Max Stirner‘in felsefine değinirken düşünce tarihindeki konumuna işaret ederek Marx ile giriştiği polemiğin ana hatlarına değinen Güney Hoca -şüphesiz-, tuhaf Stirner imgesinin insanların zihninde oluşturduğu sisi dağıtma niyetindeydi. Ancak -kendisinin deyimi ile- esas mesele, bu sisin temelinde neyin yatıyor oluşudur.
Düşünce tarihine ve şu anki manzaraya baktığımızda yerleşik ve oldukça derinlere kök salmış yanlış bir anlayışa mahkûm edilen Stirner görmekteyiz. Hoca, bu anlayışın özünde, “toplumsal ilişkileri bütünüyle kenara iten, mülkiyet istiflemeyi saplantı hâline getirmiş, bir tür anarşist-egoist figür meselesi” düşünce(?)sinin yattığına temelden ve köklü bir şekilde muhalefet etmektedir. İşte bu videosunda; bu teze bir antitez kapsamında değinecektir Güney Hoca. Anlatımının belkemiği ise Stirner’i daha iyi anlayabileceğimiz Unmensch kavramı olacak.
Unmensch için basit bir tabir ile alternatif bir deneme denilebilir. Peki neyin alternatifi? Bir taraftan ağır tenkide tabi tutarken diğer yandan naif bulduğu “insan kategorisi”nin bir alternatifi. Unmensch! “İnsan olmayan” yahut “gayriinsan” olarak tercümeye uygun, kemikleşmiş bir Stirner tabiri yahut çekici.
Stirner’i, bazı konularda ısrarcı görmekteyiz: Tekil öznenin -kendi deyişi ile Biricik’in- herhangi bir normatif ideale uymayacağı konusunda asla düşüncesinden ve savunmasından ödün vermemektedir. Elbette o, bu ısrarının temelini oluşturan savunmasını, Biricik ve Mülkiyeti‘nde çok sıkı argümanlar ile destekler, sağlamlaştırır. Tam burada Güney Hoca, teo-politik bir noktaya işaret eder: Batı dünyasında insan ülküsünü örnekleyen tek figür olan Mesih’in kendisi dahi insan değildir. Bu aynı zamanda Nietzsche’nin “Çarmıhtaki Tanrı paradoksu” metaforunu anımsatmaktadır.
Unmensch! Bu Stirner’in lügatında “Kanlı canlı, hakiki insan” manasına tekabül eder. Stirner ve Nietzsche’nin kafasında tasavvur eden bu fikirler, insanın tanrısallaştırıldığı bir dönemde vuku bulur ki bu periyot Aydınlanma Dönemi‘dir.
Bu dönem, Stirner’in ayrıksı bir iddia ile yola çıkmasıyla başka bir boyut kazanacaktır: İnsan olmak; bizim için artık taşınamaz bir yüktür, bir tür boyunduruk altına girme durumudur. Eğer böyleyse durum, insan olmamak insan olmaktan daha iyidir. Buraya bir parantez daha açan Güney Hoca şöyle özetlemektedir: “yani Unmensch, bizzat olduğum kanlı canlı insanın kendisidir.”
Merve Yezda Bingöl
Devamı için linki ziyaret edebilirsiniz.
HLotus