Ana Sayfa > Köşe Yazıları > Bencil Algoritmanın Rastlantısal Olasılıksızlığı

Bencil Algoritmanın Rastlantısal Olasılıksızlığı

Kumsalın ereği bu diyecek bilge:

“İşçi arılar bal yapacak!”

Yani şu üreme denilen yazgı,

Tüm kumsalı denizden koparan fırtına,

Bir avuç kum tanesinin ulaşması için denize…

Bencil algoritma!

“Temel soru şuydu: Enerji nasıl oldu da kütleye dönüştü?”

“Higgs.”

“Higgs’i boşver.”

“Ol dedi Tanrı oldu, azizim.”

“Milyarda bir olasılıkla niye oldu da niçin olmadı? Nanosaniyeler kadar bir zamanda. Mesela, bu kadar bencil olmasaydı enerji?”

Rastlantı sonucu. Özel bir sebebi yok.”

“Hay böyle rastlantının!”

“Bu kadar bilimperest olup sonra tesadüfe varmak ne kadar absürt ise işte o, a.q hayatı da işte o kadar saçma.”

“Aynen ya hep rastlantılar bana denk geliyor.”

“Ne denk geldi anlat bakalım?”

“Birden aklıma geldi işte.”

“Rastlantılar hepimizin hayatında var hele öyle ki lise defterimi yakmasalardı sana çok rastlantı anlatırdım.”

 “Keşke… Hep senin yüzünden. Saklamayı bilmiyorsun!”

“Ama şunu anladım ki rastlantılar özellikle, özellikli rastlantılar aslında evrenin mesaj falan gönderdiği şeyler değildi. r a s t l a n t ı l a r  o l u y o r d u  ve biz rastlantılara denk geliyorduk ve öylece olan şeylerin içinde bir anlam arıyorduk.”

“Benim K. ile lisede büyük bir defterimiz vardı. Birlikte gazetelerden kopardığımız şiir ve benzeri şeyleri yapıştırmıştık. Yirmi, yirmi iki yıl önce.”

“Peki, n’oldu o deftere?”

“Duruyorlar. Çok defter var. Çok eski şiirler, dosyalar var…”

“…”

 “S’nin bana yazdığı şiirleri de buldum. Eski kutuyu açtım.”

“Benim defterlerde de öyle güzel rastlantılar vardı ki üç tane mesela on üzeri eksi bilmem kaç olasılıklı… Yani olmaz dersin ama olur! Hem de üç kez üst üste! İşte o zaman kanarsın; evrenin, tanrının mesajı, mucizesi dersin. Haah haa! Hayat işte, bir mucize olduğunu sana inandırırken kendini de abartmayı sever. Bir virüs mutasyon geçirir aslında olan sadece budur!”

“Ne güzel özetledin. Dün açtığım kutunun içinden neler neler çıktı. K’nın bir öyküsü, H’nin çizimleri, şiirler…”

“Vay vay vay ganimet bulmuşsun!”

Milliyet Sanat dergileri, Varlık dergileri…

“Ben de de çok vardı Milliyet Sanat dergileri. Hepsi gitti.”

“Nereye gitmiş?”

“Öteki dünyaya!”

 “Seninkiler hep öteki dünyaya gider. Hiç muhafaza edemiyorsun!”

“Kalsa n’olacaktı? Kısa ve acısız bitsin hepsi.”

“Korkarım ki kendini de kaybedeceksin! Ne olacak ki yirmi yıl sonra açıp bakacağız o kadar.”

“Bir enkaz olursan senin kara kutuna bakarlar. ‘Yaşayan’lar ise kutularına gömülür.”

***

Birisi çim biçme makinasını açık unutmuş olacak ki az önce bir fareyi yuttu. Fare bir şeylerin kokusunu almıştı belki. Belki de çok acil bir yere yetişmeye çalışıyordu. Bilinmez… Çim biçme makinasının çıkardığı sesi duydu mu duymadı mı o dahi bilinmez.

Anlaşılan şu ki açık bırakılan çim biçme makinasının bıçaklarına kapılmadan evvel hedefine doğru hızlı hızlı yürüyordu. Biri gelip makinayı kapattı. Torbayı boşalttı. Çimenler içinde bacağı bir şeye basmak ister gibi durmadan kasılan ağzı kanlı fareyi fark etti. Bir an duraksadı. Gidip küreği getirdi. Küreği kaldırdı. İndirip farenin yaşamına son vermek istediği belliydi. Fakat birden vazgeçti. Kürekle fareyi alıp çöpe attı. Çöpte sadece bir kıpırtı vardı.

HLotus

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.