Ana Sayfa > Gündem > Körler Sağırlar vs Cahiller Fanatikler

Körler Sağırlar vs Cahiller Fanatikler

Konumuz cahil cesareti ve fanatizm. Cahil cesareti tam manasıyla içinde bulunduğum toplumun bazı kesimini tanımlamak için uygun bulduğum bir olgu. Fanatizm bu topraklarda oldum olası var, hepimiz az çok biliyoruz. Her fikrin fanatizmi veya dayatması ” bizim gibi düşün yoksa seni öteki hâline getiririz.” kalıbıyla karşımıza çıkar. Nedir bu ötekileştirme merakı? Kaynağını cahil cesaretinden aldığı çok belli. İnsanlar neden bilmedikleri bir konu hakkında biliyormuş tavrıyla diğer insanların üzerinde baskı oluşturmak ister?

İnsan –elbette- her koşulda güçlü olmayı dileyen, arzulayan, isteyen bir varlık. İnsanın kabul görmediği bir ortama ayak uydurması ne kadar zordur, tahmini pek kolay. İnsanın umursanmadığını anladığı, yokmuş gibi muamele gördüğü bir ortamda var olabilmesi için –bana göre- bu tanımladığım cahil cesaretine sahip olması gerekir. İnsanlar arasında yaşadığım süre zarfında edindiğim tecrübelerime bakınca görüyorum ki cahil cesareti ve fanatizm birbiriyle pozitif ilişkili.

Peki fanatizm ile cahil cesareti arasındaki ilişki nasıldır? Cahil cesaretine sahip bir birey bir o kadar da fanatiktir. Öğrenmenin ön koşulu hazır oluşsa cahil cesaretinin ön koşulu da fanatizm temelli, iletişim bozukluğuna sahip birey olmaktır. Her şeyi yüksek ses tonu ile kabul ettirebileceğini sanacak bir saloza hiçbir şey kabul ettiremezsiniz. Gözlemlediğim kadarıyla bu bireylerin kanıt bulmada ekmek yediği yegâne yer, internetin veri tabanındaki gezindiği üç beş çöplük. Bu cesarete sahip bireyler niye kitap okuyup ana kaynağından araştırma yapsınlar ki? Hazır olan, kolay ulaşılabilir olanı içselleştirmeyi kendine düstur edinen bireye bir şey demek kimin haddine (?). Kusura bakmayın, biraz hadsizlik yapıyorum.

Gelelim etik’e, ahlaka. Bazen bu bireylerin özünde ahlaklı olduğunu söylediğine rastlanılabilir. Durum böyle midir? Başkalarının düşüncelerinin taklitçisi hatta bazen intihalcisi olan bir insan ahlaklı sayılabilir mi? Bu insanın etik adına bir çabası vardır denilmesi mümkün mü?  O hep, müflis bir işletmenin başkalarının elinde olan ipotek hakkıdır. Zihni ipotek altındadır. Bu zihinler verimsiz topraklara benzer. Ne uğruna ölünür ne de uğruna birilerini öldürmeye değer.

Bakmayın böyle netmiş gibi sarf ettiğim ifadelerime. Çoğunlukla işin içinden çıkamıyorum. İşin içinden çıkmak derken cahil azmine sahip bireyler mesela işin içinden çıkamadığında hakaret etmeyi marifet bilirler bundan da bahsetmiş miydim? Bir konuda tartışmaya girdiğinizde sizi fikirleriniz üzerinden eleştirmekten uzaktırlar. Sizi ahlaksız olmakla suçlamak, küfürler yağdırmak bu tarz insanlar için mübah olarak görülen sıradan ve haklı eylemlerdir.

Artık konuyu kapatma zamanım geldi ama bir balkabağına dönüşme gibi ne bir niyetim var ne de o denli fantastiğim. Bu konulardan bahsetmek külfet veriyor bana, zihnim öyle haykırıyor ki kelimeleri âdeta kulaklarım çınlamaktan patlayacak.

İnsanlara bir şeyleri gösterin fakat gizlediği yüzlerini açığa çıkarmayın. Bırakın en çok bilgesini. En çok kim bilir? Ne gezen ne de okuyan. En çok cahil cesaretine sahip ve fanatizm tutkunu bireyler bilir. İyi hafta sonları dileyecektim ama bugün salıymış. Gerçi ne fark eder? Efkârı olmayan bir insanlık tarihinin takvim yaprakları neyi gösterir? Onun, bir önemi olmadığı gibi herhangi bir geçerliliği de yoktur.

HLotus

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.