Ana Sayfa > Farabi

Bir nefes felsefe 12: İslam felsefesini “analitik” okumak da nereden çıktı?

İslam felsefesinde “filozof”, Meşşâîlik; “müteellih”, İşrakilik; “Muhakkik sûfî” ise Ekberi (Vahdet-i vücud) öğretileri bağlamında fikir üreten alimlere verilen nitemeler.  İslam felsefesini tek bir akıma indirgeyip, Fârabî ve İbn Sînâ’ya yöneltilen eleştirileri bütün felsefeye yaygınlaştıranların tutarlı olup olmadıklarını daha net anlayabilmek için bu üç terim arasındaki farklar ve geçişleri ana hatlarıyla

Tamamını Oku

Bir nefes felsefe 10: Fârâbî, Nübüvvet’i siyaset felsefesinin merkezine nasıl yerleştirdi?

Geçen haftaki “Bir Nefes Felsefe” yazısında Tanrı’nın evreni nasıl yarattığını tâlimî/müsbet ilimler vasıtasıyla açıklayıp, niçin yarattığını ilâhîyat/felsefe disiplinleriyle  anlaşılabileceği üzerinde durmuştuk, hatırlarsanız. Müslüman filozofların  modern felsefede anlama ve açıklama, pozitif ve beşeri/tinsel ilimler ayrımına ve buralarda kullanılacak yöntemler farklılıklarına işaret etmesinin günümüz felsefe açısından da önemini belirtmiştik. Aristoteles’in ilimleri teorik, pratik

Tamamını Oku

Bir nefes felsefe 9: Tanrı Evreni Nasıl ve Niçin Yarattı?

İslam felsefesine Tanrı, vacibu’l-vucud yani zorunlu varlık olarak tanımlanır. Varolması için bir başka varlığa muhtaç değildir, bu açıdan “Vacibu’l-vucud bizatihi” de denir. Tanrı’nın dışındaki her şey, evren diye isimlendirilir ve varolması için bir başka varlığa ihtiyaç duyar, bu nedenle vacibul-vucud bigayrihi de denilir. Bu husus önemli, “Bir Nefes Felsefe”ye dair önceki

Tamamını Oku

Bir nefes felsefe 8: ‘Hikmetü’l-Meşrikiyye’ “Doğu Felsefesi”ne karşılık gelir mi?

"Tanımlaması onu söylüyor zaten" deyip, "on yıllardır süregelen 'Doğu-Batı' ikilemine katkı yapıp, 'gerekli bir öteki' oluşturup, savunmacı bir tutuma mı gireceksiniz, sizde" mi dediniz? Çünkü Doğu ve Batı terimleri salt coğrafî bölgelere tekabül etmenin ötesinde ya da İslam ve Doğu kültürlerini özdeştirip, Batı dünyasının hâkimiyetini pekiştirmek için gerekli bir öteki

Tamamını Oku

Bir nefes felsefe 7: Müslüman filozoflar, İslamiyet’in ilk dönemindeki teo-politik çatışmaları aşabildi mi?

Kindi’nin önceleri rasyonalist geleneği önceleyen Ehl-i Tevhid ve’s-Sıfat ekolünün Kur’an’ın mahluk olduğu görüşünü zorla kabul ettirme çabası (Mihne) sonucunda ana bünye diye isimlendirilen Ehl-i Sünnet’ten ayrıldığı (itizal) ettiği söylenen akım içinde yetiştiği bilinmektedir. Onun “kelamcı-filozof” olarak ilimler tasnifi ve yöntem meselesinde söylediklerinin önemi de ortada. Mutezili görüşü benimseyen Halifeler zamanında

Tamamını Oku

Bir nefes felsefe 6: İlk İslam filozofu kimdir?

Tabii ki Kindî (ö. 252/866)  dediğinizi duyar gibiyim! Evet; bütün İslam felsefesi tarihi kitaplarında da öyle yazıyor çünkü. Teolojik/kelâmî düşünceden felsefî tefekküre geçişte önemli bir kelamcı-filozoftur gerçekten de, ama İlk İslam filozofu olarak nitelendirilir mi, bilemedim, desem doğru olmaz. Emevî ve Abbâsî dönemlerinde önemli vazifeler görmüş aristokrat bir ailenin çocuğu olarak

Tamamını Oku

Felsefenin aslî yurdu neresidir?

