Merve Yezda Bingöl
ARİSTOTELES’İN ZAMAN ALGISI
Fizik’te zaman kavramını ayrıntılı bir şekilde ele alan filozof, bu konuda birçok muammayı dile getirir. O, zamanın bileşik olduğunu ifade eder. Hem sınırsız zaman hem de ele alınan her zaman bu parçalardan bileşiktir. “Var olmayanlardan bileşik olan bir şeyin varlıktan pay almasının olanaksız olduğu görülse gerek.” (Aristoteles, 1997, 183). Diğer taraftan parçalanabilen her nesne için ya bütün parçaları veya da kimi parçaları vardır derken zamanın farklı olduğunu dile getirir. Zamanın parçalanabilir olduğunu kabul ederken bu parçalardan biri olup birmiş iken diğeri olacaktır ve hiçbiri yoktur. Burada şimdiki ânı ayrıca ele alır ve onun zamanın bir parçası olmadığını savunur. Ona göre parçanın bir ölçüsü vardır ve bütünün parçalardan kurulması gerekmektedir. Tam burada zamanın ‘şimdiki anlar’dan meydana gelmediğini ifade etmektedir. Şimdi, onun için geçmiş ve geleceği birbirinden ayıran bir unsur olmakla beraber hep aynı mı kalmaktadır yoksa değişmekte midir, bunu görmenin zorluğuna değinmektedir.
‘An’ daha önce var olmayan ve bir vakit sonra mecburi olarak ortadan kalkacak bir şey ise burada ‘an’lar birbiri ile zamandaş olmamakla birlikte daha önceki ‘an’ların da ortadan kalkmış olması gerekmektedir ve bu zorunludur. O zamanki varlığından dolayı kendi içinde ortadan kalmış olması mümkün olmamakta ve önceki ‘an’ın başka bir ‘an’ içinde ortadan kalkması da muhtemel değildir. Filozof burada ‘an’ların birbirine eklenmesinin imkânsızlığına işaret etmektedir. Eğer ‘an’ bir sonrakinin değil de başka bir tanesinin içinde ortadan kalkmış ise aradaki sonsuz olan ‘an’ların içinde zamandaş olarak var olacaktır. Aristoteles, işte bu durumu olanak dışı görmektedir. Yine ‘an’ın hep aynı şekilde kalması da olanak dışıdır. Bunu, sonlu olan ve parçalara ayrılabilen nesneler, sadece bir sınır taşımaz; ister bir nesneye göre sürekli olsun isterse birden fazla nesneye göre; bu böyledir. ‘An’ın sınır olduğuna dikkat çeken filozof, buna uygun olarak sınırlı bir zaman düşüncesinin olanaklı olacağını dile getirir. “Öte yandan ‘zaman içinde zamandaş olmak’ ile ‘ne önce ne de sonra’, ‘aynı ve tek an içinde olmak’ anlamına gelse, yine önce ve sonra olup bitenler şu belli ‘şimdikian’ içinde olsa on bin yıl önce olanlar ile bugün olanlar zamandaş olacak, hiçbir nesne ötekinden daha önce, daha sonra olmayacaktır.” (Aristoteles, 1997, 187). Burada filozof, geçmiş ve gelecek zamanın olanağına yer açmaya çalıştığı göze çarpmaktadır. Öncelik ve sonralık etkisi –ileride ele alınacaktır- bu hususta onun önemle ele aldığı ve dikkatini kaçırmadığı bir odaktır. Zamanda esas olan şeylerden birisi önce ve sonra diyerek parçalar olduğundan zamanın parçaları konusunda da mantık olarak doğru ifadeleri seçmiş olmaktadır.
