Dinî pluralizm problemi, son yıllarda üzerinde pek çok tartışmanın yapıldığı ve güncelliğini sürekli koruyan önemli konulardan biri olarak görülmektedir.
Dünya dinlerinden her birinin kendi üstünlük iddialarından vazgeçerek; diğerlerinde de hakikat payı olduğunu kabul etmesi anlamına gelebilecek dinî çoğulculuk bir bakıma yeni bir meşruiyet sorunu doğurmaktadır.
Bu sorun da, esas itibariyle dinî ve felsefî boyutuyla birlikte bir takım sosyal ve siyasî bağlantıları bünyesinde bulunduran bir konudur.
Bu kitapta, Hick’in dinî çoğulculuk hakkındaki görüşünün dayandığı epistemolojik temeller; dinî çoğulculuğu Hick’in ontolojik açıdan nasıl savunduğu; dinî çoğulculuğun gerekliliği ve bunun fenomenolojik dayanakları incelenmiştir.