Ana Sayfa > Felsefe > Marx, Alman İdeolojisi’nde Hesaplaşıyor: Güney Çeğin Hoca’nın Anlatımı ile Stirner ve Marx (Kayıkçı Kavgası, Part 2)

Marx, Alman İdeolojisi’nde Hesaplaşıyor: Güney Çeğin Hoca’nın Anlatımı ile Stirner ve Marx (Kayıkçı Kavgası, Part 2)

Bir önceki videosunda Max Stirner‘in felsefe tarihindeki yerine ve önemine işaret eden Güney Hoca, bununla beraber onun bir şiar olarak kabul ettiği, çok önemsediği der einzige yani biricik kavramını profesyonelce ele almıştı.

Bu içerikte Hoca’nın rotası aynı olsa da farklı bir tarz ile Stirner temasını işliyor: Felsefe tarihinde Stirner-Marx arasındaki -büyük bir ivme kazanmış olan- polemiğe değiniyor. Güney Hoca, bu polemiğin düşünce tarihi açısından önemine işaret ederek açıklamasını şöyle yapmaktadır:

Birbirinden tamamen bağımsız olan -her ne kadar birbiri ile derinden ilişkili olsa da- bir tür düşman kamplar gibi karakterize edilen anarşizm ile Marksizm arasındaki çatışmayı da bize gösteren bir polemik bu.

Çünkü Marksizm’in içinde anarşizme ilişkin genelde pejoratif diyebileceğimiz perspektif genelde Marx’ın, “Stirner kritiği”nden fazlasıyla beslenmiştir. (Tabii ki Alman İdeolojisi’nin “Aziz Max” kısmının 1931 yılında piyasaya sürülmesinden sonra.)


Marx’ın, “Alman İdeolojisi”nin ağırlıklı -yaklaşık 340 sayfası- kısmı doğrudan Max Stirner kritiğine ayrılmıştır. İlginçtir ki düşünce tarihinde bu metnin -neredeyse- hiç okunmadığını ve ciddi anlamda yoruma tabi tutulmadığını görüyoruz. Doğrudan doğruya Stirner çalışanlar ya da Marx’ın “Alman İdeolojisi” konusunda uzmanlaşmış birtakım akademisyenler ve düşünürler elbette bu konularla bu konularla hemhâl oldular. Ancak genel anlamda çok da bilinen bir mesele olmadı; hem düşünce dünyasında hem de sol camia içerisinde Marx’ın Stirner polemiği -maalesef- ıskalanmış bir polemiktir.

Marx’ın “Alman İdeolojisi” adını verdiği -aslında tenkit ettiği- bütün fikirler topyekûn ifadesini, “Aziz Max” yani Max Stirner üzerine yazılan kısımda bulur.

Gelelim Marx’ın saldırılarının ana noktalarına. Hoca, Marx’ın saldırılarının iki noktaya dayandığını işaret ederek bunlara şöyle açıklık getiriyor:

Marx’ın saldırıları -temelde- iki noktaya dayanmaktadır. Birinci saldırı, Alman idealizmi “iflah olmaz” bir idealizm biçimidir -bu sebeple- düşünce sahasından tasfiye edilmelidir.
İkinci saldırısında ise bu idealizmden peyda olan -yahut beslenen- bütün fikirler, Alman burjuvazisinin gecikmiş gelişimine denk düşer -dolayısıyla- derhâl siyasi alandan tasfiye edilmelidir.

Bu ifadelerle Güney Hoca, Marx’ın bu 340 sayfaya yayılan polemiği için hem genç Hegelcilere hem Alman idealizmine dolaylı olarak daha sonradan anarşist fikirlere olan saldırısını karakterize eden bir polemik olduğunu dile getirmektedir.

Devamını Güney Hoca’nın birebir anlatımı ile dinlemeniz için linki tıklamınız yeterli:

Merve Yezda Bingöl

HLotus

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.