Sarılmak değerli benim gözümde. Gezmekten, yemekten, konuşmaktan da öte.
Belki bu yüzden çoğu arkadaşımın sadece elini sıkıyor, herkese sarılamıyorum. Şu anki çalıştığım işe başlarken de birçok arkadaş aralarında sarılırken bana yaklaşmış, ben sadece elimi uzatınca az bozulur gibi olmuş sonra da onlar da sadece benimle el sıkışmaya başlamışlardı.
Belli ki sarılacak kadar samimi olamamıştım onlarla, belli ki değer verememiştim beynimde, gönlümde.
Seni görünce sarılasım var işte. Sadece sarılmak yüzüne bakmadan…
Önce kollarımı açarım, tüm vücutlarımız korunmasız ve genişçe ortadadır artık. Geriniriz, karşımızdakine yüreğimiz iyice açılsın diye … İyice süzeriz yaranımızı, iyice arzularız, hasretleniriz. Bu bekleme, yayın sıkışması gibi gerer bizi ve salınmış yay gibi fırlatır kollarımızı öne, ayaklar hızlanır. Göğüsler çarpınca birbirine kollar eylemsizlikten olsa gerek, sarı verirler yarım kalan yanımıza, tamlanmış oluruz artık sanki! İyice sıkarım, içime sokarcasına. Ben’den bir parça olsun isterim. Kollarımda olduğuna inanmam bazen, düş gibi gelir bana o an, ellerimle yoklarım, okşarım, mıncıklarım…. Kürek kemiklerine değdikçe çekerim kendime doğru. Emin olduktan sonra içimi bir huzur kaplar, kollarımdadır O, uzaklardan gelmiştir, taaa önümdeyken artık kollarımdasın!
Bu huzurla koyveririm kendimi, yaslanırım omzuna dinlenmeye salarım yorgun başımı. Öylece kalmak isterim hiç bitmesin bu tablo. Sen kafanı uzaklaştırır yüzüme bakmak istersin ben direnirim, sarılmam engellensin istemem, kaçıralacağından korkarım, iyice sıkarım…
Evet Can’ım, sana sarılmak bana vereceğin en güzel hediyelerden biridir.
Seni böyle anacağım hep.
Belki bir daha hiç sarılamasak da öncekilerin tesellisi ne kadar sürer bilemem.
Kendine ve beni sarmaladığın kucağına iyi bak.
HLotus