Son üç dört gündür ne zaman bir şeyler yazmak için, laptopu elime alsam yeni bir gündem yeni bir gözyaşı seli sardı ülkemi.
Önce 30 yıldır başımızın belası olan terörün gencecik fidanları aramızdan almasıyla ağladı ülkem. Her memleketin gittikçe büyüyen şehitliğine yeni fidanlar dikildi birer birer. Yine fütursuzca nutuk atan siyasetçiler, yine sayıları mantar gibi artan haber kanallarında harita üzerinde operasyonu anlatan emekli askerler sardı dört bir yanımızı Ama çözüm değildi konuşulanlar daha önce yapılanların tekrarıydı sadece. Televizyonlara çıkanların çoğunun çok umurunda da değildi bence şehit olan askerler. Ki bahsettikleri konuları bu ülkenin on sekiz yaşını aşmış aklı başında her ferdi söyleyebilir.
Tam bunları düşünürken, ülkemin yine doğusundan bu sefer deprem haberi sarstı bizi. Van yıkılmıştı, Erciş yıkılmıştı 7,2’lik depremle. O sırada tam bölünmenin beyinlerde dolandığı, kimilerinin terörü Türk-Kürt çatışması şeklinde sunmaya başladıkları anda oldu deprem. Terör örgütü gibi bölünmeye hizmet eden zihniyetler bundan da bir paye çıkarmaya çalıştılar. Dün acı bize bugün size, oh olsun, havasına sokmak istediler olayı. Sosyal medyayı
kullandılar önce” Allah cezanızı verdi” söylemleriyle. O da yetmedi yıllarca reytingi çok televizyon kanallarında köşe başlarını işgal etmiş olan vasıfsız
insanlar aracılığıyla saldırdılar. Ama hesap edemedikleri önemli bir şey vardı.
Bu ülkenin dininde, kültüründe, töresinde hiç düşene bir tekme vurmak var mıydı? Hiç sevinilir miydi başkasının acısına. Denmezdi ve demedi de benim milletim. Ne AKPARTİ’nin kalesi Konya, Kayseri dedi ne CHP’nin kalesi İzmir, Trakya ne de MHP’nin Osmaniye’si duyarsız kaldı ve oh olsun, dedi olup bitene. Aynı gün hem Demirtaş’ın hem de Bahçeli’nin aynı anlarda benzer konuşmalar yapmaları bölünmezliğimize en iyi deliller değil miydi?
Unutulmaması gereken şu ki, ister Türk olsun ister Kürt faşist düşünceli insanlara kesinlikle prim vermemek gerekiyor. Kürt aydınlarının bu deprem sonrası kardeşlik tablosundan doğru dersleri çıkarmaları gerekiyor. Kürt halkına değer vermenin PKK’ya ve kan’a prim vermemek olduğunu görmeleri gerekiyor artık. BDP’nin siyaset ve kan arasındaki safını seçmesi gerekiyor artık. Selahattin Demirtaş’ın duyduğu kardeş kokusuna misliyle cevap beklemek de onun görevi olsa gerekir.
Tabi devlete düşen görevlerde yok değil Buna da bir başa yazı da yer vereyim. Ülkemin bundan sonra gözlerinden sevinç gözyaşları akması dileğiyle.
İsmail Baybars
– Haber Lotus –
HLotus