Ana Sayfa > Gündem > Yeni Bir İdealizm ve Kimlik Tasarımı Olarak Türkiyelilik

Yeni Bir İdealizm ve Kimlik Tasarımı Olarak Türkiyelilik

Dersim tartışmaları bağlamında çıkan tartışmalar bağlamında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’a cevap verirken, “Ben Türkiyeliyim” diye başlayan bir söylem kullandı. Türkiyelilik kavramı, daha önce başbakan Tansu Çiller (2.Ocak 1995, Milliyet) ve şimdiki başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından (2003) kullanılmıştı.

“Türkiyelilik” oldukça netameli ve çetrefilli bir kavram, neredeyse dokunanı yakıyor denilebilir. İnsan Hakları Danışma Kurulu’nun başbakana sunulmak üzere hazırladığı raporun bu kavram yüzünden canlı yayında milyonların gözüönünde nasıl yırtılıp parçalandığını hatırlayınız. (Milliyet17/10/2004)

 

Bu satırların yazarı Batı düşüncesinde Aydınlanma felsefesi ile başlayan ve Fransız ihtilali ile zirvesine ulaşan Kimlik-Tarih tartışmaları ve Batı medeniyetinin küresel olma iddiası karşısında Osmanlı Devletinin son dönemlerinde başlayan  arayışlarda önemli bir yere sahip olan Yusuf Akçura’nın Üç Tarz-ı Siyaset’in Türkiye Cumhuriyetin ulusal kültür ve yeni bir ırk yaratma projesini 1995 yılında tartışmaya açmış, yayımlamdığım makaleleri daha sonra bir kitap olarak (2003) yayımlamıştı. Burada, uluslaşma ve yeni bir kimlik (Türklük) oluşturma yaşanan sıkıntılar ele alınmış ve tarihsel deneyimlerimizden ve Nureddin Topçu’yu örnek alarak “Anadoluculuk” kavramından hareketle yeniden Türkiyelilik şeklinde okunma ihtimali üzerinde durulmuştu. (Bir Üst Kimlik Tasarımı Olarak Türkiyelilik, Metropol yay. İstanbul.2003; “Kapsayıcı bir Kimlik Önerisi” Zaman. 11/8/2003; ve 04/9/2003)

Bu kavramda, yaşayış, duygu ve amaç birliği içinde birbirine kaynaşarak yeni bir millet için Anadolu’da yaşayan dil, din, ırk farklılıklarını, Allah’ın bilişip tanışmasının bir hikmeti olarak gören bir idea/hedef belirlemek gerekir. Burada Türk ve Müslüman (veya Müslüman olmayan Türk), ırken Türk değil ama dinen Müslüman, ne ırk olarak Türk, ne de dinen Müslüman olmayanların bu  ülkeyi ve devleti kendilerinden hissetmeleri, dolayısıyla benimsemeleri hedeftir.

Yusuf Akçura’nın 1903 tarihli ‘Üç Tarz-ı Siyaset’ makalesine  atıf Hadi ULUENGİN’,Fransa’da bile yurttaşlar kurucu kavim olan ‘Frank’ (Franc) ünvanını taşımazlar. Ülke isminden kaynaklanan ve Türkçede yanlış tercümeyle Fransız denilen, doğrusu ‘Fransalı’ (Français) olan tanımla adlandırıldığını, aynı hususun çok daha net olarak, İngiliz, İskoç ve Galyalılardan oluşan Büyük Britanya ahalisi için de geçerli olduğunu, onların hepsi birden yine coğrafyanın belirlediği ‘Britanyalı’ (British) üst kimliğinde birleştiğini, Türkiyelilik’ kavramının bunlarla benzeştiğini vurgular.  Bu bağlamda, E. Özkök, Atatürk’ün Türk kavramına ırka dayalı bir anlamdan çok sosyolojik bir çerçeve çizdiğini yazdı. (Hürriyet.09-09-2003)

Yazar, Türkiye’den yola çıkarak ‘Türkiyeli’ kavramında birleşmenin tıpkı, ‘Fransalı’, ‘Britanyalı’ veya ‘Felemenkli’ olmak gibi bir şey olduğunu, nasıl ‘Fransalı’nın içinde Frank, Bröton, Alzaslı; nasıl ‘Britanyalı’nın içinde İngiliz, İskoç, Kelt; nasıl ‘Felemenkli’nin içinde Friz, Flaman varsa ‘Türkiyeli’nin içinde de Türk, Kürt, Ermeni, Boşnak, Rum, olacağını, bu  nedenle tanımlamın bölücü değil bütünleştirici; ayırımcı değil birleştiriciliği üzerinde  durur.  Ona göre,  ‘Türkiyeli’lik farklı aidiyet taleplerini reddetmemekte ama gönüllü beraberliğini bir üst kimlikte; bir ‘yeni yurttaşlık’ sözleşmesinde gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Kelimelerin esiri değil ülkemiz bütünlüğünün sevdalısı olalım ve böyle bir bütünlüğün ‘Türkiyelilik Sözleşmesi’ gerektirdiğini artık görelim, diyerek yazını bitirir. ((23/12/1999 Hürriyet )

