Ana Sayfa > Gündem > Tasavvufta Sevgi Üzerine

Tasavvufta Sevgi Üzerine

TSevgi

Sevgi çok büyük bir güçtür. Ulaşılacak en yüksek gayedir “OL”mak yolculuğunda. Yolculuk bir davetiye ile başlar. Biz O’nu arayanın kendimiz olduğunu zannederiz. Ama her şey O’nunla, Yaradan Allah’ın çağırması ile başlar. Yol; çetindir, dardır kimi zaman. Bir gül görürüz saklı bir bahçede ve koşarız O güzel kokulu, nadide Gül’ü alıp saklamak isteriz iman tahtamızda. Ancak dikensiz gül olmadığı gibi zahmetsiz Yol da olmaz O’na ilerlerken. Adem’in ilk yaratıldığı zamanda olduğu gibi başlarız yolculuğumuza. Çünkü o tek kaynak Yüce Allah, semi olan ve her şeyi gören ve bilen bir yolculuk hazırlamıştır insana, yaratmaya başlamadan önce. Adem gibi ayağımız kayar, sürçeriz bilinçsizlik ve cahiliye dönemimizde. Yol’da yalnız kaldık sandığımızda tüm kapıların kapandığını düşündüğümüz anda O tüm nuru ve Aydınlığı ile bir umut oluşturur, meydana çıkartır akıl yolu ile ilmini ulaştırdığında.

Önce aklımızda yeşerir gül ağaçlarının yaprakları, toprağı bizizdir. Sularız kaynağından ve idrak yolu ile anlarız varolacağımızı. O’nun bize “OL” diyeceğini umut ederiz. Yol devam eder, biz yürürüz. Yeri gelir şüphe ve isyan noktasına gelebiliriz. İşte bu an toprak olan bizde, yüreklerimizde iman tahtamızda büyüyen gül ağacında, dallarında dikenlerin belirmeye başladığı andır ki Şükür ederek geçeriz acı ile dallarımızdan çıkan dikenleri.

Güneş, yakmaz artık yapraklarımızı ve kararında verir ilminden kökümüze yani toprağa, yani biz insana. Derken küçük yeşil bir yumru meydana gelir en dayanamadığımız noktada, doğum anı gibi yeşil yumru dönüşür bir goncaya ve yavaş yavaş açılır gül yaprakları yani iman tahtamızda.

Yol; bitmez yine başlar aynı şekilde çoğaltarak gülleri yüreğimizin bahçesinde . Toprak olan Adem’e , insana tohumu atan da O’dur, sulayan da, büyüten de O’dur, yeşerten de…

Sonra nakil eder yüreklerimizde açan gül bahçesinde ve açıp genişletir varlığımızı. Nasıl ki Adem’i ilk yarattığında ilminden verdiyse öylece ilham verir yeniden döndürür, dönüştürür kendine doğru. Hiçbir şey yoktan var edilemez ve varken yok edilemez. Çünkü toprak O’ndan var olmuştur ve yaradılan her şey.

Tasavvufda ölmeden önce ölür insan tıpkı toprağın yarılıp da gül tohumunun ağaca, dallarına ve dikenlerine dönüşmesi tomurcuklanıp güller açması gibi… Her şey O’ndandır ve yine ister isteyerek ister istemeyerek O’na dönecektir. Çünkü “OL” demiştir, “GEL” demiştir emriyle ve davetiyle.

Yol’da eşlik eden de O‘dur, Yol da O’dur , varılacak da O‘dur. Ama herkes yürüyemez bu Yol’da. Yol, dar ve çetindir. Dosdoğru ilerler Aşıklar, saf arınmış yani Sufi olarak.

O’nun izni olmadıkça yaprak kıpırdamadığı gibi O çağırmadan da kimse Yol’a giremez. Aşıkların Yol’unun sonunda kalplerine ilham olur. O an yüreklerine “Razı”lık ulaşmıştır. Hem Aşık razıdır, hem de Aşık olunan. Çünkü yaradan Allah, merhameti ile “seviyorum” demiştir .

Dönmüştür Aşık sevgiliye, Mevla’ya … İşte O saf olma hali (sufi) ile başlamıştır Sema’da O’nun etrafında tavaf etmeye tıpkı güneş gibi; tıpkı ay gibi, tıpkı gezegenler gibi dönerler O’nun yörüngesinde…

Sevgi bu nedenle teklik halidir. Kavuşma halidir ki hiçbir güç yetmez bu birliği ve tekliği yıkmaya…

Bu birlik ve teklik halinin en güzel örneği; Yunus Emre, bir çok yeri gezip dolaştıktan sonra Tabduk Han’ın dergahına geri döner. Dervişler içeri almak istemezler onu horlayıp, hırpalarlar. Oysa giden Yunus ile dergaha dönen Yunus aynı Yunus değildir. Tabduk, bilir kapıda horlandığını hatta Tabduk biliyordur Yunus’un dergahı terk edeceğini ve tekrar döneceğini. Yunus, dergahın kapısında horlanıp itilip kakılmasına rağmen bekler, Tabduk’un kapısından ayrılmaz. Ve en sonunda Tabduk Emre yanıtlar bekleyen Yunus’u; “Kimdir o Bizim Yunus mu?”… Giden Yunus başkadır, dönen Yunus başka. Giden şüphe eden ayağı kayan Yunus’dur. Dönen ise; “Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm” diyendir. İşte böyledir ALLAH Aşıklarının Yolu, SEVGİ’de sağlanan teklikte.

Pınar Sabancı

– Haber Lotus –

HLotus

One thought on “Tasavvufta Sevgi Üzerine

  1. Dönmüştür Aşık sevgiliye, Mevla’ya … İşte O saf olma hali (sufi) ile başlamıştır Sema’da O’nun etrafında tavaf etmeye tıpkı güneş gibi; tıpkı ay gibi, tıpkı gezegenler gibi dönerler O’nun yörüngesinde…
    Sevgi bu nedenle teklik halidir. Kavuşma halidir ki hiçbir güç yetmez bu birliği ve tekliği yıkmaya…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.