İçsel sorgulamalarınızla aranız nasıl? Kendinizi en derinlerde izlerken hangi hislere kapılırsınız? En mahrem yerlerinizde dolaşırken hiç utanır mısınız? Peki karanlığınız, ondan hiç korkar mısınız? “Korku” demişken “ben hiçbir şeyden korkmam!” diyenlerden misiniz? Eğer öyleyse korkunun kaç boyutunu bilirsiniz?

Bu sorular ve benzerleri, özünde hep tragedyanın unsurları olmuştur. Tragedya, bir kaostan doğar ki hemen hemen bu doğuşla beraber bir şeyler ölmeye ve birtakım cansız bedenler hayat bulmaya başlar: bir hayatın şansı, bir ölümün gerçekleşmesine bağlıdır denilebilir.

Gelelim Richard Brautigan‘a. O; modern tragedyanın en iyi temsilcilerinden birisidir. Tokyo-Montana Ekspresi isimli ciddi yapıtı ise yukarıdaki soruların nefis bir cevabı olarak kaleme alınmış. İnci tanesi gibi serdedilen bu tragedyada kendinizi bulurken bazen kaybedecek ve başka emsallerde kendinizi bulabilmenin ümidi ile yanıp tutuşacaksınız.
HLotus