 

Anadolu’da yaşayan bütün insanları içeren bir üst kimlik olarak “Türkiyelilik” kavramını, Yusuf Akçura’dan hareketle temellendirme çabamızın yanı sıra, Alev Alatlı ve A. Turan Alkan ve Felsefeci Ahmet İnam da kullanmaktadır. İnam’a göre, “Eğer önümüzde yüzyıllarda bu topraklarda Türkiye diye bir ülke yaşayacak ve onun kendine mahsus bir kültürü olacaksa, bu kendi farklılığı ve değişikliği içinde bir kültür olabilir. Dolayısıyla yöneticiler bu farklılık bilincini taşıyan, buna saygı gösteren insanlar olmak zorundadır. Sağdan olsun, soldan olsun, bu topraklarda yaşayan herkes, “ben Türkiyeliyim diyerek politik bir davranış göstermelidir. Ve artık hepimiz önce ve sadece Türkiyeliyiz” (“Ortak Kimliğimiz Türkiyelilik” söyleşi.E.Elmas, Yarın.sy.12. Nisan.2003)

Burada devreye giren bir diğer anahtar kavram anayasal vatandaşlıktır. Türkiye’nin gündemine ilk defa Türkiye İşçi Partisi tarafından 4.Büyük Kongresinde (30 Eylül 1970) ortaya atılan anayasal vatandaşlık tezinin batıdaki teorisyeni Jürgen Habermas’dır. 1992 yılında yazdığı “Vatandaşlık ve ulus kimliği: Avrupa’nın geleceği üzerine bazı etkileri” makalesinde  anayasal yurtseverlik kavramını kullanmıştı. Ülkemizde Süleyman Demirel aynı yıl bir yurtdışı gezisi sırasında ve uçakta, “anayasal vatandaşlık” tezine sahip çıkar. Tansu Çiller, 1993 yılında; 2003 yılında ise R.T. Erdoğan aynı kavramdan bahseder. İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül, bu kavramda toprağa bağlılık (teritoryal) yurttaşlık esas olduğunu,  ulusun yurttaşlardan oluştuğunu; Türkiyelilik şeklinde konumlana üst kimliğin  bu bağlamda konuşulması gerektiğini vurgular. (09/9/2003. 19/07/2004.özgür politika)

Barış Partisi’nin kurucu Genel Başkanı Ali Haydar Veziroğlu, partisinin hazırladığı ‘‘Toplumsal Barış Projesi’’ ile Türkiye’yi içinde bulunduğu çıkmazdan kurtararak ülkeyi baştan başa yeniden yapılandırmayı Türkiye Milliyetçiliği kavramsallaştırmasıyla aşacağını söylerken anahtar kavramının Türkiyelilik olduğunu belirtir. Ona göre, Türk’ü Türkçü’den, Kürt’ü Kürtçü’den, inançlı insanlarımızı köktendincilikten kurtarmadıkça, yani bugüne kadar bizlere egemen olan kavga zihniyeti değiştirip barış idealini hakim kılmadıkça hiçbir sorunu çözemeyiz. Biz Türkiyelilik bilincine dayanan yurttaşlığı esas alıyoruz. Ülkemize sahip çıkmamızın, birliğimizi sağlamamızın temelinde ‘Türkiye Milliyetçiliği’nin yattığına inanıyoruz (www.byegm.gov. 15 Aralık 1998;28/01/1997. Milliyet)

Liberal ve sol basın organlarının yanı sıra Milli Gazete yazarlarından Mehmet Şevki Eygi’ye göre de, Türkiye’nin kimliği Türkiyeliliktir. Ona göre, bunu kimse (Yahudi, Alevi, şeriatçı) inkar edemez. Her şeyden önce Türkiyeli olduğunu söyleyen Eygi’ye Türkiyelilik kimliğinin dominant faktörü İslamdır.  Bir Türkiyeli olarak ülkemin bütünlüğünün korumsanı isterim, Türkler ve Kürtler bu vatanda etle tırnak gibidir, ayrılamazlar. Çünkü Türkiyelilik, bu ülkede yaşayan büün ırkların, dini cemaat ve milletleri, mezhepleri, çişitlilikleri istisnasız olarak bu kimlik içine alır. Biz Türkiyeliler, yaşadığımız .bu ülkeyi adalet, güven, insan hakları, evrensel değerler, refah bakımından üstün ve imrenilecek bir seviyeye çıkartmak için elbirliği ile çalışmalıyız ve “Ne Mutlu Türkiyelilim” demeye hak kazanmalıyız.(Milli Gazete.22-23/02/2003,27/02/2004;)

