Muz cumhuriyetinde generalseniz, atı hamuduynan, muzu kabuğuynan götürebilirsiniz, size kimse görmemiş, diyemez; çünkü görmüşlüğün kıriterlerini siz belirlersiniz. Lav silahına boru deme hakkınız bile vardır. Size kimse kalkıp da “boru paşa” diye bir lakap da takamaz.
Muz cumhuriyetinde generalseniz, hele bir de mason locası ve büyük kulübe üye olmuş; ağlama duvarı önünde Yahudi kipası takıp fotoğraf da çektirmişseniz genelkurmay başkanı bile olursunuz.
Muz cumhuriyetinde generalseniz kimseye hesap verme gibi bir zorunluluğunuz yoktur. 120’den fazla “pkk”lıyı çoban zannetme gibi bir gaflette bile bulunabilirsiniz. Heron’ların gün gibi aşikâr kıldığı teröristler sınır boyundaki erlerinizi tek tek şehit ettiğinde onların ailelerine hiçbir açıklama yapmak zorunda değilsinizdir. Görüntüler ortaya çıkıp da askerleri nasıl sahipsiz bıraktığınız herkesçe görüldüğünde büyük bir sessizliğe gömülüp, o görüntüleri kimin sızdırdığının peşine düşebilirsiniz. Onca başarısızlığa rağmen kalkıp terfi bile isteyebilirsiniz. Savaş zamanında susuveren aklınızı terfi zamanlarında bağırta bağırta kullanabilirsiniz. Hedefinize ulaşmak için birilerini istifaya bile zorlayabilirsiniz.
Muz cumhuriyetinde generalseniz, orduyu başarılı kılmak için çalışmanıza gerek yoktur. Yapmanız gereken irtica ile mücadele etmektir. Omzunuzda beş yıldız, altınızda Mercedes olunca, hele bir de havuzlu villalarda yaşayıp o muhteşem ordu evlerinde tatiller yapınca doğal olarak halk geride kalıyor. Onları da ilerici yapmak için hemen oturup gerici hükümetleri yıkmak için planlar yapmalısınız. O keskin zekânızla onlarca subayı da alıp hemen çalışmalara başlarsınız. Balyozu ne zaman kimin kafasına indireceksiniz, hesaplarsınız. Ah şu darbeyi bir yapabilseniz!.. Başbakanın evinin üstünden jetleri uçurtmak, camilere bombalar koymak… Olur da başarısız olursanız, sizin yakanıza yapışacak cesur savcılar nasılsa bulunmaz. Olur da biri çıkarsa HSYK gibi bir yoldaşınız vardır, onlar devreye girip o cesur savcıyı görevden alırlar. Onu da yapamasalar sizin hakkınızda tutuklama kararını bozmak için hâkimlerden birini tatile gönderip tutuklama kararını bozacak bir hâkimi oturturlar “Adalet Mülkün Temelidir” yazısının altına. Ve siz de elinizi kolunuzu sallayarak dışarıya çıkarsınız. Tansiyonunuz da normal seviyesine inmiştir, şekeriniz de düşmüştür. Her şey yolundadır, artık emekli olunca şahsınıza tahsis edilmiş olan Bodrum’daki havuzlu villanıza dönebilirsiniz. Muz cumhuriyetinde generalseniz kralsınız vesselam, emekli olana kadar da değil mezara kadar…
Muz cumhuriyetinde generalseniz, siz işi ta en başından sağlama almışsınızdır. Bir Başbakan ve onun iki Bakanını darağacına çekmişsinizdir. Amerika’dan aldığınız paralarla yedi bin küsur askeri emekli etmiş yolunuzu çok da iyi açmışsınızdır. Size baş kaldıran siyasi liderlere “darağacı” örneğini gösterebilirsiniz. Ya da bir elçi gönderip “ayağını denk al, yoksa bir teğmene tokatlatırız” dersiniz. O da istifasını verip çekilir. Siz krizlerin ne zaman geleceğini bildiğiniz için Türk Lirası paralarınızı Dolar ve Euro’lara çevirtip bir gecede kazandığınız Milyon Dolarları İsviçre’deki hesaplarınıza transfer edebilirsiniz. Kayıp trilyonların hesabı sorulduğunda “devlet sırrı” diyebilirsiniz. Darbe zamanlarında yaptığınız dev ihalelerin kıriterlerini de siz belirlersiniz.
Muz cumhuriyetinde generalseniz, sabah içtimasında binlerce askeri karşınıza alıp put gibi bekletebilirsiniz. İstediğinizi süründürür, istediğinizi baş tacı edersiniz. Cepheye gidip kurşun sıkma zorunluluğunuz yoktur. Sizin yerinize canlarını feda edecek binlerce vatan evladı vardır. Birçoğunun annesi başörtülü olduğu için evlatlarını göremeseler de kışlada; cenaze törenlerine istedikleri gibi gelebilirler. Vatan sağ olsun, deyip oğullarının acısını yüreklerine gömerler. Neden, diye sormazlar. Şöyle hiç konuşmazlar: Heron’lar çekmiş gördüm oğlumun nasıl da leş kargalarına yem edildiğini. Evet, ben gördüm oğlum saatlerce beklemiş bir yardım için, ama siz onu resmen ölüme terk etmişsiniz. Neden?.. Neden?.. Oysa güvenmiştik size, oysa güvenmiştik, gözümüzün bebeği bildiğimiz ordumuza!..
Muz cumhuriyetinde generalseniz tüm aksi sözleri yoldaş medyanızla susturabilirsiniz. Emrinize amade nice gazeteciler vardır ki ağzınızdan dökülenleri bal gibi yalar, çarşaf çarşaf millete de yalatırlar. Öyle allar öyle pullarlar ki hatalarınızı, size hesap soranlar bile kendilerinden utanırlar. Bu acar gazeteciler sayesinde milyonlarca insanı uyutabilir, onların akıllarını çelebilirsiniz. Size karşı yapılan haberleri sanki orduya yapılmış gibi gösterirler. Açtığınız tazminat davaları sonucunda, emrinize amade hâkim ve savcılar sayesinde, sizi yeren gazeteciler hakkında yüz yıla kadar hapis cezası istetebilir ve milyonlara varan tazminatlar ödetebilirsiniz.
Muz cumhuriyetinde generalseniz, ama o klasik generallerden değilseniz çok dikkatli olmalısınız. Yoksa Eşref Bitlis’in başına geldiği gibi uçağınız garip bir şekilde yere çakılabilir… Mesela karargâha giderken eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök gibi zehirlenme ihtimaline karşı yemeğinizi evinizden götürmelisiniz. Devir-teslim törenlerinde hukuktan, adil bir yönetimden bahsetmeseniz iyi olur, çünkü Orgeneral Necdet Özel olayındaki gibi ikinci devir-teslim töreninizi gizli saklı ve sessizce yapmak zorunda kalırsınız. Dikkatli olmalısınız…
Tüm bu anlatılanlardan sonra; darbelerle, muhtıralarla, elde patlayan balyoz operasyonlarıyla yamalı bohçaya dönmüş bir demokrasiyle yönetilen muz cumhuriyetinde kral gibi bir general olmak isterseniz, tabi ki istemek hakkınızdır, ama öyle kolay kolay olamazsınız. Neden mi? Nedenini de varın siz düşünün!..
İsa Yılmaz
– Haber Lotus –
HLotus