Saatin kaç olduğunu bilmiyorum. Sabah yeni yıl bizi bekliyor olacak ama hediyeden falan haber yok. Bizimkilerin utangaç tavırları beni geriyor. Bazen elinde olmaz, sadece küçük bir pasta ile geçer. İlla kutlama da olmak zorunda değil. O sırada iri bir gölgenin evimize doğru yaklaştığını görüyorum. Oysa kimseyi de beklemiyorum. Beklentim sıfır. Tombul bir cüsse kapıyı yumrukluyor. Kapıya vuruş şekli ve ondan çıkan ses adamın ağırlığını kanıtlıyor. Sesinden Noel Baba olmalı diyorum. Ya da ben öyle umut ediyorum. Gecenin bu saatinde çoktan hediyeleri dağıtması gerekiyordu. Ancak bir tuhaflık vardı: bildiğimiz Noel Baba çatıdan girerdi. Bizimki ise kapıdan… Babam merakla kapıyı açıyor. Görmekten memnun olduğu Baba’ya “Hoş geldiniz.” diyor. Beyaz sakallı adam hemen koltuğa yerleşiyor.
Başı beladaymış gibi görünüyor. Annem yeni yaptığı kahveyi ona uzatıyor. Bir gün Noel Baba Kahve içmeye gelecek desem ne derdin? Kimse bana inanmaz üstüne dalga bile geçerdi. Yanında da devasa bir poşet duruyor. Elini içine daldırıyor. Demek yöntem buydu. Benim bildiğim daha çok sürpriz oluyordu. Şimdi evinize kadar giriyor.
İlk şüphelenen annem oluyor. “Bu fincan takımını nereden buldun?” diye soruyor. O an adam kekelemeye başlıyor. “Bu sorunun cevabı sihir dolu poşetimde saklı.” diye karşılık veriyor. İnsan Noel Baba’ya hırsız diyebilir mi? O gözle bakabilir mi? Annem içindekileri ulu orta bir çırpıda söylüyor. Bense oyuncak arabayı almış, odama koşuyorum. Sanki hırsız bendim.
Demek ki Noel Baba ile çok ortak noktamız var. Ben de birkaç kez sınıftan birilerinin kalemini çalmıştım. Kötü bir niyetim yoktu ama. Bende olmadığı için… onların süslü kalemlerini kalemliğime ışınlıyordum. Onlar da farkında diye sanıyorum. Bu yüzden alan razı, ışınlanan kalem razı.
Derken poşetin içinden babamın iki ay önce kaybolan ev terlikleri çıkıyor. İlahi adalet ya da Evren… terlikleri bu kez sihir yoluyla babama geri getiriyor. Babam mutluluktan havalara uçuyor. O sırada ablam mısır patlatıyor, çay ocakta demleniyor. Noel Baba da bizimle atıştırmalık yiyor. Hayatımın en güzel günü bu gün olmalı diye düşünerek yudumluyorum çayımı.
Annem poşetten birkaç parça daha alıyor. O da ne? Noel Baba onların önünde aniden yok oluyor. Oysa kapıdan çıktığını ben görüyorum. Babam, “Sihir dediğin böyle bir şey olmalı.” diyor. İleride geyiklerin yerinde bir taksi duruyor. Ona biniyor. Teknolojiye ayak uyduran Noel Baba gaza basıyor. Annem birden çığlık atıyor. ”Soyulduk be adam!” diyor.
Meğer bizim Noel Baba gerçek bir hırsızmış. Tüm hayallerim bir kez daha mahvoluyor. Annem yeni fincan takımına kahveleri dolduruyor, babam terliklerine kavuşuyor. Benim karım ise yeni oyuncak arabam oluyor. Ablam daha koca dileyecekti de o da başka bahara kalıyor.
Herkese mutlu bir yıl diliyorum.
HLotus