– SEÇKİN ÇOBAN –
Defense Technical Information Center (Savunma Teknik Enformasyon Merkezi) ABD‘de kurulmuş, araştırma ve mühendislik bilgilerinin toplandığı bir bilgi havuzudur. Birçok ülkede bu havuza benzer merkezler bulunur. Fakat bu havuzların kuruluş amacı, insanlara lanse edilen amaçtan farklıdır. Defense Technical Information Center (Savunma Teknik Enformasyon Merkezi) özel bir merkez değildir. Bu merkez ABD savunma bakanlığı bünyesinde çalışma yapıyor. Dolayısıyla ABD Savunma Bakanlığı tarafından fonlanıyor ve denetleniyor.
Savunma Teknik Enformasyon Merkezi, 2011 yılında çarpıcı bir makale yayımladı. Bu makaleye göre haftada 30 saat’in üzerinde internet kullanımı yapan kişilerde;
Çalışma ortamında performans düşüklüğü, geniş çaplı ruhsal bunalımlar, internet kullanımı ile paralel davranış bozuklukları, yalan ve ifşa eğilimi, gerçek sosyal hayattan kopukluk, bu kopukluk ile paralel, mantıksız beklentiler içinde olma hâli gözlemlenmiştir.
Burada dikkatinizi çekmem gereken hususlardan ilki, bu problemler haftada 30 saati aşmış kişilerde gözlemlenen problemler! Yapılan son araştırmalara göre Türkiye’nin ortalama günlük internet kullanımı 8 saat. Bu haftalık 56 saatlik internet kullanımına tekabül eder. Bu rakamlar, koronavirüsün etkisinin zirve yaptığı tarihlerde çok daha yüksekte seyreden rakamlardı.
İkinci önemli husus, Savunma Teknik Enformasyon Merkezi araştırmasına göre internet kullanımı esnasında ketleme (dürtü, tepki, itki veya işlevin kısıtlanması hâli yani “disinhibition”) ortadan kalkıyor. Ketlemenin yok olması ile ortaya çıkan ilk ve en önemli tehdit, “karşı istihbarat” eylemlerinin, çok daha kolay yöntemler kullanılarak yapılabiliyor olmasıdır. Bu araştırma, ABD Savunma Bakanlığı’na teslim edildiğinde, bakanlığın araştırmadan çıkarımı şu olmuştur: “İnternet, psikolojik bir silahtır.”
2009 yılında, Immordino-Yang ve Damasio‘nun da aralarında olduğu bir çalışmadan ortaya çıkan sonuç çok enteresan. Çalışmaya göre “aşkın internet kullanımının karar alma beceri ve hızında önemli ölçüde düşüşe sebebiyet veriyor.”
Bugün en yaygın sosyal medya platformlarından olan X (eski adıyla Twitter), kullanımımıza sunulmuş olan önemli bir mikroblog sistemidir. Mikroblog, kişiyi çok hızlı bir enformasyona maruz bırakabilen bir teknolojidir. Enformasyonu o kadar hızlı gerçekleştirir ki zihin bunu işleme imkânı bulamaz. Veriler; depolama ve sorgulama işlemine tabi tutulmadan, direkt olarak; sınıflama ve düzenleme işlemi ile formatlandığında, enformasyon hâlini alır. Manipüle edilmiş enformasyon ile de rahatlıkla yönetilebilirsiniz! Bilmek, çiğnemek ile mümkündür. Çiğnemek; araştırmak, sorgulamak, hataları müzakere etmek ve düzeltmek demektir. Enformasyon sadece bir internet terimi de değildir.
Tarihin ilk enformasyon ustası, Cengiz Han‘dır. Cengiz Han’ın ordularının, kendinden sayıca çok üstün orduları dahi kısa sürede dize getirebilmesini sağlayan şey; düşmanı körleştirmekti. Cengiz Han müthiş bir stratejistti. Düşmanlarını ilk mahrum bıraktığı şey, ekmek ve su değildi! İstihbarattı! İstihbarattan yoksun bıraktığı ve kendisini takip edemeyen hedefine, dönemin koşulları ile değerlendirdiğimizde mucize hızlar ile saldırı düzenliyordu. John Arquilla, 1980 yılında “enformasyon savaşı” kavramını ortaya attığında, geniş çevreler bu kavramı kabul etti. John Arquilla’nın yaptığı, bu savaşı kavramlaştırmaktı. Temuçin bu kavramı, 1219’da uygulamıştı! Bugün Rusya ve Avrupa arasındaki savaşın bir diğer adı da “enformasyon savaşıdır.”
DARPA (The Defense Advanced Research Projects Agency – İleri Savunma Araştırma Projeleri Ajansı), ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı bir diğer araştırma kuruluşudur. Bugün bildiğimiz internet, sanal gerçeklik ve video oyunları, internet yapay zekâ, üç boyutlu grafik tekniklerinin tasarlayıcısı ve geliştiricisi DARPA’dır. (Rusya’nın Sputnik füzesini uzaya göndermesinin akabinde ARPA (Gelişmiş Savunma Araştırmaları Projeleri Birimi) olarak kurulmuş ve zamanla DARPA olarak evrilmiştir.) Tabii bu görev ve amaçlarının dışında, pek söz edilmeyen başka bir projesi de şudur: ”DARPA bunlar ile birlikte, terörist eylem istihbaratlarını ülkelerin istihbarat servislerinin kullanmadığı metotlar yoluyla toplar ve paylaşır.” DARPA, interneti savaş mantığı ve amacı ile kurmuştur!
