Diyorlar ki, biz istediğimizi söyleyelim. İstediğimizi iktidardan asker yoluyla indirelim, kovmak istediklerimize defol diyelim, onlar da Arabistan’a gitsin. Eylem yapalım, yakalım, yıkalım. Ölen de yaralanan da, polisin suçu. Ne de olsa Tayyib’in polisleri! Vurun abalıya. Polisin karşısına geçelim, anasına, avradına, yedi sülalesine sövelim, ama polis ses çıkarmasın. Bizim gibi düşünmeyen herkesi hain, bize destek vermeyen herkesi amerikan uşağı ilan edelim. Bizim gibi düşünenler onurlu, haysiyetli, özgür ruhlu insanlar olsun. Diğerleri köle, uşak, omurgasız…
Daha yeni Yıldıray Sapan Başbakan’ın mahremine saldırdı. Olsun, saldırdıysa Başbakan hak etmiştir derler. Tek bir tanesi, “Bu ne haysiyetsizlik!” demedi. CHP özür diledi, ama bu kralcılar, gıkını çıkarmadı. İnsanlık mücadelesi vermekle meşguller ne de olsa!
Sanıyorlar ki, bütün memleket kendilerinden ibaret. Sanıyorlar ki, sokaklar hepten onların.
Sanıyorlar ki, attıkları iftiralar yanlarına kalacak.
Sanıyorlar ki, Ak Parti’yi eleştirmek insan olmanın bir gereği.
Soruyorum; Gezi olayları esnasında iktidarda CHP ya da MHP olsaydı, polis nasıl davranırdı?
Herhalde, Kılıçdaroğlu, “bunlar bizim gençlerimiz, onlar nasıl istiyorlarsa öyle yapalım.” diyecekti “Başlarım Topçu Kışlası’na” diyecekti. “Köprünün ismini de değiştirelim gitsin” diyecekti.
Ama tecrübelerimiz böyle demiyor?
Soruyorum:
Acaba CHP, Topçu Kışlasını yıkarken kimseye sordu mu?
Acaba CHP, Kur’ân kurslarını kapatırken kimseye sordu mu? İtirazları dinledi mi?
Acaba CHP, kendi ülkesinin Başbakanını, kendi ülkesinin polisini Merkel’e şikayet ederken hiç utandı mı? Utanmadı, dün başörtülü kızlarımızı rejim düşmanı diye Avrupa Birliği’ne şikayet ederken utanmamıştı. Şimdi de utanmadı.
Benim dediğim olsun da, kimin ne kadar zarar gördüğü umurumda değil diyorlar. Ben otobüs durağını da parçalarım, otobüsleri de yakarım, kaldırımları da söküp polisin üstüne fırlatırım. Ben haklıyım, ben doğruyum, ben üstünüm, ben ne diyorsam o doğrudur. Ben hükümet sahtekar diyorsam sahtekardır. Dini siyasete alet ediyorsam alet ediyordur. Allah bu işe karışmayacak diyorsam karışmayacak. Peygamber, tatile çıktı diyorsam tatile çıkacak. Ben bu ülkenin Tanrısıyım. Benim dediğimi beğenmeyenleri ülkeden kovarım. Onlar da giderler.
Eylem sırasında ölen vatandaşlarımızın bütün suçunu iktidara yükle gitsin. Ne de olsa, Başbakan, polisi bizzat arayıp “öldürün” diye emir veriyor, değil mi? Mumlar yakılsın, türküler okunsun, yaslar tutulsun, lanetler okunsun, yeminler edilsin. Onlar zaten, onurlu ve de haysiyetli mücadelelerinin peşindeler! Bir tanesi çıkıp da, “Yahu biz ne yaptık? İnsan hayatından değerli ne olabilir? Ne uğruna savaşıyoruz? İktidarı yıkmak uğruna ölüme razı olunur mu?” demedi. Katil Tayyip diye bağırırsın, vicdanın rahatlar. sonra devam. Bir tanesi ölen polis için ağlamadı. Ethem Sarısülük şehittir, Mustafa Sarı niyazi. Ben öyle diyorsam öyledir.
İnanmıyorum size, derdiniz özgürlük falan değil. Pastayı hep biz yiyorduk, ama şimdi milletle bölüşmek zorunda kalıyoruz diyenlerin son çırpınışları bunlar.
Gençler eylem yaparken onlara kumanyayı kim götürüyor, niçin o kadar parayı harcıyor? Hiç sorgulamazsınız.
Divan Oteli’nin bodrum katında niçin 1400 sedye var, hiç sorgulamazsınız.
NTV, düne kadar Başbakanın konuşmalarını beş dakikadan sona keserdi. Aynı NTV, CHP’nin kongresini canlı vermeye sabah dokuzda başlardı. Şimdi Başbakan nerde konuşsa hemen bağlanıyor. Neden acaba? hiç sorgulamazsınız. Tayyip gidecek gibi görünmüyor, hiç olmazsa durumu düzeltelim diyor.
Mesele Gezi Parkı değil arkadaş, hala anlamadın mı?
Ekrem Özdemir
– Haber Lotus –
HLotus