’Kendi kendine yeten -bilmem kaç- ülkeden biri’ diye övünürdük yakın zamana kadar. Tarım eskiden beri stratejik alanlardan biriydi. Yarınlarda öneminin daha da artacağını öngörmek için dahi olmak gerekmiyor.
Kısa bir süre önce, Ağustos sonunda YÖK başkanının bir açıklaması vardı: ”Ülkemizde yetiştirilen domates ve buğday tohumlarının büyük bir kısmı, yerli tohumumuz olmadığı için Amerika ve İsrail’den geliyor. Sonunun ne olacağı da belli değil. Bu domates tohumunu alıyorsunuz, artık genetik programlama diye bir şey var, içine bir genetik mekanizma yerleştirirler. Hiç bilmediğimiz hastalıklara kapılabiliriz. Böyle şeylerle, zamanla bir milleti yok edebilirsiniz. Öyle bir şeyler yerleştirirler ki 20 yıl içerisinde o tohumdan yiyen insanlar ölür. Öyle tehlikeler de var”
Son bir yıl içinde Çukurova’yı, Yenişehir Ovasını, Bafra ovasını, Ege’nin önemli bir kısmını Konya ve Polatlı’yı gördüm. Bilinçsiz yapılaşma hakim. Trakya hekaza… Doğu’nun yaylaları yıllarca teröre kurban edildi. Mezopotamya Ovasını son aylar içinde gezdim. Çoraklaşma var. (Yine de umut orda)
Hasılı alarm zilleri çalıyor. Kulaklarımızı nereye kadar tıkayacağız. Sanayii telafi ederiz. Lakin tarımdaki kayıpları nasıl telafi edeceğiz? Nesillerimiz bizi nasıl anacaklar? Hasılı dert büyük. Umursamazlık, miyopluk yakıcı… Küresel kalp hesaplar, stratejik planlar, bu alanda yürütülen uluslararası savaş öbür tarafta.
Allah sonumuzu hayreyleye…
Kurbanlıklarda karmaşa devam ediyor… Et fiyatları el yakıyor… Domates gün geliyor kilosu 8-10 TL’ye fırlıyor. Sebze meyvenin ne kalitesine ne fiyatına güvenebiliyorsunuz… Vatandaş kıvranıyor, Bakan Mehdi Eker seyrediyor; yaptığı açıklamalar güven vermiyor…
Tarım Bakanının benden bir farkı olmalı. Maalesef tarım alanı çoktandır ülkenin ağrıyan dişinden başka birşey değil…
Tarım Bakanının benden bir farkı olmalı. Maalesef tarım alanı çoktandır ülkenin ağrıyan dişinden başka birşey değil…
Mehmet N. Yavuz
– Haber Lotus –
Buğdaydaki durumu tam olarak bilemiyorum ama sırık domateste üreticiler Vuslat, Ilgın, Azra vb. ürünleri fide şeklinde alarak yetiştirmeyi tercih ediyorlar. Bu ürünlerin isimleri Türkçe olsa da üreten Seminis isimli 1865 yılında kurulan, tamamı Monsanto Co.’ya ait bir alt şirkettir… Seminis 156 ülkeye satış yapıyor ve 2007 rakamlarıyla yıllık cirosu 606 milyon dolar…
Adamlar 1865’te bu işe başlamışlar biz yeni yeni tohum üretme aşamasındayız… İnşallah fark kapanır… Fakat zor olduğu da ortada…