daha kolay kolay gelmez… Bunu anlamamız lazım! Yoksa hepimiz perişan oluruz. Bu memlekete turizm geldi de insanımız az biraz medeniyet gördü, para gördü… Biz çook kurtlu sular, acı sular içtik; onu da bulabilirsek…”
DOĞRU SÖZE NE DENİR Kİ?
İlyas Torgaç
– Haber Lotus –
HLotus