Yapılan bir araştırmada, bitkisel ilaçlar bazı tüketicilerde toksik kimyasallar veya ağır metaller içerdiğinden ya da diğer ilaçlarla zararlı reaksiyona girdiğinden, böbrek yetmezliğine ve karaciğerde hasara neden olabildiği görüldü.
Bahsi geçen araştırmadaki bulgunun kaynağı, geçen haftalarda Avustralya Tıp Dergisi’nde yayınlanan bir makale . Adelaide Üniversitesi liderliğindeki araştırmacılar, bitkisel ilaçlar ve toksikoloji ile ilgili 52 çalışmanın bulgularını gözden geçirdiler.
İncelemenin sorumlusu patoloji profesörü Roger Byard: Terapötik Mallar İdaresi’nin (TGA) bitkisel ilaçların piyasaya sürülmeden bağımsız kurullarca test edilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca ürünlerin yönetmeliklere uymadığı durumlarda yasal işlem yapılmasının gerekli olduğunu söyledi. Buna ek olarak ürünlerin pazarda bir kez de yakından izlenmesi gerektiğini söyledi.
Bu tür uygulamalar, sayısı az da olsa bazı hükumetler tarafından gerçekleştiriliyor. Tamamlayıcı ve alternatif ürünler de dahil olmak üzere ilaçların düzenlenmesine ilişkin bağımsız bir gözden geçirme faaliyetlerini yürütürken yanıltıcı veya yanlış iddialarda bulunan üreticiler için daha sert cezalar uyguluyorlar.
Bitkisel İlaçlara Güven Yüksek
Byard, “Geleneksel toplumlarda kullanılan bitkisel ilaçların toksik yan etkileri tipik olarak bildirilmemiştir ve bu durum genellikle aşırı güvenden kaynaklanmaktadır” dedi.
“Bununla birlikte, sistematik gözlem eksikliği, bazı bitki türlerinin neden olduğu böbrek yetmezliği ve karaciğer hasarı gibi ciddi yan etkilerin bile yakın zamana kadar fark edilmediğini göstermektedir.”
Birçok bitkisel ilaç kullanıcısı doktorlarına ilaçlarını aldıklarını söylemezler çünkü doğal olduklarına inanırlar ve bu yüzden zararlı olmadıklarını düşünürler.
“Fakat bitkiler çok güçlü bir toksin kaynağı olabilirler ve aslında bitkilerden elde edilen ilaçlar olarak kullandığımız birçok şey zehirli olabilmektedir.
Bu toksinleri yararlı tıbbi etkilere sahip olabilmek için düşük konsantrasyonlarda kullanabiliriz.
Araştırmacılar bazı bitkisel takviye gıdalarının etkisini artırmak amacıyla insana zarar verebilecek kimyasalların karıştırıldığını da belirtti.
Tayvan’dan yapılan incelemede bitkisel preparatların bir yıllık bir süre içinde değerlendirilmesi,% 24’ünün reçeteli ilaçlar içerdiği tespit edildi. Bitkisel ürünlerde tespit edilen diğer farmasötik maddeler arasında antibiyotik, steroid ve psikoaktif ilaçlar bulundu.
Avustralya’daki geleneksel Çin tıbbı ürünlerinin bir başka araştırması, preparatların% 61’inde kurşun, kadmiyum ve arsenik seviyesinin aşırı düzeylerde olduğunu gördü. Bu incelemenin akut zehirlenmeye yol açacak kadar yüksek olduğunu buldu. Bazı preparatların, kötü depolama ile ilişkili böcek ilaçları veya kirletici maddeler içerdiği tespit edilmiştir.
Araştırmacılar birçok bitkisel ürünün yan etkiler ve ilaç etkileşimleri hakkında yeterli uyarı etiketi taşımadığını, bitkisel ürün alımını takiben karaciğer yetmezliği yaşayan vakalar olduğunu söyledi.
İlaç firmalarının, ürünlerindeki tüm yan etkileri ve olası ilaç etkileşimlerini listelemeleri gerekmekte.
Araştırmanın yazarları, Avustralya ve diğer ülkelerdeki bitkisel preparatların düzenlenmesinin ve denetlenmemesinin “hastalıklara ve ölüme olan katkısının bilinmediği” anlamına geldiği sonucuna varmışlardır.
Ülkemizde bitkisel ilaçlara üretim ve satış iznini Tarım Bakanlığı yetkilileri vermekteler. Aktar ve bitkisel ürün satan mağazalar denetlenmekte fakat yeterli olmadığı görülmekte. Medyaya yansıyıp, vatandaşların tepki vermesinden sonra ancak işlem yapıldığı görülüyor. Yetkililerin, herkes tarafından bilinen bu bitkilerin elde etme yöntemlerini teftiş edip daha sıkı ve düzenli takip etmesi, kötü sonuçlar doğurmadan önlemler almalıdır.
HLotus