Bol bol Marksist eleştiri, kavramlar üzerinde inşa edilen bir kitap. En sevilecek kısmı -en azından benim için- gerçek felsefi düzeyde olması. Metafizik, kültür kısaca birey-toplum düalitesinde ne kadar eleştirecek şey varsa eleştirmektedir Sartwell. Anarşist olduğu için tam olarak birey özgürlüğü kafası var, diyebiliriz.
Bir yalanın içinde yaşamak ve hakikatte yaşamak. Devleti her zaman bir sınıfın diğerini baskı altına alma aracı olarak gören Marksist devlet kavramsallaştırmasında, bir toplumu bütünüyle ezenler -feodalite- ve ezilenler -proletarya- diye ayrılabilir.
Post-totaliterde durum başkadır.
Post-totaliter. Bireyin yalan içinde yaşadığı, işlevini yapı içinde yerine getirdiği, ideolojiye inanıyormuş gibi davrandığı sistem. Bu sistem ve benzerleri, insanı, yapının içinde vekillere dönüştürür. Bu ise neyin doğru olduğunu görebilme işlevini ve gerçek kişiler olarak kendileriyle ilgili deneyimleri de tehlikeye atar. İnsan, hayatı çoktan ölmüş gibi deneyimleyecek, kendisini birer organizmadan ziyade soyutlama olarak yaşayacak duruma getirebilir.
Merve Yezda Bingöl
HLotus
