“Öncelikle yayın hayatına internet üzerinden başlayan Haber Lotus’a hayırlı olsun diyor ve önce insan bakışıyla doğruları tarafsız bir şekilde yazan kalemleriyle hak ettiği yerlere varmasını diliyorum.”
Malum bir referandum sürecinden geçiyoruz, Evet’ler Hayır’lar havalarda. Mitingler düzenleniyor, büyük kalabalıklar toplanıyor bunca sıcağa rağmen. Peki, ama bu kalabalık neyi oylayacağını biliyor mu? Yoksa sadece lider bildiklerinin karizmasına mı “tav” olacaklar? Kaçı maddeleri incelemiştir?
“Yok yok, bu millet okumuyor kardeşim” diye bir klasik üfürmeyle kimseyi suçlayacak değilim. Ben bu kalabalıkları görünce dahi büyük bir müjdeyle müjdelenir gibi sevinçle doluyorum. Çünkü oylanacak olan ANAYASA, bir milletin devlet denilen mekanizmaya vereceği yetkileri, kendi kişi hak ve özgürlüklerini belirleyen, yarınlarını şekillendirecek olan demokrasi denilen halk özgürlüğünün tapusu! Olmazsa olmazı. Ve bu sıcakta insanlar bununla ilgileniyorlar. İnsanlar anayasa tartışır hale geldi. Bilsin bilmesin kimse anayasa hukukçusu da değil ama bildiği kadarıyla tartışıyor, “en lüzumlu futbol pozisyonlarını” tartışacaklarına bırakın da “anayasa denilen lüzumsuz bir şeyi” tartışsınlar değil mi? Tartışsınlar ki bir doğruya varsınlar. Bidon kafalı, akşamları sadece göbek kaşıyan insanlar olmadıklarını göstersinler. Fakat bu tartışma mümkünse bir panayır havasında geçsin, ağızdan salyalar çıkarak birbirine olmadık suçlamaları atan bazı parti liderlerine inat.
Pazar günü öğlen saatlerinde İstanbul Maltepe ilçesinde meydanda yolun iki cephesinde bir tarafta evetçi, bir tarafta hayırcı genç arkadaşlar gördüm, ellerinde pankartlar, kiminde düdük, kiminde davul, ağızlarında esprili sloganlar, bazen birbirlerine bazen de etraftaki halka savundukları fikirleri anlatmaya çalışıyorlardı. Güzel bir manzaraydı, renkli ve coşkulu. Tıpkı bir panayır alanı gibi…
Zaten öyle de olması gerekmiyor muydu?
Kimin daha çok hırsız olduğu, kimin daha ziyade herif olması, kimin siperde çöktüğü, benim anayasamı niye bağlasın! Bir sözü kimin söylediğinden ziyade ne söylediği ve sözün doğruluğu önemlidir.
Yanlış saat bile günde iki kez doğruyu gösteriyorsa, bu partiler neden birbirlerini sürekli en ağır ithamlarla suçlarlar. Neden anayasa dışında her şey konuşulur mitinglerinde?
Vatandaş biraz daha aklıselim olacak ve “tuttuğu” partinin ve liderinin değil kendi aklının doğrularını bulmaya çalışacak. Kendi vicdanın sesini dinleyecek, kendi ruhunun götürdüğü yere gitmek için bunu yapmalı, başkasının dediğini değil. Aksi halde, sadece kaybettiği yarınlarını belirleyeceği yasaları değil, ruhudur da. Tıpkı Victor Hugo’nun dediği gibi “ruhunu kaybeden dünyayı kazansa ne çıkar” ya da dünyayı kaybetse ne çıkar!
Ruhunuzu kaybetmemeniz için, hırslarınızın, kızgınlıklarınızın, korkularınızın götürdüğü yere değil, aklınızın ve ruhunuzun birleştiği yere mührü basın, sonucun EVET ya da HAYIR olması önemli değil.
Kazanan siz olacaksınız…
Serhan Varol
– Haber Lotus –
HLotus