Batı Kültürüne biraz dikkatle bakarsanız yaratım ve buyruk verme etmenlerinin iç içe geçtiğini görebilirsiniz. Bildiğimiz On Emir Tanrı’nın dünyayı var etmesinden sonra verilmiş köklü bir geçmişe sahip. Archē yahut köken her zaman için bir buyruk mesabesindedir: bir başlangıç daima yönetici ve hükme bağlayıcı temel prensiptir.
Peki bu ne anlama gelir? Yani Tanrı’nın yaratıcılığı tek seferlik değil süreğendir. O, sürekli yaratma yolu ile dünyayı idare ediyor diyen bir teoloji anlayışı gibidir burada bahsedilen kavram. Toplumun birliği ve dinamizmi de bu emir ve iradenin gölgesinde var olur ve ancak bu şekilde varlığını devam ettirebilir.
Bu katta devreye giren Yaratım ve Anarşi isimli eser, esasında arkeolojik bir çalışma özelliği taşıyor. Bu özelliği aynı zamanda bu aygıtı devre dışı bırakmayı hedefliyor. Bu “çarpıcı” bir girişim olacak, evet ve Agamben, an-archic denilen bir çıkış kapısı çalıyor.
Merve Yezda Bingöl
HLotus