Kendini kutsal bir yere götür. Taşların suskunluklarında gizlenen gücü hisset, ağaçların kökleriyle birbirlerine taşıdığı sözleri dinle, rüzgarın kuş kanatlarında rengarenk esmesini, gök mavisi suyun dansını izle. Kendini sakin bir yere götür; dağın taze havasının sessizliğine. Çiçeklerin tatlı nektarını paylaş saydam kanatlı peri böcekleriyle. Kendini şefkatli, yavaş, zamansız bir An’a götür ve eğer;
” Işığı Kucaklamayı İstersen, Kalbinin Saflığını Ölç ! ” (FEU)
Bir “orman atmosferine girmek”, yavaşça yürüyüp nefes almak, yaşayan bir ormanın gölgesi altında zaman geçirmek, bütünüyle sakinleştiren, yenileyen, gençleştiren terapi türlerinin en yararlı olanlarındandır. Çünkü birçok ağaç türü, enerjimizi arttıran, mutluluk veren, en önemlisi de, bağışıklık sistemimizi ve hücrelerimizi destekleyen organik bileşikler yaymaktadır.
Bir orman veya dağ yürüyüşü, zihin, beden ve ruhu son derece olumlu etkiler, insanı yenilenmiş hissettirir. Böyle yürüyüşlerin beyni nasıl değiştirebileceğini öngören bilgilerden ilki, doğanın içinde bulunmanın, olumsuz, takıntılı düşünceleri durdurabileceğine ilişkindir.
Açık havada sakinleşme, huzur, arınma hisleri; prefrontal kortekste sinirsel aktiviteyi azaltmaktadır. Artan betonlaşma ve gürültünün getirdiği depresyon ve diğer hastalıklara karşı, düzenli olarak doğada daha fazla zaman geçirmeye yönelmek zorundayız. Bu anlarda, psikolojik ve fiziksel rahatlama için mutlaka teknoloji ile bağımızı kesmek, telefonlarımızdaki internet bağlantısını kapatmak gerekiyor. Böylece, ilham, sezgi ve problem çözme yetisi artar, odaklanmamızı engelleyen bağlar zayıflar. Bilişsel işlevlerimize katkı sağlamış oluruz.
Ayni faaliyetlerle doğada zaman geçirme ve açık havada yürüyüş, yine çocuklarda sık rastlanan Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu semptomlarını büyük oranda azaltabilir. Doğada sakin ortamlarda yürümek harika bir egzersizdir, beyin gücünü arttırırken, stres, kaygı ve depresyonu azaltır.
Temiz havayı ve çiçekleri koklamak, bir yaprağa yakından bakmak, toprağı hissetmek, mantarları, likenleri, yosunları, taşları, kayaların altında, yuvalarda ve ağaç dallarında saklanan hayvanları, böcekleri, tüm renkleri özenle izlemek, oturup etraftaki doğal sesleri dinlemek için güzel bir fırsat bulduğunuzda; yaprakların hışırtıları, kuş sesleri, varsa akarsu sesi, daima doğal bir terapinin vazgeçilmez parçaları olacaktır.
Araştırmacılar, kentlerde yaşayanların, yeşil alanlara erişimi olanlardan yüzde 13 yüksek ölüm oranına sahip olduğunu söylerken, istatistiklere göre; yeşil bölgelerdekilerin yüzde 35 daha az solunum yolu hastalıklarına ve yüzde 14 daha düşük kanserden ölüm oranına sahip olduğu açıktır.
Diğer yandan, hepimizin bırakması gereken bazı zararlı huylarımız vardır. Bunlardan; endişelenmeyi, hükmetmeyi, yönetmeyi, sahip olma istencini, denetlemeyi, hırslanmayı, gereksinim olandan fazla biriktirmeyi, kasıtlı olarak birine zarar vermeyi, intikam hissini, öfkeyi kontrol edememeyi, bireysel hatalar için başkalarını suçlamayı bırakmayı denemeliyiz.
Bunun için çalışmalı, irademizi yönlendirmeliyiz. Kendi gücümüzü yükseltmenin yolu, böylece daha kolay aydınlanmış olacaktır.
Ferda Ercan Uyulan
HLotus