Aristoteles, zaman konusunda çeşitli görüşlere yer verir. Zaman için kimisi –evrenin- bütünün devinimidir derken kimisi gökçemberin kendisidir, demektedir. “Çembersel yer değiştirmenin bir parçası zamandır fakat yer değiştirmenin kendisi zaman değildir çünkü parça çembersel yer değiştirmeden alınmış bir parçadır, çembersel yer değiştirmenin kendisi değildir.” (Aristoteles, 1997, 187). Eğer çok fazla gökçember olsaydı her birinin devinimi zaman olur ki bu da zamandaş olan çok sayıda zaman olacağı anlamına gelir. Burada ise herkesin zaman için bir değişim, bir devinim olduğunu düşündüğünden dolayı bunun üzerinde durmayı gerekli görüyor. Göğün ilk hareketi, arzu ve aşk nesnesi olarak iş görmekte olan Tanrı vesilesiyledir çünkü filozofa göre uzayın sonlu olması ve boşluk yoktur. Doğrusal döngüsel ya da en iyi tabirle düzenli hareket olmak zorundadır. Bir gezegenin hareketi düzenli olarak dönme hareketiyse yön değiştirme şeklindedir. Bunun yanında bir boşluk veya sonsuz bir uzaya ihtiyaç olmaksızın ebedi olarak sürecek olan yegâne harekettir. Bu, Arsitoteles’in gökkürenin varlığını başarıyla ortaya koyduğunu göstermektedir (Ross,1993).
Hareket söz konusu olduğunda devinim kavramına da değinmek yerinde olacaktır. Devinim ile hareket, birbiriyle ilişki içindedir. Devinim, durağan hâlde fakat potansiyel olarak hareketi içinde barındırır. Daha kitabî bir dille “durağan olan ve içinde değişim yetisini barındıran şeylerde görülen etkinlik (Aristoteles, 2011) olarak ifade edilebilir. Hareket, bu devinimin gerçekleşmesidir. Devinme, potansiyeli gereği sürekli değişim hâlindedir ve devinme işin etkinliği harekettir. (Tezel, 2017)
Aristoteles’in sisteminde zaman kavramı, hem fizik hem de doğa felsefesinin temel ilkeleri arasında yerini almaktadır. Zaman konusunda bu denli önemli çalışmalar yapan Aristoteles’in bir amacı da ‘hareket’in mahiyetini anlamaktır. Bunun sebebi, ‘hareket/kinesis’in doğa felsefesinin hem konusu hem de umdesi olarak kabul etmesinden kaynaklanmaktadır (Aristoteles, 2011). Zaman kavramını anlamak, hareketi de anlamayı gerektirir çünkü hareket kavramını anlamanın yolu zaman kavramını açıklığa kavuşturmaktan geçmektedir. Filozof bu bağlamda Fizik isimli kitabında şu izahı yapar: “Doğa; bir hareket ve değişim ilkesidir. Bu sebeple soruşturmamızın konusudur. Böylece hareketin ne olduğunu anlamamız gerektiğini fark etmeliyiz çünkü hareket bilinmezse doğa da bilinemez.” (Aristoteles, 2011).
Harekette hareket bitmediği sürece şekil değiştirme tam anlamıyla meydan gelmez. Bu hareketin tamamlanmamış bir fiil olduğu anlamına gelir. Bu da demektir ki hareket, henüz tamam olmamış bir fiildir (Bolay 1986). Bunun için hareket hâlinde olan bir nesne gerekir ve hareket gerçekleştiği yer ile sınırlıdır. Bu da hareketin oldukça kendine özgü bir yapısı olduğu anlamına gelir. Zaman ise bu durumdan daha farklı bir özellik gösterir: Yer ve nesnede aynı şekilde yer alır ve yerel değil, evrensel bir yapısı vardır. Hareket, kimi zaman hızlı ya da yavaş olabiliyorken zaman da böyle bir durum söz konusu değildir. Hareketin hızını belirleyen unsur yine zamanın kendisidir (Karaköse, 2021).