“Felsefenin Aslî Yurdu, bize öğretildiği gibi İyonya bölgesi ve Grekler mi, yoksa Mezopotamya bölgesi ve Kaldeliler mi?”  Bu soruya Farabi’nin cevabı Kaldelilerdir: Felsefe Kaldeliler üzerinden Mısır’a, oradan da Antik Yunan’a geçmiştir. Malum olduğu üzere dünya üç büyük kültürel aktarım ve etkileşim yaşamıştır. Milâttan önce 600’lerde başlayan kültürel aktarım yaklaşık iki

Tamamını Oku

İslam felsefesinin kurucu filozofu ve felsefe tarihinin “ikinci üstadı”: Fârâbî

Giriş: Dünya koronavirus (covid-19) salgını ile mücadele etmekte, insanlar bir nevi inziva hayatı yaşamaktadır. Dış şartların olumsuzluklarını gidermek için sorunun bir parçası olmaktansa çözüme katkıda bulunmak için yapılan bilinçli inziva, İslam filozoflarının “Tedbirü’l-Mütevahhid” kavramını hatırlatmaktadır. Felsefenin amacı Sokrates ve Platon’dan itibaren insanların mutluluğunu temin etmesi ve erdemli bir hayat sağlanmasıdır.  Bunun için özgür ve özgüvenli bireyin öncelikle kendi

Tamamını Oku

Felsefeyi Anadolu’da Yeniden Yurtlandırmak: İhsâu’l Ulum Merkezli Okuma

Emrah KANLIKAMA Giriş: Farabi’nin İhsa’ül Ulûm[1] adlı eseri, faydası ve içeriğinde ihtiva edilen bilgi/görüşlerin zenginliği açısından İslam Felsefesi’nin kurucu metinlerinden birisi olarak kabul edilebilir. Zira eser, henüz XI. yüzyılda iken bile İbn-ü Said tarafından tüm felsefe öğrencilerine “Felsefeye Giriş” niteliğinde okutulmuş, daha sonrasında ise eserin kıymeti harbiyesi üç kez Latinceye bir kez

Tamamını Oku

Farabi, Savaş ve Adalet Hakkında Ne Der?

Düşünce tarihinde Aristoteles’den sonra “İkinci muallim” diye anılan Farabi’nin başkanlık hakkında ne diyeceğini müzakere ettikten sonra, Suriye krizi sonrasında adalet hakkında ne dediğini kamuoyu ile paylaşmak istedim. Çünkü ortada bir güvenlik sorunu var ve bu da doğrudan adalet kavramıyla ilintili.   · Siyaset bilimi Farabi’ye göre, siyaset bilimi (ilmü’l-medeni) iradi fiiler ve yönetim tarzlarını

Tamamını Oku

Başkanlık Tartışmaları ve Farabi

İslam dünyasında en uzun parlamenter sistem tecrübesine sahip olan bir geleneğe sahibiz.  Nizam-ı Cedid arayışları, Tanzimat ve Islahat Fermanları, I ve II. Meşrutiyet ilanlarıyla oluşan Osmanlı birikimi üzerine Türkiye Cumhuriyet’i kuruldu.  Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte halkın ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler vasıtasıyla kendi kendisini yönetmesi, yönetimde kuralların hakimiyetini sağlayan

Tamamını Oku

Anadolu’nun Üç Kurucusu

Türkiye’ye ait bir siyaset tarzı var ki, Anadolu’nun bin yıllık tarihini o kurmuştur. Müslümanlar, Allah Resulü (asv)’nün vefatından sonra bütün ümmeti idare eden fazıl yöneticiler aradılar. Bu konuda Hz. Ali (ra) ile Hz. Muviye çatıştı.  Müslüman toplum da şu soruyla baş başa kaldı: Hz. Ali (ra) önderliğindeki kanaat toplumu mu;

Tamamını Oku

Medeniyetin Modernleşmesi

Müslümanların Batı karşısında yenildiği Osmanlı’nın tüm aydınları tarafından teslim edilmiş bir fikr-i sabitti. Said Halim Paşa (1864- 1921) da bu düşünceden hareket etti ama modernistlerden ayrı olarak medeniyet yükselişi yapabilmeyi İslam esaslarını anlama ve tatbik etmeye matuf kıldı. Paşa şöyle diyordu: “Müslüman milletler, İslam dinini kabul etmekle çok büyük ve

Tamamını Oku