Şimdi burada bir virajı ıskalamamak gerekir! İnternetin, KİŞİSEL olarak bize sunduğu şey; bilginin, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar demokratik bir şekilde dağıtılması olmuştur lakin –elbette- bir noktaya kadar! Yüzlerce yıl önce bilgi, bir feodalin, kralın, soylunun sarayında bulunan el yazması kitaptan ibaretti. Bu kitabı elinde tutan, bilgiyi ve tabii ki gücü elinde tutuyordu. Bu gücü ve bilme eğilimini bizim ayaklarımıza getiren matbaa ve matbaadan sonra ve pek tabii çok daha etkin bir biçim ile internet olmuştur! Fakat DARPA tam olarak bunun peşinde değildi. DARPA aynı zamanda ulusal tez merkezidir: Dikiş diken robotlara da yatırım yapar. Deniz altı savunma gemisini de fonlar. Havada drone yakalama projesini de destekler. Dünya’nın 30 yıl sonraki hâlini de modeller. Fakat fonladığı merkezlerden bir tanesi var ki oldukça ilginç.
DARPA inanılması güç bütçeleri, ordu (savaş)-eğlence kompleksini geliştirmek ve yönetmek için kullanıyor. Bugün her yaştan insanın oynadığı birçok savaş oyunu, aslında DARPA’nın askerlerini eğitmek, sahadaki hareket ezberlerini arttırmak, reflekslerini ölçmek ve geliştirmek için tasarlandı. Bu tasarımlar, daha geliştirilmiş grafikler ve modellemeler ile kişisel bilgisayarlarımıza sokuldu. Call of Duty bu modellemelerden en başarılı olanı. Dave Anthony, Call of Duty oyununun yazar ve yapımcısı. İstifa ettikten altı ay sonra Washington DC‘den bir telefon alır. Hattın ucunda,1990 yılında Amerikan Savunma Bakanlığı’nda birçok görevde bulunmuş Steve Grundman bulunmaktadır. Steve Grundman, oğlunun Call of Duty: Black Ops 2 oynadığını ve onu uzun süre izlediğini, askerî kurgu ve modern savaş çalışması için oldukça güvenilir bir oyun olduğunu söyler. Ardından, Dave Anthony‘i gerçek dünyada modern savaşın geleceğinin tartışılacağı bir uzmanlar paneline davet eder. Call of Duty: Black Ops 2 aslında 1980’lerin sonundaki Soğuk Savaş’ın son yıllarını ve 2025’de hayal edilen; ikinci bir soğuk savaş çalışmasını konu alan bir senaryodur. 2025 senaryosunda nükleer füzeler değil, borsayı çökertebilen ve bir insansız hava aracı filosunu kendi ülkelerine doğru çevirip saldırtabilen, sistemi yok edebilen bir siber saldırı modelidir!
Bu model oyunu, 20 milyondan fazla insan tarafından oynanmıştır. Bugün sanal gerçekliğin (VR), bilgisayar grafiği tekniklerinin ve bu teknolojilerin internet ile olan uyumu tesadüfî ya da özel bir teşebbüsün ürünü değil. Bu teknolojilerin geldiği noktanın ardında, ABD’deki üniversitelerin tüm temel araştırmalarının %24’ünü tek başına finansa eden ABD Ulusal Bilim Vakfı (National Science Foundation/NFS) vardır. DARPA’nın alşimistlerinden Michael Sellers, içinde bulunduğu projeler ve bu projeleri izah ediş tarzı ile bize ciddi doneler veren bir isim. Michael Sellers en önde MMO (Massively Multiplayer Online) tasarlayıcılarından biridir. MMO binlerce oyuncunun aynı anda oynayabildiği çevrim içi oyun platformlarının genel adıdır.
Peki Michael Sellers’in MMO oyunlarının arkada planında tuttuğu asıl gaye sizce nedir? Michael Sellers, aynı zamanda “sosyal yapay zekâ” teknolojisinin merkezinde yer alan isimlerden biri. Asıl amacı yapay zekâlara; öğrenme, duygulanma, sosyal ve makul davranışlar geliştirme, ilişki ve irtibat kurma, psikolojik temelli ifade etme teknolojisi geliştirmektir. Fakat bu teknolojiyi geliştirirken hortumladığı şey tam olarak biziz! Tasarladığı çevrim içi oyunlar, oyuncuların; sosyal zekâlarını, davranışlarını, tercihlerini, dikkatlerini; saldırgan oldukları durumları, defans yaptıkları mekanizmaları ve daha birçok zekâsal ve davranışsal veriyi depoluyor. Üstelik MMO’ları oynayabilmeniz için bir profile ihtiyacınız olacak. Bu profiller aslında verileri daha kolay ayrıştırabilmenin bir tür filtresi! Nasıl ki karıncalar yuvalarını bulabilmek için feromon izi bırakıyorsa biz de bu oyunlarda bir algoritma izi bırakıyoruz. Benim de çocukluğumdan hatırladığım ve ilgilenenlerin bildiği oyunlardan bir diğeri de Sims 2. Sims 2 de Michael Sellers’in tasarımcı ve proje müdürü olduğu bir oyun. Bugün yapay zekânın geldiği noktanın besinlerinden en önemlileri, bıraktığımız bu algoritma kalıntılarıdır!
Yapılan araştırmalarda gözlemlenen bulgulardan biri de yapay zekâların öğrenmek için artık daha az veriye ihtiyaç duyması! Bu doygunluğun nelere sebep olabileceği güzel bir tartışma konusu. Fakat ilginç olduğu kadar da tehlikeli. Ayrıca şunu unutmamakta fayda var:
“FAZLA MERAK KEDİYİ ÖLDÜRÜR.”
Sağlıcakla…
HLotus