Aristoteles’de ‘hareket’ ve ‘değişim’ ile ‘oluş’ ile ‘bozuluş’ birbiri ile anlamdaş biçiminde kullanılır (Ekren, 2004). Zaman kavramı, insanlar için hareketle anlaşılan bir kavram olduğundan hareketi anlamak bu noktada önemli gözükmektedir. Aristoteles’in bu olguyu önemli görmesi bundan kaynaklanmaktadır. Bir insan uykuya daldığında uyanana kadar yaşadığı değişimi algılayamadığı için genellikle uykuya daldığı ile uyandığı an arasında vuku bulan zaman geçişini idrak edememektedir. Burada kişi, bu iki anı birleştirerek var olan zamansal farkı ortadan kaldırmaya yönelir. Diğer taraftan zamanla birlikte algılanan şey yine hareket olmaktadır. Bir miktar geçtiği düşünüldüğünde diğer yandan hareketin de meydana geldiği düşünülür. Bu durum, ikisinin birbiri olmadan algılanmasının neredeyse imkânsız olduğuna işaret etmektedir. Bu kanaat, filozofu hareket ve zaman arasında doğal bir ilişkinin olduğu sonucuna götürür (Aristoteles, 2011).
Aristoteles, zaman kavramının ne olduğunu anlamak için temel noktada ‘şimdi’nin ne olduğunu anlamaya çalışır. Şimdi, zamanın özünü anlamak için çok önemli bir kavramdır. Bu önemini ise ‘ayırıcı’ olma özelliğinden alır. Yani şimdi, geçmiş zamanı gelecek zamandan ayırmaktadır. Bu durum şimdinin, parçalardan oluşan zamanın bir sınırı konumu olmasından kaynaklanmaktadır. Şimdinin kendisi zamanın bir sınırı olmakla beraber onun bir parçası değildir. Şimdinin zamanı ölçebilecek bir özelliği olmaması bunun esas sebebidir. Yani, şimdi tek başına bir anlam ifade etmemektedir. Zamanın diğer uzuvları ile bir mana kesbetmektedir (Toprakkaya, 2012). Aristoteles bu durumu, geçmiş ve gelecek zaman arasında şimdinin kendine özel bir değişmez nicelik bulamamasından kaynaklanan bir sınır olduğunu ifade eder. Şimdi bir genişleme yaşama durumunda kendini aşmak durumda olacaktır. Burada aşacağı iki boyut olan geçmişe ya da gelecek söz konusudur. Eğer bu gerçekleşirse kendinde bir varlık oluşmayacağı anlamına gelecektir (Aristoteles, 2011).
Aristoteles. Fizik. çev. Saffet Babür. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1. Basım, 1997.
__________, Metafizik, Çeviren: Ahmet Arslan, Sosyal Yayınlar, İstanbul, 2011.
__________, Yorum Üzerine, çev. Saffet Babür, İstanbul: İmge Kitabevi Yayınları, 1. Basım, 1996.
__________, vd., Zaman Kavramı, çev. Saffet Babür, İstanbul: İmge Yayınları, 1. Basım, 1996.
__________, Yorum Üzerine, 2. Basım, çev. Saffet Babür, İstanbul: İmge Kitabevi Yayınları, 2. Basım, 1996.
Bolay, Süleyman Hayri, Aristo Metafiziği ile Gâzzâlî Metafiziğinin Karşılaştırılması, Ankara: MEB Yayınları, 1 Basım, 1986.
Ekren, Uğur, Aristoteles’te Mekân ve Hareket, İstanbul Üniversitesi: Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2004.
Karaköse, Ömer Faruk, Platon, Aristoteles ve Augustinus’ta Zaman Kavramı, Trabzon İlâhiyat Dergisi, 8 (2021 Bahar), 75-104.
Tezel, Ayşe, Aristoteles’te Zaman Kavramı, Süleyman Demirel Üniversitesi: Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2017.
Toprakkaya, Arslan, FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi),13 (2012 Bahar), 219-231.
HLotus