 

Cumhuriyetin Türk Kimliği ve Türkiyelilik:

Cumhuriyet Halk Partisi ve Lideri, Türkiyeli söylemi ile ne hangi aşamaya gelmiş bulunuyor? “Ne Mutlu Türküm Diyene” bir hareket noktası olması açısından önemlidir. Yeni kimlik oluşturmanın yolu, ne salt bir batı taklitçiliği, ne de dinsel ve etnik farklılıkları aykırılığa dönüştürülerek yapılabilir. Gerçekten de, “Bütün ülkeyi sarıp sarmalayacak varolan tüm kimliklerin bir hasılasını yapacak, ortak noktalarını öne çıkartacak bir üst idea-kimlik-hedef kurgulamak gerek” Nitekim tarihsel olarak soruna bakıldığında, Tanzimatçılar, her biri ırk merkezli tarihçilikler aracılığıyla kışkırtılan kültürel kimlikleri politik nitelik Osmanlılık kimliğiyle yatıştırmaya çalışırken, Atatürk, Cumhuriyetin birleştirici kimliği olarak Politik Türk Kimliğini yükseltmesi, Cumhuriyeti, Tanzimatın sürekliliğinde değerlendirildiği zaman açığa çıkar.

Bu bağlamda 18. yüzyıldan itibaren gündeme gelen dil ve tarih araştırmalarına dayanarak ırk temelli milliyet anlayışı ile tarihi olgulardan hareket eden arzu ve irade ile katılımdan oluşan milliyet tasavvurunu yeniden hatırlamak gerekir. Sözleşmeye dayalı millet anlayışında hukukilik ve siyasal rasyonellik ilkeleri temelinde insan türünün evrenselliği öne çıkarken, diğerinde “fark” kavramı temel alınır. Anadolu’nun yapısı, Osmanlının sosyo-politik verilerini yeni devletin kurulması sırasında devam ettirmesi, ırk yerine sözleşme ile katılımı gerektirmiştir. Belirli bir süre yaşanmasın sonucunda dil, kültür, inanç ve değerlerle hayat tarzının öne çıkması hedeflenmiştir.

Bu nedenle Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözü sözleşme anlayışına tekabül eder. Etnik anlamda bir Türklükten ziyade Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan ve kendini buraya ait hisseden, herkesin yurttaşlık bağıyla vatandaşlık hakkını kazandığının ifadesidir bu deyim.

Can Ataklı da bu husus üzerinde durarak” Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayanlar arasında Türkler, Kürtler, Lazlar, Çerkesler, Boşnaklar, Rumlar, Ermeniler ve daha niceleri vardı. Bütün bu gerçeği görmezden gelip sadece Türk ırkını ön plana çıkarmak Atatürk’ün hayat felsefesine uyacak bir şey değil.” der ve şöyle devam eder:” Atatürk bana göre Türk olmayı değil, kendini Türk kabul etmeyi hatta başka bir deyişle ‘Türkiyeli olmayı’ kastediyordu. Yani bu ülkenin sınırları içinde yaşayanların kendilerini Türk vatandaşı olarak benimsemelerini ve bu ülke için tek vücut olmalarını istiyordu. Tıpkı şimdiki Amerika gibi. Erdoğan Türk yerine Türkiyeli kavramının kabul edilmesi gerek dediğinde umutlandım. Ancak bu zihniyetin asıl amacı ümmet birliği, bu kavram ise bir paravandır” (04/09/2003.Star)

Sonuç: Sayın Kılıçdaroğlu, bu sözü, yeni anayasa yapımında anayasal vatandaşlık kavramı ve Türkiyelilik ifadesi olarak mı okuyor? Eğer öyleyse, Sayın Çiller ve Sayın Erdoğan ile parelel düşünüyor demektir. Bu görüşler, münakaşa değil de, müzakere bağlamında geliştirilirse, biraz basiret ve ferasetle, devlete yeni şartlar altında bağlılığı temin edecek yeni okumalar/projeler gerçekleşebilir. Bu yapılabilirse, Türkiye; manevi değerlere saygılı laik ve demokratik hayat biçimini, devlet nizamı içinde hukuki ve etik kurallara bağlayabilir, barışçıl, çoğulcu, kesrette vahdeti gerçekleştiren toplumsal bir kültür oluşturabilir.

 

Prof. Dr. Mevlüt Uyanık

– Haber Lotus –

HLotus

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.